Pazartesi Mayıs 20, 2024

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Diğer bir anlatımla demokrasi ve özgürlük düşmanı olan bu kanlı cumhuriyet, ikinci yüzyılda da halk düşmanlığını sürdürmeye devam edecektir. Bu tekçi zihniyetten demokrasi ve özgürlük adına beklenti yaratan herkes, objektif olarak bu tarihin suç ortağı olmaktan kendisini kurtaramayacaktır.

Bilindiği gibi Kemalist cumhuriyet, Osmanlı yıkıntıları üzerinde kuruldu. Ve kuruluşundan itibaren tekçidir. “Tek vatan, tek millet, tek bayrak” vb. söylemler ırkçı, asimilasyoncu cumhuriyetin en özlü ifadesidir. Ama ne yazık ki, revizyonist TKP ile başlayan ve daha sonra kurulan TİP ile devam eden Kemalizm hayranlığının, reformist sol ve kimi ilerici güçler üzerindeki ideolojik etkisi bir yüzyıl sürdü. Ve görünen o ki, ikinci yüzyılda da aynı “duaları” okumaya devam edecekler. Örneğin TİP’in 29 Ekim’i kutlayarak “Cumhuriyet biziz”, “Bir kez kazandık, yine kazanırız” açıklamaları bunun en somut kanıtıdır.

Hiç kuşkusuz, bu yüzyılda da egemen sınıf klikleri arasında iç iktidar mücadelesi sürdü. Egemen sınıfların farklı klikleri hükümetler kurdu, askeri darbeler oldu. Tıpkı bugün olduğu gibi, TC uzunca dönemler olağanüstü yasalarla yönetildi. Özde değişmeyen tek şey Kemalist cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Demokrasi ve özgürlük düşmanı olan bu tekçi burjuva ideolojisi, farklı dilleri ve kültürleri yasakladı. Ulus ve azınlık milliyetleri yok etmeye çalıştı. Sünni İslam dışındaki inanç gruplarını baskı altına aldı. Anti komünizm de TC tarihinin değişmeyen karşı devrimci saldırılarından biridir.

Bugün hala “sol” adına “Cumhuriyet bizimdir” diyenlerin ideolojik kurmaylarına Kaypakkaya yoldaş şu yanıtı vermişti. Ki bu yanıt bugün de güncelliğini koruyor. Her şeyden önce Kemalizm’le hesaplaşmayanlar, ondan köklü bir kopuşu sağlamayanlar, yeni demokratik devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelesine dair ortaya doğru bir proje koyamazlar. Ezilen ulus ve azınlık milliyetlerin mücadelesine ilişkin objektif bir tutum geliştiremezler. Ve dahası sosyal şovenizmin etkisinde kurtulamazlar.

Kemalizm demek, her türlü ilerici ve demokratik düşüncenin zincire vurulması demektir. Kemalizm’i övmeyen her türlü yayın faaliyeti yasaktır. İlerde Kemalist iktidar aleyhine herhangi bir yazının çıkabileceği ihtimali dahi, yayın organlarının kapatılması için yeterli sebeptir. Sonu gelmez ‘örfi idareler’ memleketi kasıp kavurmaktadır. Ve her bir ‘örfi idare’ yıllarca sürmektedir. Meclis CHP’nin tepesindeki bir avuç yöneticinin ve onun değişmez başkanı M.Kemal’in elinde oyuncaktır. Anayasada ve bütün yasalarda öyledir. Ülkeyi gerçekte ordu yönetmektedir.

Kemalizm demek, her alanda Türk şovenizminin kışkırtılması, azınlık milliyetlere amansız bir milli baskının uygulanması, zorla Türkleştirme ve kitle katliamı demektir.” (Kaypakkaya, Bütün Eserler, s. 366)

CHP, parlamentonun işlevi, yasaların niteliği vb. değerlendirmeleri güncelleştirdiğimizde karşımızda AKP-MHP koalisyon iktidarını görüyoruz. Diğer bir ifadeyle CHP yerine, bu koalisyon partilerini yazarak icraatlarına bakalım. Karşımızda Saray’ın elinde oyuncak olmuş bir parlamento ve işlevsizleşmiş yasaları var. Kısacası “tek adamdan” “tek adama” geçen bir yüzyıl. Buna askeri darbeleri de eklediğimizde bir yüzyılda “tekçiliğin” zirvesine tanıklık etmiş olacağız.

Tüm bu gerçeklerden hareketle şunu söyleyebiliriz: M.Kemal’den R.T.Erdoğan’a geçen bu yüzyıllık tarihi yöneten burjuva-feodal güçlerdir. Dolayısıyla bu cumhuriyet bizim değil egemen sınıfların cumhuriyetidir. Bilakis bu cumhuriyet, işçilere, emekçilere Kürt ulusuna, azınlık milliyetlere, inanç gruplarına, kadınlara, LGBTİ+lara ve tüm ezilen güçlere düşman olan bir cumhuriyettir.

Elbette ki yüzyıllık tarih sadece baskıcı, katliamcı güçlerden ibaret değildir. Bu yüzyıl aynı zamanda devrimciler, komünistler, ezilen ulus ve azınlık milliyetlerin inişli- çıkışlı ama süreklilik kazanan bir mücadele tarihini de içermektedir. Ve yeni yüzyılda da bu mücadele sürecektir. Dikkatlerimizi yöneltmemiz gereken nokta budur. Bu bir sınıf savaşımıdır. Ya devrim ve sosyalizm mücadelesinde yanayız ya da karşısındayız.

1615

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Sayfalar