Cuma Mayıs 3, 2024

Atik Operasyonu, Ortaya Çıkan Gerçekler Ve Büyük Kuşatmanın İlk Hamlesi!-Marco KARAKAYA

Nisan 2015’de ATİK yöneticilerinin de içinde bulunduğu 13 devrimci Alman ve Türk devletinin işbirliği ile “terör örgütü üyesi” olmaktan dolayı tutuklandı. Fransa, İsviçre ve Yunanistan’ın da dahil edildiği Avrupa çapında bir operasyon yaşandı. Alman devleti bu üç ülkede iade talebinde bulundu. Fransa derhal, İsviçre kendi yasalarının usullerinden dolayı biraz gecikmeli iade işlemlerini gerçekleştirdi. Yunanistan’da ise yoğun kamuoyu baskısı ve Yunan-Alman devletleri arasındaki politik gerginliğin yarattığı basıncında etkisiyle “iddialar Türk devletinin tipik iddialarıdır” gerekçesiyle iadeyi ret etti ve beraat kararı verdi.

Bu operasyon Alman devletinin belirlediği yasaları ihlalden dolayı değil, 129/b maddesinin “başka ülkede terör faaliyeti” kapsamında gerçekleşti. “Kaypakkaya anma etkinliği”, “TKP/ML’ye maddi olanak yaratma”, “Rojava’ya karşı politik duyarlılık” gibi bir dizi gerekçe operasyonun nedeni olarak gösterildi.

Bu operasyonun ATİK’le sınırlı olmadığı, bir bütün devrimci-demokratik faaliyeti hedef aldığı, demokratik halk devrimi-sosyalizm ve komünizm mücadelesinin “terör kapsamında” saldırıya maruz kaldığı, ezilen ulus ve halklara karşı taşınan devrimci duyarlılığın cezalandırılmaya çalışıldığı açıktı. Yani saldırının muhtevası yalın kat politikti. Mesele tüm demokratlar, aydınlar, devrimciler için ciddiye alınması gereken bir durumdu. Bu politik gerçeklik hala geçerlidir ve yakıcıdır.

Ki bu operasyondan konuya dair duyarlılıkla birlikte açığa çıkarılan tablo durumun boyutunu gözler önüne sermiştir. Alman parlamentosunda verilen soru önergesindeAlman devletinin tüm devrimci, demokratik kesimleri hedef alacak şekilde soruşturma furyası yürüttüğü deşifre olmuştur. Birçok devrimci-demokrat örgüt, kurum ve kişi ATİK operasyonundaki gerekçelere dayanarak soruşturma altındaymış. Türk-Alman devletlerin ortaklığı büyük bir politik saldırının ilk adımını ATİK’e saldırarak başlatmış. Soru önergesiyle açığa çıkan tablonun buzdağının görünen yüzü olduğu bilinmelidir. Devrimci demokrat faaliyetlere yönelik saldırının kapsamı daha geniş ve büyüktür. Özellikle Ortadoğu eksenindeki büyük çalkalanma ve alt üst oluşun karşısında emperyalist güçler ve yerli uşaklar bütünü kapsayacak şekilde odaklanmış bir politik saldırı ve temizlik peşindedir. Kendi sistemlerine karşı muhalefet eden komünist, devrimci ve demokratlar bu saldırının her zaman ki gibi en önemli hedeflerinden birisidir.

Son olarak ise İsviçre’nin Mehmet Yeşilçalı’yı Almanya’ya iade etme gerekçesi tüm politik mültecileri hedefleyen bir tablo yaratmıştır. Yeşilçalı’nın iade gerekçesine dayanarak Faşist Türkiye cumhuriyeti “kırmızı bültenle” aranan tüm politik tutsakların kendilerine iade edilmesi yönlü bir girişimde bulunmuştur. İsviçre’nin iade kararının emsal teşkil ettiğini, aynı gerekçelerle kendi taleplerinin de karşılanması gerektiğini belirtmektedir. Bu eksende bir hukuki ve politik süreç başlatmıştır. Avrupa Birliği’nin kirli Ortadoğu ve göçmen pazarlıkları ekseninde Türkiye’yi güvenli ülke ilan etme projesiyle birlikte düşünüldüğünde politik saldırının kapsamı daha anlaşılır olacaktır. Şimdi ATİK operasyonu kapsamında yaşanan her gelişme ve durum Türk egemen sınıfları tarafından tüm devrimci-demokrat kesimlere yönelecek şekilde kullanılmaktadır.

Bu eksende ATİK operasyonuna devrimci, demokrat kesimler kendi dışında bir sorun olarak yaklaşma lüksüne sahip değildir. Sembolik destek ve dayanışma, saldırının kapsam ve boyutuna denk gelmemektedir. Zira saldırı sadece ATİK ile sınırlı değildir. Büyük resmin bir parçasıdır. İlk hamlesidir ama son olmayacaktır.

ATİK operasyonu ve bu davanın karşısında alınacak tutum, buna karşı yürütülecek mücadelenin boyutu devrimci-demokratların etrafında oluşmuş gerici kuşatmanın daha ilk adımda boşa çıkarılması açısından önemlidir. Bu karşı koyuş ne kadar güçlü ve kararlı olursa yeni saldırılara karşı daha donanımlı ve o saldırıları boşa çıkarma durumu yaşanacaktır.

ATİK operasyonu ve davasının etkisi, yaygınlığı, hedefleri ve niteliği gözden kaçırılmamalıdır. Bu süreçte elde edilecek başarı devrimci-demokratik mücadelenin alanının genişlemesi anlamına gelmektedir. Yeni saldırıları daha ilk mevzide karşılama anlamı taşımaktadır. Bu süreç birliğimizi, ortak kaygımızı ve büyük paydaşlığımızı öncelemeli ve pekiştirmelidir.

15 Nisan bu operasyonun yıl dönümüdür. 16 Nisan’da Nünbergde bu eksende kitlesel bir protesto yürüyüşü yapılacaktır. Yine 3 Haziran’dan itibaren yargılamalar başlayacaktır. Bu sürece tüm devrimci demokrat kesimlerin duyarlı olması, en aktif en etkin şekilde bu saldırıyı göğüsleyecek bir konumlanış alması zorunludur, esaslı bir görevdir. Tüm duyarlı, ilerici, devrimci, demokrat kesimleri ATİK tutsaklarını sahiplenmeye, politik alanımızın darlaştırılmasına karşı  meşruiyetimizi, mücadelemizi daha fazla genişletmeye davet ediyoruz.

44510

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Sayfalar