HBDH-Yürütme Komitesi : Halkların Birleşik Devrimine Hizmet İçin Seçimleri Fırsata Çevirelim

Faşist egemenlik sisteminin daha fazla hükümranlık için erken seçim kararıyla gündeme gelip netleştirilen yeni bir seçim süreciyle karşı karşıyayız. Sömürülen, ezilen, ötekileştirilen tüm halk sınıf ve katmanların geleceğine yönelik önemli bir dönemeçten geçiyoruz. 24 Haziran’da gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelemizi yakından ilgilendirmektedir. AKP-MHP faşizmi ise 12 Eylül askeri faşist cuntası ve 16 Nisan referandumunda olduğu gibi ırkçı ve tekçi egemenliğini kendisince meşru kılarak diktatörlük rejimini güçlendirmeyi amaçlamaktadır.

AKP-MHP, devletin bütün olanaklarını da arkasına alarak temsili demokrasi sistemiyle faşizmine toplumsal meşruluk kazandırmaya çalışmaktadır. Bu temelde faşist devletin tekçi bekası için başta tüm halk kitleleri olmak üzere ilerici, demokrat, yurtsever, devrimci ve sosyalist güçlere karşı, topyekün tasfiye temelli imha ve teslimiyet saldırıları yürütmektedir. 24 Haziran seçimlerinde hangi sonuç çıkarsa çıksın, faşist devletin askeri ve siyasal faşist saldırıları daha da artarak sürdürülecektir. Daha şimdiden A, B, C planları argümanlarıyla açık edilen ortaklaşılmış karşı devrimin tasfiyeciliği, sadece seçim süreciyle alakalı değil, aksine faşizmin daha da koyulaştırılarak sürdürülmesi kararlılığıdır. Topyekün tasfiye saldırıları kapsamında özel savaş yöntemleriyle algı operasyonları yaratarak hile ve entrikaları kendilerince yasalaştırıp meşrulaştırmış durumdadırlar. Bütün anti-demokratik uygulamaları karşısında utanmadan faşizmini demokrasi maskesiyle gizlemeye çalışmaktadırlar.

AKP-MHP faşizminin bütün saldırılarına ve pervasızlıklarına inat, seçim sürecini, tüm ezilen ve sömürülenlerin ortak çıkarlarında yoldaşlaşarak karşılamaktayız. Demokratik ve özgürlükçü, çoğulcu ve ekolojik, birleştirici, tüm renkleriyle farklılıkları halkların birleşik devrim seferberliğiyle, 24 Haziran seçimlerinde Demirtaş ve HDP’yi desteklemeye davet ediyoruz.

Uzunca süredir savaş hükümeti olarak egemenliğini sürdüren Erdoğan önderlikli faşizm, Cumhur ittifakı argümanıyla AKP-MHP faşist soysuzluklarını açık ederek, devletlerini kurtarma derdine düşmüşlerdir. Halbuki başta Erdoğan-Bahçeli olmak üzere tamamen bir avuç sömürücü zulümkâr azınlığın saltanatını sürdürme niyetindeler. Kendi özel mülkiyet çıkarları uğruna faşist devletin siyasal, ekonomik ve sosyal alanda özgürlük düşmanı şöven politikalarda ısrar etmektedirler. Sokaklar, fabrikalar, tarlalar, okullar, şehirler, ilçeler, kasabalar ve köyler, muhaliflere yasaklanmakta ve faaliyetleri engellenmektedir. Yeniden yapılandırdıkları militarist unsurlarını devreye sokarak faşist iktidarlarını kurtarmanın pervasızlığını sürdürmektedirler.

Faşizmin tüm kirli ve vahşi saldırılarına karşı, büyük bir direniş içerisindeyiz. Erdoğan-Bahçeli faşistinin özellikle son süreçlerdeki çırpınışlarında da anlaşılıyor ki, iktidarlarını alaşağı etmek kesinlikle mümkündür. Topyekün örgütlenme, direniş ve mücadele kararlılığıyla, AKP-MHP faşizmini kesinlikle yenebiliriz, yeneceğiz de. Köhnemiş faşist diktatörlük rejiminin, önemli bir yenilgi psikolojisi ile uykuları kaçmaktadır. Öyle ki, salt koltuklarını korumak için emperyalist efendilerine daha fazla kendini pazarlama ve ülkemizin zenginliklerini daha ucuza satmanın hesaplarını dillendirmekten geri durmamaktadırlar. Sözde dolar ve bazı mihraklar argümanıyla özel savaş yöntemleri kapsamında algı yönetimleri üzerinden medet umarak daha da düşkünleşmişlerdir. HDP’yi barajın altında bırakarak, tekçi faşist egemenliklerini sürdürme niyetlerindedirler. Bunun için Demirtaş başta olmak üzere Kürt özgürlükçü güçleri ve ilerici, demokrat, devrimci ve sosyalist güçlere baskı politikalarıyla, geliştirilen faşist savaş konseptini yeniden arttırarak gerçek eğilimini göstermektedir. TC’nin Afrin ve Başur’a yönelik işgal ve katliam politikaları, Kürt ve özgürlük düşmanı karakterinin somut ve güncel halidir. Halklarımız faşizmin korku psikolojisi üzerinden yarattığı hile, entrika ve tüm algı operasyonlarına karşı, uyanık olmalı ve daha fazla demokrasi ve özgürlükçü mücadele kararlılığıyla militanlaşarak 24 Haziran seçim faaliyetlerini aralıksız sürdürmelidir. CHP- İyi Parti ve Saadet Partisi ittifakının şöven milliyetçiliğinin de, halklar için bir alternatif olmadığı yeterince açıktır. Halklarımız, AKP-MHP faşist egemenlik sistemini kabul etmeyerek, buna karşı haklı ve demokratik bütün mücadele araç-yöntem ve politikalarında ısrarla militanlaşmalıdır.

AKP-MHP faşizmi ve ona yedeklenen bilimum bir avuç gerici güç seçimi kazanırsa başta işçi ve emekçiler olmak üzere, kadın ve gençler, Kürt ulusu ve Aleviler, ezilen milliyetler ve inançlar, ötekileştirilen bütün kesimlerin geleceği daha da kötüleşecektir. Ekolojik kıyım derinleştirilecektir. Yaşam alanları daha fazla sınırlandırılırken, su ve hava gibi en basit yaşamsal kaynaklarımıza bile tekçi faşizm daha pervasız müdahale edecektir. AKP-MHP faşizminin halk düşmanı gerçekliği, sömürü ve baskı politikaları, tüm çıplaklığıyla dünya alemin gözü önünde netleşmişken, büyük hoşnutsuzluklara yol açmış ve halkların kabaran öfkesi, meşru, demokratik ve devrimci isyanı mayalanmaktadır. 24 Haziran seçimlerini önemli başarı ve kazanımla taçlandırarak, demokratik ve özgürlükçü isyanı büyütelim.

Katliamcı, soykırımcı ve sömürgeci, AKP-MHP faşizmine her zamankinden daha güçlü cevap vermenin arifesindeyiz. İçerisinden geçtiğimiz süreç, kararsızlık ve umutsuzluk asla değildir. Seçimlerde de asla kendiliğindenciliğe kapılmadan Türkiye, Kürdistan ve Avrupa’da kitlesel seferberlik ruhuyla hareket edelim. Büyük bir irade merkezileşmesiyle ortaya çıkan enerjimizi, faşizme karşı mücadeleye dönüştürerek Birleşik Devrim yönelimimizi güçlendirelim. 8 Mart, 12 Mart, Newroz, 30 Mart, 1 Mayıs, 6 Mayıs, 18 Mayıs, Gezi-Haziran direnişi ruhu ve coşkusuyla, seçimleri faşizme karşı toplumun bilinçli toplumsal direnişine çevirelim.

HBDH-Yürütme Komitesi

1 Haziran 2018