Cuma Mayıs 10, 2024

100. yılında Ekim Devriminin İzinde!

Dünyayı sarsan büyük Ekim Devriminin 100. yıldönümünü geride bıraktık. Dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarına başka bir dünyanın, sosyalizmin mümkün ve aynı zamanda gerçek, uygulanabilir olduğunu gösteren Ekim, geride bıraktığımız yüzyıl içindeki en önemli tarihsel dönemeçlerden birini oluşturuyor.

Ekim Devrimi, dünyanın tüm işçilerine, köylülerine ve ezilenlerine, onları ezen, hor gören ve sömürenlere karşı mücadele ederek yeni bir dünyanın kurulabileceğini gösterdi. Ekim, dünyanın baldırı çıplaklarına, karanlığa mahkum edilen yoksullarının dünyasına yakılan bir meşale oldu. Ekim, işçi sınıfı, köylülük ve tüm ezilen sınıflar için yeni bir yol açtı. Çok geçmeyecek Çin, Kolombiya, Vietnam ve Nikaraguay devrimleri bu ışıklı yolu takip ederek kendi tarihsel yazgılarını avuçlarına alacaktı!

Geçmişten Geleceğe Ekim Devrimi!

Partizan Dergisi, son sayısında, insanlığa, işçi sınıfının ideolojisi ekseninde yeni bir kültür ve ahlak aşılayan ve karanlıktan aydınlığa taşıyan Ekim devriminin 100. yılını sayfalarına taşıyor.Oldukça zengin bir içerikle karşımıza çıkan Partizan Dergisi bu sayısını Ekim’in 100. yılına atfediyor.

100. yıla özgülenen iki makaleye yer veriyor. İlki, “Şubat’tan Ekim’e;Bolşevik Devrime Giden Yol” başlığıyla Şubat 1917’den Ekim 1917’ye kadar geçen sekiz aylık sürece odaklanıyor.

Devrimin bu öngünlerinde yaşanan tarihsel önemdeki her gelişme Lenin yoldaşın meselelere ilişkin tezleri, analizleri, polemikleri ve pratiğiyle mercek altına alınıyor.

Makale, Lenin’in söz konusu bu, fırtınalı günlerde karmaşa ve kaos içinde, başlıca çelişkiyi yakalamadaki ustalığını; örgütünü bu doğrultuda sevk etme becerisini ve işçi-emekçilere yönelik muazam güvenine dikkat çekiyor. Lenin, bugün birer klasik haline gelen her yazısını, o günün sıcak atmosferi içinde yaşamının canlı pratiğinden süzerek kaleme alıyor.

Bu anlamda Partizan Dergisinde yer alan makale, Lenin’in Şubat devrimi sürecinin her ayrıntısına yönelik şaşırtıcı derecedeki ilgisi ve analizini, devamında “Nisan tezleri”nin ortaya çıkışını ve buradan devrime kadar ki sancılı günlere yer veriyor. Lenin ve RSDİP’in doğru yolda ısrar etmesi, yığınların değişen ve gelişen talepleri doğrutlusunda sloganlarını, programlarını güncellemesi öyle kolay olmuyor. Bu, parti içinde çok ciddi ideolojik ayrışmaları açığa çıkarıyor.

Söz konusu süreç, devrimin arifesinde RSDİP ve diğer partiler arasındaki çatışmalara ve yığınların son tahlilde yeri göğü sarsan enerjisine; değiştiren ondan da önemlisi dönüştüren kahredici gücüne olan inancı bir kez daha tazeliyor.

100. yıl kapsamındaki bir diğer makale ise “Sovyet Devrimi ve Sovyetler Birliği’nde Kadın” başlığını taşıyor.

Ekim devriminin pekte konuşulmayan yüzüne, kadın yönüne dikkat çeen makale, devrimin Rusya’da kadınların yaşamını nasıl değiştirdiğine ilişkin zengin verilerle dolu. Diğer yandan Ekim devrimine önderlik eden RSDİP içinde görev alan kadın kadroların, kadın özgürlük mücadelesine yönelik yaklaşımlarına dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor.

Makale, RSDİP’in kadınların toplumsal yaşamına katılım, siyasette aktif olarak görev alma vb. başlıklarındaki gelişimine dikkat çekerken erkek egemen kültür ve zihniyetle, bunun parti içindeki yansımalarıyla mücadeleye yönelik bir değerlendirmede sunuyor.

T. Kürdistanı neden geri bıraktırılıyor?

Partizan Dergisi, 2008’den bugüne değin değişik biçimlerde devam eden emperyalist-kapistalist sistemin krizine ilişkin bir analize yer verirken bunun Türkiye’de yarattığı sonuçları irdeliyor.

Bilindiği üzere,özelikle 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türkiye’de sermaye, neo-liberal politikalar ekseninde bir yeniden yapılandırma sürecine girdi.Sermayenin dolaşımı önündeki her türlü engelin ortadan kaldırılması adına1990’lı yıllar boyunca yaşama geçirilen anlaşmaların tarıma nasıl yansıdığı sorularına yanıt aranıyor.

Partizan Dergisinde yer alan en dikkat çekci makalelerden biri ise “Emperyalist ve Komprador Sömürü Kıskacında Türkiye Kürdistanı” başlığını taşıyor. Temmuz 2015’te başlayan çatışmaları takiben özyönetim direnişleriyle açık bir vahşet ve katliama dönüşen  sürece odaklanan makale, T. Kürdistanı’nın sosyo- ekonomik yapısına yönelik bilimsel bir analiz ortaya koyuyor.

TC devletinin özyönetim direnişleri ve bugün devam eden saldırı, imha ve katliam konseptinin ekonomik arka planına ışık tutuyor.Türk hakim sınıflarının T. Kürdistanı’na yönelik ekonomik politikaları ve bunların bölgede yarattğı sonuçları irdeleyen makale, bu bağlamda Kürt ulusal sorunun sosyo-eknomik yanına ilişkin oldukça değerli bir araştırma olma özelliği taşıyor.

“TKP Yöneticisi Bir Ermeni Celladı”

Derginin belki de en anlamlı, bizim için değerli makalesi ise devrim emektarlarından araştırmacı- yazar Serdar Can’a ait. Kaypakkaya geleneğinin içinden çıkan önemli bir entellektüel ve yazar olan Serdar Can’ın, 2017 yılında Onur Vakfında Ermeni soykırımın 100. yılında yaptığı bir konuşmaya yer veriliyor.

Serdar Can, TC devletinin kuruluş süreci ile soykırım arasındaki ilişkiye mercek tutarken aynı zamanda Ermeni sorununda somut taleplerin ne olması gerektiğine yönelik bir tartışma açıyor. Bu anlamda Kaypakkaya’nın tespitlerinden hareketle sorunu yeniden ele alıyor.

Diğer yandan Ermeni soykırımı hususunda Mustafa Suphi TKP’sinin yaklaşımının yeniden hem de daha etraflıca tartışılması gerektiğine dikkat çekiyor. Mustafa Suphi’nin ve de bir bütün TKP’nin Ermeni soykırımına dair fikirleri ve duruşunu tartışmaya açıyor.

Derginin son yazısı da oldukça ilgi çekici. Makale, kolektif içinde Nisan 2015’ten bugüne değin süregelen tartışmaların nasıl ortaya çıktığına, sürecin hangi yönleriyle ele alındığına ve tartışıldığına, aynı zamanda neler yaşandığına ilişkin etraflı bir tablo sunuyor.

Makale, kolektifin yaşadığı sorunların ideolojik bir temelde oldukça özeleştirel bir yaklaşımla tüm yönleriyle ortaya koyuyor.

Nihayetinde pek çok başlıkta zengin bir içeriğe sahip yeni bir sayı ile karşı karşıyayız.

Ekim’in 100. yılında dünyayı ve kendimizi değiştirmek, insanı, yaşamını ve ortaya çıkardığı sistemi daha iyi anlamak için şimdi okuma zamanı!

Bir Özgür Gelecek Okuru 

44680

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

Sayfalar