Pazar Haziran 16, 2024

YDG: 1 Kasım’da Oylar HDP’ye

Baskı, tutuklama, katliam ve bunların karşısında örgütlenen direnişlerle şekillenen bir politik atmosferle 1 Kasım seçimlerine doğru yol alıyoruz.

Üzerinden geçtiğimiz dönem artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını gösteren gelişmelere sahne oldu. Bu dönemde AKP, ezilenlerin birleşik mücadelesinin büyümesiyle ciddi yenilgiler aldı. Gezi İsyanı, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları, Kobanê direnişi; AKP’nin sarsılmaz, yenilmez imajında ciddi zedelenmelere yol açtı. Tüm bunların ardından gelen 7 Haziran seçimleri ile AKP’nin dizginsiz, kuralsız sömürü politikalarına, her istediğini yapabilen görünümüne de ezilenler tarafından güçlü bir şekilde, artık yeter denildi. AKP, 7 Haziran seçimleri sürecinde Tayyip Erdoğan’ın tüm çabalarına, devletin tüm olanaklarından sonuna kadar faydalanmasına karşın güç kaybının önüne geçemedi. Böylelikle ezilenlerin ortak mücadelesi 7 Haziran’da AKP’ye ciddi bir ders vermiş oldu.

HDP’nin, onu oluşturan siyasi öznelerin 7 Haziran seçimlerinde açığa çıkartmış olduğu yüzde 13’lük başarıya karşın devletin kaptan köşkünde oturan AKP’nin tavrı ise bilindik oldu. Ezilen halkımızın meclis içerisinde yüzde 13’lük temsiliyet oranına dahi tahammül edemeyen AKP, elinde kalan son kartla saldırmaya başladı.

7 Haziran’ın ardından başta Kürt halkı olmak üzere, sisteme, AKP’ye muhalif olan tüm özneler, saldırıların hedefinde oldu. Suruç saldırısı ile birlikte 33 siperdaşımızın katledilmesi, AKP’nin neyi planladığını daha o günden göstermişti. Suruç saldırısının ardından teröre karşı mücadele safsatalarıyla

AKP yeni bir saldırı konseptini devreye soktu. Bu dönemde ilan edilen özel güvenlik bölgeleri ile OHAL uygulamalarına başlandı. T. Kürdistanı’nın birçok il ve ilçesinde sokağa çıkma yasakları uygulandı. AKP, kendini HDP’de ifade eden Kürt halkına karşı açıktan katliamlara başvurdu. Bu süreçte onlarca Kürt katledildi.

Ancak AKP bu saldırılarla yetinmedi, karaya oturan gemisinin yelkenine yeniden rüzgâr doldurabilmek için her yönteme başvurdu, demokratik her eyleme saldırdı. Binlerce kişi gözaltına alındı, yüzlerce kişi tutuklandı, şovenist dalga kabartılmak istendi ve 400’ün üzerinde HDP binası ateşe verildi, Kürtlere karşı linç girişimleri gerçekleştirildi.

Tüm bunlarla birlikte saldırılardan yazılı ve görsel basında payına düşeni aldı. Aralarında YDG’nin haber sitesinin ve resmi facebook hesabının da olduğu, onlarca yurtsever, devrimci haber sitesine erişim yasakları getirildi. Son olarak da özgür basın emekçilerine yönelik hukuksuz tutuklamalar gerçekleştirildi.

AKP bu süreçte her ne yaptıysa başarıya ulaşamadı, uyguladığı tüm saldırı politikaları karşısında örgütlenilen direniş ile iflasla sonuçlandı.

AKP kötü gidişine dur diyebilmek, dağılan bütünlüğünü yeniden onarabilmek için 7 Haziran seçimlerini görmezden geldi, sonuçlarını yok saydı ve ülkeyi 1 Kasım’da erken seçime götürme planıyla kendisine yeni bir şans yarattı. 

Gençlik Bu Ablukayı Dağıtacak!

Nitekim içerisinde olduğumuz süreçte bütün siyasal özneler seçimlere hangi argümanlarla, hedeflerle gideceğini açıklamaktadır. HDP bugün açısından, 7 Haziranda olduğu gibi 1 Kasım’a da güçlü bir programla çıkmaktadır.

HDP, içerisinde bulundurduğu dinamik yapı ve sistemin saldırıları karşısında aldığı pozisyon itibari ile ciddi bir direniş odağı durumunda.

 HDP; kadın politikaları kapsamında, sistemin erkek egemen anlayış çerçevesinde ürettiği politikalarına ve uygulamalarına karşı mücadele ediyor oluşu, genç kadınların örgütlenmesinde ve demokratik anlamda hak kazanımlarında olumlu bir işleve sahiptir.

HDP’nin; gençliğe yönelik geleceksizleştirme, neo-liberal politikalar kapsamında gerçekleştirilen saldırılar karşısında, gençliğin kendisini ifade edebileceği, demokratik hakları için ortak, güçlü bir mücadele örgütleyebilecek bir özü vardır.

HDP içerisinde bulundurduğu siyasal öznelerle birlikte düşünüldüğünde; eşit, parasız, anadilde eğitim hakkının alınabilmesi için ciddi olanakları ve geniş kitleleri ortak bir zeminde bir araya getirme avantajı vardır.

Ayrıca; Farklı inanç ve milliyetlerden gençliğin, kendi öz çelişkileri üzerinden alanlar yaratarak mücadelenin bir parçası olabileceği bu bağlamda, şovenizme ve faşist saldırganlığa yönelik, karşı koyuşu örgütleyebileceğimiz bir alan olarak HDP, gençlik için oldukça işlevli bir araçtır.

1 Kasım seçimlerine giderken tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda; YDG olarak tavrımızı, 7 Haziran’da olduğu gibi 1 Kasım seçimlerinde de HDP ile birlikte hareket etme olarak belirliyoruz.

1 Kasım seçimlerinin bizim açımızdan 7 Haziran’ın deneyimleri ile hareket edebileceğimiz ve 7 Haziran’da tamamlayamadığımız birçok hedefimiz için başarılı adımlar atacağımız bir süreç olacağı açık.

Geçtiğimiz seçim sürecinde kitle çalışmasında gerçekleştirdiğimiz olumlu performansımız bu süreçte de devam edecektir.

Bununla birlikte; kitle çalışması içerisinde, kolektif mekanizmalardan doğru hareket etme, YDG’nin kurumsal yapısını güçlendirme açısından önemli bir dönemeçte olduğumuzu söyleyebiliriz.

1 Kasım seçimler sürecinde pratik anlamda hareket tarzımız ve yönelimiz de oldukça önemli bir yerde durmaktadır. Bu süreçte Kürt halk gençliğiyle omuz omuza olabileceğimiz, bu bağlamda dayanışmayı güçlendirebileceğimiz mücadele platformlarının içerisinde aktif bir şekilde yer almalıyız.

 Bunun yanı sıra HDP/HDK gençliği ile ortak mücadele alanlarında, kendi düşüncelerimizle birlikte çalışmalarımızı zenginleştirmek, seçim çalışmalarımızı daha etkili kılacaktır.

Bugün için; ülkemizdeki politik atmosfer göz önünde bulundurulduğunda; talana, katliamlara dur demek; haksız savaşlara geçit vermemek öncelikli hedefimizdir. Nitekim gelişmeler, devletin saldırganlığına karşı fiili meşru direnişlerin güçleneceği yönünde seyretmektedir.

1 Kasım seçimlerine kadar kısa denilebilecek bir süremiz vardır. Ancak bu süre zarfındaki yaşanacaklar; örgütlülüklerimizi güçlendirme, ırkı ve şovenist saldırganlığa karşı barikat olma, gençliğin özgürlük talebini daha güçlü haykırmasının olanaklarını geliştirecektir.

Talana, katliamlara ve haksız savaşlara son;

Gençlik bu ablukayı dağıtacak!

Yeni Demokrat Gençlik 

42816

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

“KORKU KITASI” AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN FELSEFESI

 

Sayfalar