Pazartesi Haziran 17, 2024

Kerkük’ü Kaça Satalım? – Dursun Ali Küçük

Kürdistan’da doğup büyüyüp Kürdistan’ı satanlar az değil.
Garip ama gerçek...
Kürdistan’da bazı Kürtler kendi ülke ve şehirlerini bir yok pahasına evet kendisi için satıyorlar.
Hem de bedeva.
Kimi karın tokluğuna, kimi gerçekten bedevaya, kimi egemen sömürgecilerden bir etiket ucuz yaşam kapma pahasına bunu yapıyor.
Kimisi de kafası ve ruhu işgal altında olduğu için bunu yapıyor.

Garip olan, onlar sömürgeci oldukları ve ülkemizi işgal ettikleri halde, bizim ülkemiz için, “size bir karış toprak vermeyiz, vatanımızı ve ülkemizi böldürmeyiz” diyorlar.
Kerkük Valisi Necmettin Kerim, “Kerkük özerk bölge olsun” demektedir. Daha önce de “Kerkük Irak’a bağlansın” demekteydi.
Bu tutum ülkesini satmaktır.
Irak- Saddam ile otonomi görüşmeleri vardı. Güney Kürdistan’da KDP ile pazarrlık sürüyordu. Yalnız Saddam Kerkük’ü otonom bölgenin dışında tutuyordu, bundan dolayı anlaşamadılar.
M. Mustafa Barzani o zaman şunu söylemişti: “Kerkük’ü Irak’a verirsek Kürtler ana avradıma küfredeceklerdir”.
Şimdi Kerkük kurtarılmışken ve Kürdistan federasyonunun kontrolünde iken Acaba Kerim Necmettin’e ne diyelim?
Halk onu, Kerkük’ü satmasına küfreder mi?
Hemde kurtarılmış bir  Kürdistan parçasını sen ne hakla ve kimden yetki alarak satıyorsun?
Kerkük Kürdistan’a bağlanmalıdır görüşü ve politikaları dışındaki bütün tezler uşaklık olur. Şengal içinde bu geçerlidir ve Kürdistan’a bağlanmalıdır.

KERKÜK KÜRDİSTAN’DAN KOPARMA TEZLERİ:

*TC tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yanadır. Kerkük Irak’a dahil edilmesze dolaylı olarak dahil edilmesi için özerk bir bölge olmasından yanadır. Irak Sunni eksenli bir Irak devleti tercihlerindendir.

*İran Tezi: Irak’ın birliği ve toprak birliğinden yana politika izlemektedir. Şii eksenli bir Irak’ı kendisi için uygun görmektedir. Kerkük’ün özerk olarak Iraka’a dahil edilmesini istemektedir.

*Arap devletleri: Kerkük için benzer görüşlere sahiptirler. Kürdistan’ı Irak a bağlı olarak görmek asıl tercihleridir.

*Hatip Dicleci tezler: Bu tezlerde mevcut durumda yukarıda aktardığımız bölge devletlerinin görüşlerine yakındır. Sadece halklar birlikte yaşasın kılıfına dayanmaktadır. Irak zaten parçalanmıştır, bunu birleştirmek Kürdistanlılara düşmez.
Bu görüş ve politika “Kerkük özerk olsun ve Irak la kalsın” politikasıdır.

Miskak-i Millici politika Kerkük ve Musul da içinde olmak üzere Güney Kürdistan’ı da içermektedir. TC, Misak-i millicilikten vazgeçmemiştir.
TC’de Misak-i Milliciliği savunan bazı Kürtler TC politikasına hizmet etmektedir.

*ABD ve Batı tezi: Şimdilik konfederal bir nevi devlet olsun ama Irak’la yolları ayırmayın yönündedir. Onlar politikada gerçekçidir, çıkarları  gereği Kürdistan bağımsızlığa yönelirse yok demeyeceklerdir.
Irak’ı birleştirmek zor bir iştir, bunun için Kürtleri kandırmak için boşuna teori üretenler Irak a yardım ettiklerinin bilmem farkındalar mı?

KÜRDİSTAN’IN BİRLİĞİ ESASTIR

Bölgedeki sömürgeci devletlerin birliği, toprak bütünlüğü ve sınırlarının değişmemesini isteyen Kürtler az değildir.
Kardeşim, sömürgeciler Kürdistan’ı parçaladılar, tepe tepe kullandılar. Neden Kürdistan’ın birliğini savunmuyorsunuz?
Egemen ve bu günde aramıza çeşitli kollarda nifak sokan sömürgecilerin kurduğu düzenin birliğini neden savunuyorsunuz?
Sizin özgürlükçü ve demokrat olmanız böylesi bir durumda beş para etmez.
Kerim Necmettin ne hakka dayanarak kurtarılan Kerkük’ü başkalarına satıyor.
Kürtlerin bu tür şeylere korkunç bir öfke duyması gerekiyor.
O adam, bir gün bile yönetim de kalmamalıdır.
YNK ve Goran dün açıklama yaptılar, “Kerkük özerk bölge olamaz, Kürdistan’a bağlıdır” diye. Şimdiye kadar bağımsızlığı savunmanızla birlikte zik zaklar izlediniz. KDP bağımsızlığı savunmakla birlikte eski bazı yargılardan kurtulmadı.
Oturup Kürdistan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi üzerinde anlaşacaksınız. Bağımsızlık ilanı ile nelerin  nasıl karşıyalayacağınızı kararlaştırın. Ortak irade sergileyin ve stratejik bir anlaşmaya gidiniz.
Bunu yaparsanız diğer anlaşamadığınız konularda kaçınılmaz olarak anlaşacaksınız.
Büyük düşüneceksiniz. Temel stratejiye göre ilişki ve anlaşmaları ayarlayacaksınız.
Bunu yaparsanız, yüzde yüz diğer sorunları da çözeceğinize emin olabilirsiniz.
Önce Bağımsız Kürdistan, bununla birlikte diğer önemli noktalar ve konular gelir.
İkinci  ve diğer sıradaki sorunları temel hedef olan bağımsızlığının önüne koyma lüksünüz yoktur.

Irak’ın birliği ve demokratikleşrtirilmesi,
İran’ın birliği, büytünlüğü ve gelişmesi, Suriyenin birliği,
TC’nin birliği ve bütünlüğü, demokratikleşmesi, büyümesi vb vb...
Peki Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, özgürleşmesi ve demokratikleşmesi nerede?
Ülkenize karşı bu kadar hoyrat olamazsınız. Önce ülkenizin birliği ve özgürlüğü, dayanışması gelir.
Türk- Arap ve farslardan Kürdistan’ın birliği ve bütünlüğü, birleşmesi vb laflarını fazla duyamazsınız.
Sanki bizler herkesin önündeyiz, Kürdistan’ı ucuzundan dağıtıyoruz ve paylaşıyoruz.
Kürtler örneğin birlik derse Türkler-Farslar ve Araplar bağımsız Kürdistan diyebiliyor mu?
Tersine Türkiye’ye, Irak’a, İran’a, Suriye’e “hoşgeldiniz” diyorlar.
Halklar kardeştir, ama siz Kürtler Türkiye’yi sevin, Irak’ı sevin diyorlar.
Yeter artık bu kadar gaflet uykusu.
Ülkeni daha doğru dürüst kurtarmamışken böyle herkese ucuzundan açmak, paylaşmak bir marifet değildir.
Düşüncen işgal altındaysa pratikte işgal altında olur.
Asıl görevimiz sömürgecilerin kurduğu ve her yönüyle bizi ezen, sömüren ve soykırımdan geçiren uniter, sahte birlikleri parçalamalıyız.
Necmettin Kerimler küçünsenmeyecek ölçüde var. İçte asıl sorunu bunlardan çekiyoruz. Kafaları ve düşünceleri işgal altında olanlarla ciddi bir düşünce, fikir ve politika hesaplaşması yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Yaralı bir kartala şunu sormuşlar:
-“Niye bu kadar hüzünlüsün?
-“Beni vuran okun arkasında kardeşimin tüyleri var” diye cevap vermiş. 

47730

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

Sayfalar