Pazartesi Haziran 17, 2024

Partizan: İnancı mirasımız; düşleri, gerçeğe dönüştürülmek üzere görevlerimiz olan Serdar Can ölümsüzdür

Tarihten geliyor ve tarihe gidiyoruz. Yapıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Özgür geleceğe olan inancımızın üzerimize yüklediği sorumluluklar andaki pratik sorumluluklarımızı ortaya koyuyor. İşte bu sorumluluğu yüklenerek, inancını kaybetmeden düşlerini ve anılarını bizlere miras bırakan bir güvercinimizi daha uğurluyoruz. Yüreğimizin bir parçasını daha düşler diyarına ölümsüzlerimizin arasına gönderiyoruz. Her adımında kavgaya olan inancın adını okuduğumuz Serdar Can’ı apansız bir şekilde kaybetmenin acısını taşıyor, onun düşlerini sorumluluk haznemize dolduruyoruz.

Partizan geleneğinin yürek işçisi Serdar Can, yaşamı boyunca devrimci geleneğin değerli isimlerinden biri olarak yaşamını bu davaya adamıştır. Küçük yaşlarda Proletarya Partisinin talimat ve görevleri doğrultusunda Amed ve Urfa bölgesinde kırsal alanda gerilla faaliyetine katılmış ve yaralı yakalanarak tutsak düşmüştür. Yaşamı boyunca devrim mücadelesini ileriye taşıyacak birçok eyleme katılan, bedel ödeyip bedel ödeten Serdar Can, yaşamını üretime adayarak yazınsal ve düşünsel anlamda Türk,Kürt, Ermeni ve çeşitli milliyetve inançlardanTürkiye halkına birçok değer bırakmıştır. Özellikle 1980’de Amed Zindanlarında İbrahim Kaypakkaya’nın destanlaşan direnişini devralarak kavga sloganlarını haykırmış, Cunta koşullarında Türkiye tarihine not düşecek bir gerçekliği bizlerle buluşturmuştur. İşkence ve zulmün en çetrefilli koşullarında Faşist Türk devletinin resmi tarihine neşter vuracak bir eseri ezilenlerin haznesine, toplumsal öfkesine kazandırmıştır.

İbrahim Kaypakkaya’nın Türk devletinin Ermenilere dönük soykırım tespitlerini edebiyatı ile buluşturan Serdar Can idam hükmü ile tutsak bulunduğu Amed zindanlarında Ermenilere ilişkin ilk yazılı eser olan “Nenemin Masalları”nı geleneğimizle buluşturmuştur. Zindandan firar etmek için tünel eyleminin yapıldığı esnada yazılı hale getirdiği bu çalışma Türkiye’de Ermenilere dönük ilk çalışmalardan biri olması açısından büyük bir cüreti ifade etmektedir. Ermeni Soykırımını anlatan Nenemin Masalları isimli eseri ile Türkiye’de ilk defa Ermenilerin yaşadıklarını yazılı hale getirmişti. Can’ın Amed zindanlarına ilişkin de bir çalışması bulunmaktadır. Bu çalışmayı Türkiye halkına buluşturmayı kendimize görev biliyoruz.

Hayatında üretmekten ve emekten başka bir şey bulunmayan, mütevazı kişiliği ve birikimi ile her zaman kolektifimize katkılar sunan Serdar Can inancını ve mirasını taşımaya söz veriyoruz. Onun görevleri görevimiz, onun inancı inancımız olarak bizlere ağır misyonlar yüklemektedir.

Ailesinin ve yakınlarının acılarını paylaşıyoruz. Onun son süreçte Nubar yoldaşımızın ardından dile getirdiği “Komutan Cephede Komutandır” sloganını perspektif ediniyor, anılarını mücadelemizde yaşatacağımıza söz veriyoruz.

PARTİZAN

41832

Alevilerin cennette zaten işi yok

 

TRT’de yayınlanan Açı programında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner’in Şiilik ve Şiilerle ilgili söylediği bir söz günlerdir sosyal medyada “Aleviler cennete gidemez” şeklinde yer alıyor ve kendisine ‘Aleviyim – Kızılbaşım’  diyen kimi basın yayın organları, kişi ve kurum temsilcilerince de Alevilere yapılan bir hakaret olarak algılanıyor ve kamu oyuna da öyle yansıtılıyor.

 

SAVAŞ, BARIŞ VE KÜRTLER

 

Savaş ve barış iki zıttın birlikteliğidir. Savaşın olduğu yerde barış olacaktır, barışın olduğu yerde de savaş olacaktır. Dünyada savaş koşulları ortadan kalktığında barış kelimesi de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnsanlar artık “barış” kelimesini kullanma gereksinimi duymayarak, onu ölen kelimeler yığını içine atacaktır. Ve bunun yerine yeni bir kelime türtecektir. Bu da, ancak, sınırsız ve sınıfsız bir dünaya kurulduğu zaman gerçekleşebilecektir.

 

Nepal Halkı'nın Kerenski'ye değil Lenin'e ihtiyacı var ve Nepal Devrimi'nin Sorunları

 

Giriş:

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Sayfalar