Pazartesi Nisan 29, 2024

Ortadoğu’dan TKP-ML militanı:Kaynayan Kazan Ortadoğu’da KAYPAKKAYA’YI An(la)mak...

kaypakkaya haber
O sadece 47 yıl önce ser veren sır vermeyen bir önder değil, aynı zamanda Rojava’da direnen, savaşan, çetelere ve TC faşizmine karşı topraklarını savunanların gönlünde daha fazla yer edinmektedir. O sadece ’68 ve ’71 devrimciliğinin simgesi değil, Ortadoğu’da yükselen mücadelenin temel simgelerinden birisidir.

 

Partimizin kurucusu önder yoldaşın TC işkencehanelerinde katledilişinin 47. yılındayız.

Türkiye ezilen halkının ve işçi sınıfının kurtuluş yolunu göstermesi, Kemalizm’in faşizm olduğunu-Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkının olduğunu bilimsel temelleri ile açıklaması onun komünist yanını ve güncelliğini ortaya koyar. Türkiye ve Kürdistan’da ezilenlerin yüreğinde, işkencehanelerde ser verip sır vermeyen bir komünist olarak yer edinmiştir.

Bugün açısından Proletarya Partisi’nin Ortadoğululaşma perspektifi ekseninde ortaya koyduğu güzergahta, bölgenin ezilenleriyle daha fazla bütünleşmektedir İbrahim Kaypakkaya. O sadece 47 yıl önce ser veren sır vermeyen bir önder değil, aynı zamanda Rojava’da direnen, savaşan, çetelere ve TC faşizmine karşı topraklarını savunanların gönlünde daha fazla yer edinmektedir. O sadece ’68 ve ’71 devrimciliğinin simgesi değil, Ortadoğu’da yükselen mücadelenin temel simgelerinden birisidir. Ortadoğu’nun geleceği ezilenlerin yükselen isyanlar ile harmanlanacaktır. Bu isyanlarda komünistler ne denli rol alabilirlerse Kaypakkaya’nın devrim ruhu, o derece bölge çapında varlık gösterecektir.

Ortadoğu’da sınırların her an bozulabileceği, ezen ve ezilen çelişkisinin oldukça derin olduğu, emperyalistler arası dalaşların bu topraklarda sürdürüldüğü, yoksullaşmanın had safhaya çıktığı günümüzde Irak, Lübnan, İran ve Türkiye gibi ülkelerde halkların isyanı tekrar yükselmektedir. Ezilenlerin kendiliğinden hareketi ile devrim hareketlerinin yakınlaşması eşyanın tabiatı gereği yaşanmaktadır. Bu direnişlerin en temel yanı, bölge çapında etki gücü göstermelerinden ileri gelmektedir. Bir ülkede olan isyan başka ülkelere daha kolay sıçramaktadır.

ABD ve Rusya’nın başını çektiği emperyalist kutuplar, halklar lehine bir fayda sağlayamayacaktır. Ezilen halklar, iki emperyalist kutuptan birisini tercih etmek zorunda kalmayacak, yaratacakları komünist partiler ile kurtuluşlarının manifestosunu yazacaklardır. Gerçekliğin ateşten gömleği karşısında ürkenler, emperyalistler ve onların yerli işbirlikçi faşist ve gerici yönetimleridir. Mücadelenin kızıllığı geliştikçe Kaypakkaya bu coğrafyada daha anlamlı bir şekilde anılacaktır.

TC faşizmi, Rojava topraklarında yine İbrahim Kaypakkaya yoldaşın tavizsiz duruşuna toslamıştır. Bir adım ötede, her ezilenin yaşam alanlarına müdahale etmeye çalışan faşizm karşısında İbrahim yoldaşı görecektir.

Ortadoğu halkları isyan bayraklarını yükselttikçe İbrahim yoldaşın göndere çektiği bayrak daha da kızıllaşacaktır. Zemin buna işaret etmektedir. Bölgede olan her isyan, Türkiye halkına cesaret verecek, halkımızın yükselen öfkesi Ortadoğu halklarının kurtuluşunu daha fazla yakınlaştıracaktır. Bu diyalektiğin anahtarı Kaypakkaya’nın devrim cüretindedir.

Evet,önümüzde zorlu ancak bir o kadar şanlı mücadele günleri var. Sınıf mücadelesinin denizine tüm varlığımızla atılalım. Bu şiarın yolundan gitmek emek, çaba, cesaret ve kararlılık ister. Ortadoğu halklarının, ezilenlerinin hayatına dokunmak, hangi azınlıktan, ulustan olursa olsun arka plandaki yüzlerce yıllık savaşı, soykırımı, talanı, kimliksizliği görmeden, sofrasında, sohbetinde bulunmadan, gündelik hayatını savaşa göre planlaya halkın yanında yer almadan İbrahim yoldaşın “tüm varlığımızla atılalım” sözü anlam kazanabilir mi?

Büyük oranda parçalanmış hayatları yeniden biçimlendirmekle uğraşmadan, savaşın yeni biçimlerini yaşamadan İbrahim ne anlaşılabilir ne de tariflediği güzergahta ilerleme kaydedilebilir. Devrimciliğin tarifi, faşist sisteme karşı aldığı pozisyonla belirlenir. Bir adım ötesi yani faşist sitemi yıkmanın, yerine halkın demokratik iktidarını inşa etmenin yolu sınırları/sınırlarımızı aşmakla belirlenir.

Ortadoğu halklarının geleceği, Türkiye halkı ile kopmaz bağlarla bağlıdır. Türkiye’de yaşayan her mülteci farklı Ortadoğu coğrafyalarında yaşayan akrabaları/tanıdıkları ile kesişme noktasında bulunabiliriz. Coğrafyamızda cereyan eden insan hareketliliği yeni olanaklar ile karşımıza çıkmıştır. İbrahim yoldaşı anlamak demek bu gerçekliği devrim mücadelesinin bir aracı haline getirmek demektir.

(Ortadoğu’dan bir TKP-ML militanı) 

463