Pazartesi Haziran 17, 2024

Meydanlarımızın Serdar’ı Güzel Şahin Ölümsüzdür!

Yüreğimizin bir parçası daha aramızdan ayrıldı. Her duruşunda tarihsel bir çınarı temsil eden, gülüşünde varlığını adadığı mücadelenin sıcaklığı ve enerjisinde geleceğe olan umut ile Güzel’imizi, Türkiye Devrimci Hareketinin Anasını kaybettik. Onun direngenliğinde bilincimizin önüne serilen inanç ile onun kararlılığını heybemize koyduk.

18 Eylül günü Partizan geleneğinin önemli kişilerinden Serdar Can’ın Gazi’de gerçekleşen anma töreninde fenalaşarak hastaneye kaldırılan Güzel Anamız iki günlük yaşam mücadelesini bizlere miras bırakarak aramızdan ayrıldı.

Mücadelenin en çetin koşullarında hiçbir şarta teslim olmayan Anamız mücadelesini ve elinden hiç bırakmadığı inancını ve kızıl bayrağı bizlere teslim etti. Şimdi acımızı içimize akıtacak, onun sol yumruğundaki direnci kavrayacak,  onun inancını yolumuza serecek ve her koşulu devrimin silahı haline getireceğiz.

Üzülmeyeceğiz, çünkü o hiçbir acı karşısında üzülmeyen üzülenleri yadırgayandı. O acılar karşısında öfkemizi perçinlemeyi bizlere görev olarak sunardı. Onun düşlerini ve aramızdan ayrılığını,  yıllanmış ve mayalanmış öfkemizle bizleştireceğiz. Korkunun ve yılgınlığın dipsiz kuyularına boşaltacağız öfkemizi dolduracağız onun her eksikliğini, kavrayacağız onun bilincini ve yol edeceğiz onun yolunu.

Güzel Anamız Cumartesi Annelerinin en direngen, en militan yüzlerindendi. O işkence hanelerde düşmanın yüzüne tüküren bilincine sarılan bir geleneğin direngen çınarıydı. O Açlık grevlerinde, meydanlarda kavganın filiz bulduğu her alanda can suyu oldu. Onun aktığı her yerde direniş filizlendi. Şimdi onu filizlerinin arasına gönderiyoruz.

“Güzel”imizin Serdar’ını uğurlarken mücadelenin her cephesinde “Serdar”laşan Anamızın, Güzel’imizin ayrılığı devrimci mücadelemizin gerçekliğini ifade ediyor. O “Şehitlerimiz varsa devrim kesindir” diyerek şehitlerimizin bilincini yol edinmenin adıydı. Sınıf mücadelesinin ve tarihsel deneyimlerin ışığında şekillenen bilinciyle Anamız, Dersim’den Karadeniz’e, açlığa yatan zindanlardan meydanlara akan direniş destanın en önemli paragrafı olarak yolumuzu aydınlatacak. O Dersim’de ölümsüzleşen 12 kızıl Karanfilin tebessümü, zindan direnişlerinde öfkenin tezahürü, Nubar Ozanyan’ın inancı, ve Kaypakkaya geleneğinin Güzeli’ydi.

Yoldaşlar

Güzel anamız kadınların erkek egemen sisteme karşı sokaklara akan öfkesi ve düşmana kalkan yumruğuydu. O Türk devletinin kontrgerilla örgütlenmeleri ile gerçekleştirdiği gözaltında kaybetme politikasına karşı sokakları mesken eyleyen bir direniş destanı, Kürt halkına dönük imha ve inkar politikalarına karşı özgürlüğün işaret fişeğiydi.

Faşist Kemalist diktatörlüğün Kürt, Türk ve çeşitli milliyetlerinden Türkiye halkına dönük katliam politikalarına karşı ihtilalcı bir programın ve onun savaşçılarının savaşçı anasıydı Güzel Ana. Güzel Ana’nın bilinci karşı devrimci dalganın bulunduğu her yerde Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın bilinciydi. O işçi ve köylü direnişlerinde Kürt halkının özgürlük şiarında, çevre eylemlerinde, zindan protestolarında, devrimci, demokrat yurtsever basının susmayan kaleminde, kadınların göğün tamamını sarsan çığlığında ve gerillanın ölümsüzleşen direnişinde kendini var etti. Yoksul-emekçi mahallelerden akan isyanın kendisiydi.

O “Önce çocuklarımızı savunuyorduk şimdi onların düşüncelerini” şiarının en net yüzü olmuştur.

Kavganın Anasına Selam olsun, Kavgamızın GÜZEL’ine selam olsun…

Tarihsel Çınarımızı uğurlarken söylenecek her sözde o olacak, her kelimede, her surette, her direngenlikte onun adı anılacak. Şimdi meydanları GÜZEL olacak, sözlerimiz GÜZEL olacak, direnişimiz GÜZEL olacak, inancımız GÜZEL olacak ve tüm GÜZEL’likler Özgür gelecek ile buluşacak.

Güzel Şahin ölümsüzdür!

Kavgamızın anasına selam olsun!

Tarihsel Çınarımıza selam olsun!

İnancın inancımız, öfken öfkemizdir!

Partizan

20 Eylül 2017

41572

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Savaş Şiddet Üzerine Ekonomi-Politik ve Antropolojik Notlar

 

“Yoksulların zenginlere karşı verdiği savaşa terörizm,

zenginlerin yoksullara uyguladığı terörizme de savaş denir.”[2]

 

İtiraf etmek gerekir ki, savaş hakkında konuşmak, kolay bir iş değil.

Bunun nedeni, insanın savaş konusunda, “alternatif” de olsa bir ders bağlamında konuşabilmesini sağlayacak nesnellik ve uzaklık duygusunu deneyimleyebilmenin zorluğu.

KIMSENIN KUŞKUSU OLMASIN; ONLARI MUTLAKA YENECEĞIZ![1]

 

 

“Belki de asıl ustalık budur;

her zaman acemi olmayı bilmek.”[2]

 

Yedi düvel dört iklimden hoş geldiniz…

Dersim’den, Diyarbekir’den, Antakya’dan, Çorum’dan, Sivas’dan, Samsun’dan, Ardahan’dan, İzmir’den, Adana’dan, Antep’den yani “Nuh’a beşikler veren” kadim Anadolu’nun dört bir yanından buraya gelen yoksullar, işçiler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Çerkezler, Lazlar, Aleviler, kadınlar, gençler, çocuklar yani ötekileştirilen mağdurlar, madunlar, ezilenler, sefa getirdiniz…

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

Sayfalar