Pazar Haziran 2, 2024

7 Haziran'da HDP'yi Bekleyen Tehlike- Ergülen Toprak

7 Haziran’daki seçimlerden önce yanıtı en çok merak edilen soru:

“HDP yüzde 10’u aştığı takdirde barajı geçmesi engellenebilir mi?” 

Her ne kadar HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, cep telefonları için geliştirdikleri bir sistemle seçim sonuçlarının güvenliğini sağlayacaklarını söylese de, geçmiş yıllarda yaşanan şaibeli durumlar göz önünde bulundurulduğunda, 7 Haziran gecesi yaşanacakları tahmin etmek hiç de zor değil.

Anketlere göre, HDP’nin oyu yüzde 10’un biraz altında veya üzerinde görünüyor. Bu da gösteriyor ki, HDP’nin barajı geçip geçmemesi çok az bir oya bağlı olarak değişebilir.

HDP’nin barajı geçmesi halinde AKP’nin başkanlık projesinin yanı sıra tek başına iktidar olma ihtimali de ortadan kalkabilir. Bu durumda, AKP, koalisyon için diğer partilerle anlaşmak zorunda kalacağı için bütün planları alt üst olacak. İktidardan, yolsuzluk iddiaları ve hukuk dışı uygulamaların hesabının sorulmasına yönelik talepler ve girişimleri de düşündüğünüzde, AKP’nin karşı karşıya kalacağı tablonun büyüklüğü daha rahat anlaşılabilir.

Diğer yandan, HDP barajı geçerse seçimden sonra kilit parti konumuna gelebilir. Barajı geçemediği taktirde ise HDP projesi büyük bir darbe almış olacak. 

Bir başka deyişle, 7 Haziran seçimleri, iki taraf açısından da hayati bir seçim olacak. Durum böyle olunca, haliyle ortalık şaibe iddialarından geçilmiyor. Şaibe iddialarına karşı Erdoğan, “Dertleri, şimdiden seçime gölge düşürmek” dese de, geçmişte Kürt partilerinin önünün nasıl kesildiği herkesin malumu. Yüzde 10 seçim barajının hala var olması da zaten aynı zihniyetin devam ettiğinin kanıtı.

HDP, “Kürt partisi değiliz, Türkiye partisiyiz” demesine rağmen, Kürt siyaseti deyince Türkiye’de akla ilk gelen parti HDP. Diğer yandan, içindeki bileşenlerin tamamını temsil etme iddiasında olan bir parti. Bu seçimde barajı aşmak için batıdan gelecek oylar önemli olduğu için, parti yöneticileri Kürt vurgusunu öne çıkartmamaya özen gösteriyor ancak, taban ve kadro bakımından HDP’de belirleyici güç Kürtler.
 

HDP zaten devletin nezdinde de bir Kürt partisi olarak görülüyor. Üstelik HDP’nin, Türkiyeli bileşenleri etrafında toplayacak kadar etkili bir seçim kampanyası düzenlemesi de iktidar açısından kolay kolay hazmedilecek bir durum değil.

Kürt siyaseti geçmişte hiç olmadığı kadar AKP karşıtlığı üzerinden ciddi bir oy toplama gayreti içerisinde. Ve görünen o ki, bu kez bunu bir ölçüde başaracak da...

Geçmişte Kürt partilerinin yüzüne bile bakmayan, farklı partilere oy veren Kürt, Türk ve Alevi seçmen, AKP karşıtlığı nedeniyle konjonktürel nedenlerle oy kullanıp iktidarı cezalandırmak istiyor. Bu kesimler için AKP’yi cezalandırmanın en kolay yolu ise HDP’ye oy vermek.

Daha birkaç ay önce HDP’nin seçime parti olarak girme kararı, baraja takılacağı beklentisiyle en çok AKP’yi heyecanlandırırken, hiç hesapta olmayan bir şey oldu ve ömründe ilk ve belki de son kez HDP’ye oy verecek olan yüzde 2-3’lük bir seçmen kitlesi sayesinde HDP, AKP’nin kâbusu haline geldi. 

AKP’ye tepki olarak HDP’ye yönelen bu seçmen kitlesinin bir kısmı, normalde Kürtlerin demokratik hakları konusuna pek duyarlı değil. Bu kesimin seçim kampanyasında pragmatik davranmaları halinde, sandıkta oy kullanacak diğer seçmenlerden daha fazla seçim sonuçları üzerinde etkide bulunabilir. Pek çok kişinin hatırlayacağı gibi, Amerika’da her Başkanlık seçiminde Ohio’daki seçmenin, seçim sonucunu belirlemesi gibi bir etki söz konusu olabilir bu yılki parlamento seçimlerinde.

Yine de 7 Haziran’da HDP’nin ne kadar oy alacağı konusunda net bir şey söylemek mümkün olmasa da, sandık oyunları konusunda kamuoyunda oluşan şüpheyi gidermek pek kolay olacağa benzemiyor.

Erdoğan, tarafsızlığını bozup iktidar partisinin seçim kampanyasına öncülük ettiğinde ses çıkartamayan Yüksek Seçim Kurulu (YSK), HDP’nin seçim gecesi yüzde 11 - 12 veya daha yukarı oy aldığı halde barajı aştığını ilan edebilecek mi acaba?

“Devletin bekası” için Kürt partilerinin geçmişte neden baraj altında kalması gerekiyorsa, bugün iktidar açısından da aynı gerekçe söz konusu. İktidarın selameti için iktidara bağlı kurumlar geçmişte gerekeni yaptılar. 7 Haziran’da HDP’yi bekleyen tehlike tam da budur. En azından kamuoyunda böyle bir kaygının varlığı göz ardı edilemez.

Son dönemlerde, iktidar cephesinden gelen açıklamalar yeni dönemde parlamento aritmetiğinde HDP’ye yer olmadığına kanaat getirdiklerini gösteriyor.

HDP barajı geçecek kadar oy alabilir mi? Şimdiden bir şey demek mümkün değil ama seçim barajının fiili olarak yüzde 12 veya 13’e çıkartılması olasılığı, 7 Haziran gecesi için en çok korkulan senaryo.

İktidar cephesi atacağı tüm adımlarda kendileri için en kötü senaryonun gerçekleşmesinin önüne geçmeye çalışacaktır. O da, AKP iktidarının düşmesinin engellenmesidir.

Kısacası, HDP’nin barajı rahat geçmesi için barajın birkaç puan üzerinde oy alması lazım. 

Seçim gecesi YSK dışında HDP ve ajanslar da sandık başında topladıkları sonuçları yayınlayacak. Bu sonuçlar arasında çok fark olması halinde, 7 Haziran gecesi iktidar için de muhalefet için de zor bir gece olabilir.

 

49655

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Uluslararası İşçi Sınıfı İçin Büyük Bir Kayıp! Jose Maria Sison'u Sonsuzluğa Uğurladık

Filipin Komünist Partisi'nin (FKP)  kurucu önderi, Yeni Halk Ordusu (YHO) ve Filipin Ulusal Demokratik Cephe'nin (FUDC) danışmanı ve  Uluslararsı Halkların Mücadele Birliği'nin (ILPS) kurucularından ve başkanı, Filipin proletaryasının ölümsüz militanı Jose Maria Sison'u (yoldaşlarının Joma'sı) 16 Aralık 2022 tarihinde kaybettik.

Hızır

Hdp'liler katı atık tesisinin yeri değiştirilmesi konusunda öneri gelirse destekleyeceklermiş.

Demek ki gelmese...

De gurban... aha çevreci projeniz... aha boğuniz... aha siz...

Sütlüce'ye akmasın... kendi içimize... köyümüze.... aksın diyorsanız...

De... hadi...

Sütlüce'ye katı atık tesisi kurulmasın.... kendi köyümüze kurulsun... diye önerge getirinde sizi görem.

De.... Hadi kurban...

De.... Hadi...

Gerçekten çok akıllıca.

Gerçekten çok sinsice.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti

13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]

Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…

Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

BORAN için – İmera Fera Yeşilgöz

Herkes olması gerektiği yerde mücadele görevini, parti görevini yerine getirmekteyken, yani her şey olması gerektiği gibiyken gelen her not kalp atışlarımızı hızlandırır. Her şeyden evvel “bir şey mi oldu?” kaygısı hissedilir.

Sayfalar