Çarşamba Mayıs 8, 2024

Arayış

Sınıf bilinçli proletarya mücadele ve örgüt yaşamı boyunca hakikatın peşinde ve sorumlulukların farkında olmaya çalışır. İyi bir devrimci olmaya çalıştığı gibi aynı zamanda iyi bir düşünür-sanatçı olmaya da çalışır. Bütün bu çabalar iki büyük temel görevin yerine getirilmesi içindir.

Sömürü ve zulme dayalı dünyayı yıkmak ve sömürüsüz-eşit-özgür ve adil bir dünya kurmak. Bu zorlu ve ağır görev sağlam ideolojiye sahip olan insan kadar tek bir insan gibi yürüyen iddialı-kararlı-inançlı profesyonel bir örgüt yaratılmasıyla yerine getirilir.

Sınıf bilinçli proleterler yıkım ve inşanın görevini başarma bilinci ve sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.

Dönemsel ve taktiksel mücadele stratejik amaçlardan kopartılamayacağı gibi hiç bir günlük devrimci çalışma ve görev de temel çalışmalardan kopartılıp tek başına ele alınıp yürütülemez. İşçiler, köylüler ve tüm ezilenler içinde örgütlü çalışma yürütürken militanların örgütlenmesi eğitilmesi görevi birlikte ele alınır.

Kitleleri örgütlerken kendini örgütlemek, kendini örgütlerken kitleleri örgütlemek. Kendini eğitirken kitleleri eğitmek kendini değiştirirken dışını değiştirmek perspektifiyle hareket edildiğinde devrim güven verici adımla ilerler.

Kadro ve militanların eğitilme görevi sadece burjuva-feodal sisteme karşı savaşım olarak ele alınamaz. Aynı zamanda burjuva-feodal sistemin ideolojisine, yaşam tarzına, alışkanlık ve özelliklerine karşı savaşmayı da içerir. Devrimci militanı en çok geliştiren büyüten militanın kendi içinde sürdürdüğü savaşımdır. Hata ve zaaflarına, geriliklerine karşı giriştiği bilinçli ve örgütlü müdahele ve mücadelesidir. Bunu başardığı oranda sisteme karşı etkili ve sonuç alıcı darbe vurabilir. Sisteme ait zincir ve engellerden kurtulmaya başlar. Burjuva-feodal sisteme ait olan her şeye karşı savaşımı büyütebilir.

Devrimci eğitimde kadro ve militanın kendini tanıması öncelikli bir yerde durmaktadır. Hakikati sahici bir şekilde arayan kişi arayışı önce kendisinde başlatmalıdır. Kendini çözümleyerek tanıma düşünsel ve manevi dünyasının derinliğine inerek kendini keşfetme görevi büyük bir ciddiyet duyarlı bir dikkati gerektirir. Bu görev düşünüldüğünden daha zor ve engellerle dolu olduğunu belirtmek gerekir. Bu görevin önünde hem militanın kendisinden hem de yaratılamayan devrimci çalışma ve ortamın eksikliğinden kaynaklı bir dizi engelle karşılaşılır.

Nesnel gerçekliği olduğu gibi kabul etmeyen kendi gerçekliğini de olduğu gibi kabul etmez. Dışına tek yanlı yüzeysel ve üstünkörü abartılı bakan kendisine de benzer tarzda yaklaşır. Bakış açısındaki tek yanlılık yüzeysel ve yanılgılı yaklaşım devrimci değişim ve dönüşümün başlıca engeli olur. Kendini fazla önemseme abartılı ve değerli görme ya da yeterince önemsememe, kendini tanımada yaşanan isteksizlik, kaprisler kendini aldatma durumları oldukça yaşanır. Kısaca kendimizden kaynaklı hata ve zaaflar kendimizi çevreleyen etrafımızı kuşatan dikenli teller olur.

Çözümleme ve tanımaya hizmet eden adımlarda vardır. Bunların önemli bir yerinde yoldaşların ve içinde çalışma yürütülen kitlelerin eleştiri ve değerlendirmeleridir. Gelişmeye ve devrimcileşmeye açık olanlar yoldaşların ve halkın eleştiri sesine kulak vererek kendi gerçekliğiyle yüzleşme olanaklarını yakalar. Kapalı ve tutucu olanlar, dışına sekter yaklaşanlar kendisine de sekter yaklaşır. Bu durumda devrimci gelişim duraklar ve diyalektiğin gelişim yasaları donar. Farkına varılmadan sistemin kuşatmasını güçlendiren olumsuz pratikler sergilenir.

Kendini sınıf savaşımı içinde tanıma ihtiyacına karşı çok zaman isteksizlik gösterilir. Bu çaba ve çalışmanın önem ve gerekliliği konusunda taşınan bilinç çok zaman zayıftır. Militanlar kendilerini yeterli düzeyde görür. Yeterli olduklarını düşünürler. Gelişmeye ve daha fazla devrimcileşmeye ihtiyaç duymazlar. Hatırlatılması durumunda yeniden devrimci eğitime çok zaman ihtiyaç duymazlar. Ancak pratiğin yasaları ve dili tutucu ve bağnaz tutumları kesinlikle reddeder gerçekliğin duvarında paramparça eder.

Devrimci gelişimin önünde en büyük engelin kendisi olduğu çok zaman görülüp anlaşılmaz. Nedenler hep dışarıda aranır. Oysa kendi gerçekliğinin farkına varma kendini tanıma ve çözümlemede yapılacak devrim en büyük devrimdir. Dar pratiğin içinde boğulan etrafına bakmayı unutan kendini dinlemeye zaman bulamayan militanlar çok zaman kendini anlama tanıma olanaklarına sahip olmaz.

İddialı devrimci kendini tanımaya çalışan devrimcidir. Kendini her gün devrimci pratiğin içinde yeniden keşfetmeye çalışandır. Kendini anlama tanıma görevi devrimci pratiğin ve eğitimin içinde adım adım gerçekleşir. Ancak bu adımlar tek başına eksiktir. Yetmez. Sınıf savaşımının devrimci görevlerini yerine getirmeye uygun bir tarzda değiştirme pratiğine girmek, aslolan budur.

Yapılması ve başarılması gereken budur. Ancak en zor olan ve en çok zorlanılan konu da budur. Kendini doğru çözümleme tanıma nasıl ki ilk adım ise. İkinci adım ise burjuva-feoldal toplumun kir pas ve çarpık zihniyetinden kurtulmaktır. Bu görev durağan ve belli bir zamana sıkıştırılmış tarzda ele alınamaz.

Sürekliliği ve akıcılığı olan değişme ve değiştirme görevi sınıf savaşımının pratiği içinde gerçekleşecek olan bir görevdir. Kendini eğitmeyen başkalarını eğitemez. Kendini değiştirmeyen başkalarını değiştiremez. Kendine dürüst davranmayan yoldaşlarına dürüst davranamaz. Kendisiyle baş edebilen kişi dünyayla baş eder.

Kendini tanıyarak kendine hakim olan devrimci görevlerinin öznesi olur. Bunu başaran tek başına bir örgüt tek başına bir ordu gibi savaşabilir. 

21403

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

Sayfalar