Perşembe Mayıs 23, 2024

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Ve görünen o ki proletaryanın satın aldığı chp'nin sağıyla da; sol politikalar, sol adaylar, sağın solu ve parlamentizm tarihin sayfaları  içerisinde kaybolup giderken siyaset de yeni figürlere yeni demokratik mücadele tarzlarına gebe gibi.

Ve....

Açlık, sefalet, en ufak bir hak  arama...

Veyahut da herhangi bir yerde herhangi bir kitle gösterisinde saldırıya uğrarken....

Veyahut da veyahut da bu acılarla saldırılarla kıvranırken ne solun sağı ne de sağın sağı diyemeyen üç beş oyunu da batıda, kadıköy'de şantaj malzemesi olarak kullanan....

Buna rağmende biz proletaryaların dudaklarını tebessüm ettirircesine; "Onlar özgür olmadan  sizden özgür olamazsınız." der gibi yazılar yazan, yazı yazdığım sitenin siyasi görüş düşkünlüğü de... değil....

Adam (muzaffer oruçoğlu) bir yazı yazdı.

Ve Patika, çevresindeki herkeste; eş-dost, sosyalist çevre içerisinde hiç eksik olmayan ahbap çavuş ilişkisindeki herkeste inanılmaz bir şekilde bu yazı yüzerine doktora tezi yazıyorlarmışcasına  kitaplar kalınlığında yazılar yazdı.

Hemi de muzaffer oruçoğlu'na: "Yahu benim yazdığım yazı sadece on - onbeş satırdı ve o kadar da açıktı ki." dedirtecek kadar da kalın yazılar.

Ve ne ilginçtirki patika ve çevresi de chp'nin sağını satılan alan proletarya gibi muzaffer oruçoğlu'nun bu yazısını satın almış gibi.

Hemi de muzaffer oruçoğlu bunları da ilk defa söylüyormuş gibi.

Hemi de muzaffer oruçoğlu'nda da bunları ilk defa duyorlarmış gibi.

Hemi de kendileri de aynı şeyleri düşünmüyormuş gibi,

Hemi de muzaffer oruçoğlu kendilerini ikna etmeye çalışıyormuş gibi,

Hadi tüm bunlardan da vaz geçelim.

Ve yahut da....

Muzaffer oruçoğlu'nun  anarşist düşüncelerinde,

Toplumsal yapıyı, yaşamını da ona göre şekillendirmek istemesinde,

Toplumsal yapıyı, yaşamını da denetlemek isteyen öncülüğü, örgütlüğü de ret etmesinde,

Yeri geldiğinden de tip'liler gibi de her zaman çevresinde seçkin (popolist) insanların olmasını istemesinde

Yeri geldiğinden de proletaryaya; toplayıcı, üreten, doğurgan, yaratıcı kadının dişiliğine, erkeğinde normanlığına kahvaltı için gittikleri villalarda gösterebilmek için muhtaç olmalarından da...

Vazgeçelim.

"Siz,  (politik) öncülüğü, (politik) örgutlenmeyi (politik) denetlenmeyi  ne kadar ret etsenizde sizin toplumsal yapıyı ve yaşamınızı şekillendirmek için öne sürdüğünüz herşeyde örgütlülüktür, devletliliktir"  (anarşistlere) diyen marks'la hesaplaşması  bitmemiş muzaffer oruçoğlu'nun  bu hesaplaşmasını kapitalizme karşı mücadele içerisinde sürdürmesine de ne diyeceksiniz ne söyleyeceksiniz bir bakalım hele.

Tabiki bu düşünceler; marks'la hesaplaşmalar da sadece muzaffer oruçoğlu'na aitse.

Patika ve çevresine  de ait değilse.

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Ha... yeri gelmişken de; devrimci demokrasicilerin, kismi olarakta yeni demokrasicilerin kısacası yeri geldiğinde de herkesin tattığı; yok onların iç işlerine yok bunların dış işlerine karışılmaz, tarafta olunmaz demenin sahtekarlığına da her proletarya gibi bende inanmadığımdan ve proletaryalarda nerede olursa olsun sınıfsal çıkarlarına fayda sağlayan her kesin parti içinde ve dışında iktidara gelmesi için destekler inancına sahip olduğumdan muzaffer oruçoğlu'nun, bu yatan , hantallaşan semiren partiye karşı politik davranışını da her proletarya gibi bende satın alabilirim

 Ama yeterki....

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

917

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Ergün Aslan

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Sayfalar