Pazartesi Haziran 17, 2024

Tarihe dip notu olarak bırakılan görseller üzerine kısa değerlendirme… (İsmail Cem Özkan)

Uzun zamandır ölen / öldürülen devrimcilerin portrelerini çizdim, doğum tarihleri ve ölüm tarihlerini araştırdım ve bir şeyin farkına vardım; ailesi biraz orta düzeyde geliri varsa, bürokratsa, iyi eğitim almışsa onların doğum tarihleri ve ölüm tarihleri belliyken, ingilizce "noname" denilen, fakir ailenin çocukları, inanmış, hayatını ortaya koymuş ya da tesadüfen orada olan ve bir kaza ya da hedef gözetilerek öldürülen insanlar/ devrimciler... Onlar hakkında bilgi bulmak için ince eleyip sık dokumama rağmen haklarında hiç bir iz yok ama yere düşmüş bir beden, kavgaya bırakılmış son nefeslerini hissettim...

Devrimci hareketler belki illegalite adı altında kayıt tutmadılar, belki var olan arşivleri polisin eline geçti falan filan bahaneler olsa da bu "isimsiz" devrimcilerin anıları ne yazık ki yok...

Hani sahneye çıkan ve sahne tozuna sesini bırakan oyuncular gibi, baş rolde değilse, tiyatro sahibi değilse, sürekli amatör ruhla profesyonel oyuncu olarak sahnede yer almışların isimleri öldükleri ya da sahnede yer alamayacak kadar yaşlandıkları durumda unutulmaları gibi...

Sahne unutmaz derler ama insanlar unutuyor...

Devrimciler de "anıları mücadelemizin yolunu aydınlatıyor" dedikleri hakkında bilgi yok, isim, ölüm tarihleri bile tartışmalı bir çok devrimci var... Hadi fotoğrafları yok kabul edelim ama ölüm tarihi belli olmaması nasıl bir durum, doğum tarihi bilinmeyen devrimciler devrim yolunda hangi kaldırım taşının üzerinde yerlerini alıyor?

Her insanın hayatı var, eğer bu dünyada doğmuşlarsa, her birinin kişisel tarihi var ama o tarih birikim yapacak kadar değerli gözükmediği için sanırım unutulmuşlar...

"Unutulmadığı" söylenen ama yanlış bilgiler ile anılanlar, kullanılan fotoğraf, kullanılan bilgiler, yaşanan olayların çelişkileri içinde o kişinin gerçek yaşamı nerede duruyor?

Yanlış bilgi ile nasıl bir birikim sağlanır?

Portreler altına iki rakam arasında çizgiyi siz bulun, araştırın diye tarih için dip notu oluştururken rakamları dahi olmayan bir çok portre sayfamda (https://www.facebook.com/galatagazete34/photos_albums) yerlerini korumaya devam ediyor...

Tarih unutmayacak denir ama insan unutursa tarih ne yapsın?

Tarih ile yüzleşilecek denir ama öz eleştiri için birikimlerin olduğu hayatlar flu olunca nasıl yüzleşilecek, nasıl ders çıkarılacak?

"Unutursak kalbimiz kurusun" sözü çok söylendi, bakalım kaç kalp kurumuş bu dünyada?

Tarihte öyle olaylar var ki, örneğin bir olay olmuş, birden fazla devrimci katledilmiş... Orada orta düzeyde eğitimi olan, ilişkileri olan ailenin çocuğu sürekli değişik yerlerde adı öne çıkarılıp anılırken, aynı olayda toprağa düşmüşler hakkında hiç bir bilgi olmaması nasıl açıklanır?

Sadece liderler mi anılacak?

Bir katliamdan geriye isimler kalır, bazen isim de kalmaz tartışmalı rakamlar kalır. Bir çok katliam yaşadı bu ülkede insanlarımız, rakamlar bile tartışmalı katliamlar ile dolu tarihimiz.

Tartışmalı rakam nasıl olur?

Kayıt tutulmazsa, sağlıklı bir veri akışı olmazsa, sadece duygusal sözler dışında bir şey bırakılmazsa geleceğe aktarılan ne kalır? En yakın katliamın rakamları bile tartışmalıdır, bırakın biraz uzak olan katliamları...

Katilleri arıyoruz, katliamda ölenleri de arıyoruz anmak için...

Acaba o olayda öldüğü söylenenlerin kaçının mezarını, geçmişini, hikayesini biliyoruz?

Sanırım bizler günü kurtaran, ihtiyaç olan bir kaç "markalaşmış" isim dışında olanları görmezden geliyoruz, çünkü ihtiyaç olursa anımsanacaklar hanesinde ekliyoruz...

Umarım tarihimiz gerçek veriler üzerine oturur bir gün, belki o zaman geleceğe daha umut ile bakma fırsatımız olur...

Görsel tarihin oluşumunda büyük katkıları olan ve hiçbir çıkar gözetmeden gönüllü katılan arkadaşlarımız Uğur Yıldız, Gazi Çağdaş benim porte çizimlerime en büyük katkıyı sağladılar ve sağlamaya da devam ediyorlar, özellikle Uğur Yıldız, araştırıyor, buluyor ve bulduklarını renklendirip, görünür kılıyor… Elbette “unutulmasın diye” oluşturulan sayfalar, kişisel tarihinden kendi arkadaşını, yoldaşını paylaşanların katıkları önemlidir, her biri sol tarihin görsel oluşumuna katkı sundular… Anı kitabı çıkaranlar, 68 ve 78 sürecin örgütlü yapıları ve ardından gelen hareketlerin sayfaları, albümleri büyük katkı sundu. Onların kattıkları ile uzun bir çalışma ortaya koydum, iyi ki varlar ama yeterli mi bütün bunlar, sanırım yeterli olsaydı bu notu yazmazdım…

Bu yazıyı sadece görsel tarih dip notu için yazdığım unutulmasın, çünkü öyle belgeler ile çok ince ve titiz çalışan çok arkadaşımız/ vakıflar/ yayınevleri var ki, onların emekleri asla unutulmamalıdır…

İsmail Cem Özkan

7106

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Sayfalar