Pazar Haziran 16, 2024

Zilan ( Nubar OZANYAN )

Özgürlüğe dair yapılan ve söylenen her şeyin tarihin bir parçası olduğu zorlu bir süreçten geçiyoruz. Her özgürlük savaşçısının yaşamı ve savaşımı, tarihin önemli bir parçasıdır. Heval Zilan, 30 Haziran 1996 tarihinde Dersim'de soykırımcı-Kemalist devlet güçlerine yönelik fedai eylemi ile tarih yazdı. Özgürlüğe ve ideallerine son derece tutkun, yaşama ve halkına sevdalı bir militanın nasıl tarihsel bir rol oynayabileceğini öğretti bizlere.

Zilan arkadaşın feda eyleminin hem nedenleri hem de sonuçları itibarıyla değerlendirilmesi ve çıkarılması gereken dersler olduğunu bilmeliyiz. Kürt ulusal özgürlük mücadele tarihinde kadınların direnişi ve savaşımı, Kürdistan sınırlarını aşan bir yerde durmaktadır. Özgürlüğünü arayan ezilen tüm kadınlara ilham kaynağı olmaktadır.  

Özgürlük uğruna her ölümsüzlük eylemi “yapılamaz”ı yapan, “başarılamaz”ı başaran, “anlaşılması” zor olana açıklık getirendir. Yaşama yeni bir anlam kazandıran sevgi ve tutkuya yeni bir sorumluluk yükleyendir.   

Ölüm orucunda santim santim direnerek ölümsüzleşmek... Düşman gücünün orta yerinde bedenini ateş topuna çevirerek ölümsüzleşmek... Pimi çekilmiş bir halk bombası olarak ölümsüzleşmek... Zilanlaşma eylemi hangi biçimde tanımlanırsa tanımlansın, insanın en değerli varlığının yaşamdan daha değerli bir amaç için ortaya konması olarak görülmelidir. Sıradan bir aklın ve iradenin işi olmadığını anlamak gerekir. Sıradan bir yaşam, küçük bir düşünce ve basit bir aşk Zilan'ın eylemini tanımlayamaz.   

Yaşama, topluma, aşka ve sevgiye yeni bir anlam yükleyen ve bunu en değerli varlığıyla şekillendirmeye çalışan Zilan heval, köleliğe karşı savaşımda bedenini siper edip yıldızlaştı. O aynı zamanda önderliğine tutkuyla bağlıydı, ona yönelik imha ve inkara, komplo ve tasfiyeye karşı bir barikattı. Zilan yalnız bir özgürlük komutanı olmadı aynı zamanda baş ucumuzda sonsuza dek saklayacağımız sevgi ve aşkın en ölümsüz tablosu oldu.   

Tarihte bazı direniş ve eylemler vardır ki; ana damga vuracak güçtedirler. Tıkanan yolun açılması, yürünecek yönün belirlenmesidirler. Karışıklığa, karmaşıklığa, netsizliğe, belirsizliğe ve umutsuzluğa verilen en güçlü yanıttırlar. Özgürlüğe ileri düzeyde katılım, kadın iradesinin en ileri çizgide temsili ve resmidirler.

Zilan’ın direnişini sadece faşizme ve ataerkiye karşı özgür kadın duruşu olarak da anlamamak gerekir. O, aynı zamanda emperyalist-kapitalist güçlere karşı özgür bir kadının direngen duruşudur. Faşizmi besleyen-destekleyen-büyüten her türden gericiliğe karşı örgütlenen güçlü bir kadın eylemdir.     

Zilan hevalin eylemi, özel mülkiyet dünyasına en değerli silahla, en ileri bilinçle saldırıdır. Anı doğru okuyup, geleceği iyi gördüğü için en kapsamlı düşman saldırısına en kapsamlı direniş eylemiyle yanıt vermiş, çözüm ve çıkış çizgisi olmuştur. O, köleliğin egemen kılınmak istendiği çorak topraklarda çakan bir kıvılcım oldu. Ve o kıvılcımla tutuşan ateşte yeni insan bir kez daha yaratıldı. Özgür duyguların nasıl tanımlanması gerektiği ortaya çıktı. Zilan, eylemiyle her türlü bencillik ve bireyciliği tutuşturdu. 

Heval Zilan (Zeynep Kınacı), en uygun an ve zamanda, en örgütlü ve planlı saldırıyı örgütledi. Bir taburun yapabileceği eylemi tek başına yapma iradesi ve kararlılığını ortaya koydu. Yüksek düzeyde emek ve disiplini birleştirip, tutku ve zaferi yüreğinde bütünleştirdi. Heval Zilan’ın eylemi etkin bir gerilla tarzıdır. Düşmanın kendisini en güçlü ve en korunaklı gördüğü yerde etkili bir vuruşla çökertmedir. Cesur ve soğukkanlı duruşun ismidir.   

Zilan özgür bir yaşam sevgisidir. Onu feda eylemine götüren de bu yaşam sevgisiydi. Heval Zilan'ın aşkı özgürlüktür. En değerli varlığını, devrime-özgürlüğe-önderliğine adayan bir komutan olarak o, kendisine ait değerli olan başka şeyler olsa onları da vereceğini şu sözlerle belirtiyor; “Keşke canımızdan başka vereceğimiz şeylerimiz olsaydı.” 

2515

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

Sayfalar