Pazar Haziran 16, 2024

Kaypakkaya geleneğinin yüz akı, “genç” “asker”: Hasan Bayrak

Bir anneyi düşünün. Oğlunu arıyor…

Oğlu devrimci, oğlu Kaypakkaya’nın yoldaşı…

Gözaltına alınmış birkaç zaman önce, ama haber yok. Kapı kapı geziyor. 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası’nın karanlık günlerinin korku duvarları kâr etmiyor, annenin oğlunu cesurca aramasına…

Sonra…

Bir morga götürüyor ve önüne bir cenaze veriyorlar. “Al, bu oğlun” diyorlar. Sımsıkı sarılıyor oğluna… Ama o an, kalbinin zayıf da olsa attığını ve teninin sıcaklığını fark ediyor.

İnanmıyorlar kadına ama bir doktorla netleştiriyorlar, öldü diye morga kaldırılan bu cenazenin aslında ölmediğini… Sonra hastaneye kaldırılıyor annenin oğlu.

İşte o oğul, Hasan Bayrak… 31 Ocak sabahı kalp krizi geçirerek ölümsüzlüğe yürüyen Hasan, morgdan çıkarıldığı günden bu yana bir yanı felçli hayatını onurlu bir şekilde sürdürmenin en kararlı ve en temiz örneğini sergiliyor.

Hasan henüz 20’li yaşlarının başındayken, eczacılık bölümü öğrencisiyken Proletarya Partisi’nin bir kadrosu olarak devrimci faaliyetin içerisinde yerini alır. 12 Eylül gelip çatmıştır ama faaliyet beklemez, her şeye rağmen en güzeli, en devrimcisi hayata geçirilmelidir. İnatçı ve aksidir Hasan bu konuda.

Proletarya Partisi’nin genel sekreteri Süleyman Cihan’ın harıl harıl arandığı günlerde yakalanır Hasan. Faşizmin cellatlarının kanlı işkence tezgahlarında en ağır işkencelere maruz kalır.

Ama Hasan, İbrahim Kaypakkaya’nın yoldaşıdır. O ki, 90 gün işkencede kalsa da ağzını bıçak açmaz bir cengaver, devrim önderidir. İnatçıdır Hasan, Kaypakkaya’nın “ser verip sır vermeyen” geleneğinin en asil sürdürücüsü olarak istenilen isimleri de, istenilen yerleri de vermez.

Cellatlar “Senin de sonun Süleyman Cihan gibi olacak” diye tehdit ediyorlar.

Ama inatçıdır Hasan! Tek ses çıkmıyor.

İşkenceci cellatlar öldü diye morga gönderiyorlar Hasan’ı, ama bilmiyorlar inatçıdır Hasan, ölüme de direniyor.

Hasan Bayrak, morgda yaşadığı öğrenilip hastaneye kaldırılmasının ardından kısa bir süre sonra hapishaneye gönderilir. Ömür boyu işkencenin kanıtı olan felçli yanını ölene kadar üzerinde taşır. Hapishaneden çıktıktan sonra yarım kalan yükseköğrenimini bitirir.

“Devrime bağlılığın dürüst, samimi, hilesiz eşsiz bir örneğiydi

Sosyal medya hesabından Hasan’a ilişkin bir yazı paylaşan Hasan Hayri Aslan onu şöyle anlatır: “Hasan’ı 12 Eylül darbesinden çok kısa süre önce tanımıştım. Partili bir kadroydu. Her konuda ve her hal ve durumda insanın yüreğine hoş bir güven ve sıcaklık yayardı. Devrime bağlılığın dürüst, samimi, hilesiz eşsiz bir örneğiydi. Tuttuğunu koparan, üstlendiği her görevi canı pahasına yerine getiren, yaratıcı, gözüpek, sahiden yiğit bir insandı. Aynı zamanda naif ve nazikti; farklı fikirlerini ifade ederken bile karşıtını incitmemeye büyük özen gösterirdi. Ciddiydi de; boş konuşmaz, devrim sorunlarında laubaliliğe kesinlikle düşmezdi ve hoş da görmezdi. Çoğumuza göre genç bir yoldaştı. Kimimiz ona ‘genç’. Kimimiz ‘asker’ derdik, ama hepimiz onu kendi canımızdan bir parça bellerdik!”

“İbrahim Kaypakkaya ve TKP/ML geleneğinin yüz akı”

Yine sosyal medya hesabından Hasan Bayrak’ın babasının öldüğü dönemde hapishanede olduğunu ve bunu nasıl metanetle karşıladığını anlatan İbrahim Ünal da onu şu sözlerle anlatıyor:

“Geleneğimizin yiğit evladı;

İşkencecilerin öldü diye koydukları morgdan çıkıp geldin. Yatalak haldeyken bile cezaevinde, sarsılmadan direniş hattında durdun. Aksiliklerin vardı, inatçıydın Hasan. Bu özelliğin işkencecilere, zalimlere, adaletsiz ve vicdansızlara karşı mücadelende de ön plandaydı; o yüzden bu huylarını da sevdim.

Ailen de sana büyük saygı duydu. Dayanışmanın çok anlamlı örneklerini gösterdiler ama sen yine de engelli halinde emeğinle yaşamını örgütleme mücadelesinden hiç vazgeçmedin. Siyasi mücadelen, direnişin ve sonraki yaşamın tertemiz kaldı. İşin bu yanı senin açından ölçülemez bir değer ve büyük bir zenginliktir. Bizim açımızdan ise çok anlamlı bir örnek olmalıdır. 

Mücadelenle, direnişinle, duruşun ve yaşam tarzınla, Lekesiz tertemiz insan oluşunla İbrahim Kaypakkaya ve TKP/ML geleneğinin yüz akısın.”

 

Kaynak: www.partizan-online.net

46033

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”

Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu

 


   Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.

Mersin Eylemi: Savaşın Dayanılmaz Ağırlığı – Emir Arda

26 Eylül günü, Mersin Mezitli’de ki Tece polisevine yapılan eylemin üzerinden ortalama bir hafta geçti. Eylem, yapıldığı günden itibaren, ak koyun ile kara koyunu ayrıştıran bir işleve sahip oldu açıkçası. İki kadın devrimcinin fedai eylemi, siyasal alanın tam ortasına, onu ikiye bölen bir çizgi çekti… Bu yazı eylemin hemen ertesinde kaleme alınabilirdi. Ancak hem HPG’nin açıklamasını beklemek daha doğruydu, hem devletin vereceği refleksi ve eylemin sonuçlarını görmeliydik. O yüzden bu yazının yazılması ve yayınlanması bugüne değin bekletildi… Bu kadar bekleme yeterli.

İtirazın Farkındalığıyla Meydan Okumadır Şiir[*]

 

 

“Bilim aklın şiiridir,

şiir de yüreğin bilimidir.”[1]

 

Andrey Tarkovski’nin ifadesiyle, “Şiir benim açımdan bir dünya görüşü, gerçekle olan ilişkimin özel bir biçimidir. Bu açıdan bakıldığında, şiir, insanlara hayatı boyunca eşlik eden bir felsefedir.”

Yaşamı savunmak; insan olmak (ve sonuna dek de İNSAN kalmak) hâlidir.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın…

Çünkü “Hakikâte ulaşmanın yolları şunlardır: Felsefe, Sanat, Siyaset ve Aşk,” diye uyarır Alain Badiou!

Siz toplumsal muhalefetin yükselmesini bekleyin / ERGÜN ASLAN

Biz proletaryalar enternasyonalizmimizi vermeyenin varlığını sorgularız varlığını.

Ama gıdık.

Ama yanak.

Ama...

Demek öyle.

Demek böyle.

Demek  her şey...

Marks'ın, devrime engel olmaya başlayana kadar dünya proletaryalarının çeşitliliğini enternasyonalizmde  bir araya getirmeye çalıştığını görmezlikten gelmemize kadarmış

En büyük ihanetler en güzel proletarya şarkıları arkasına gizlenilerek gerçekleştirilmiş ihanetlerdir.

Kıymetlimizzz...

Yüksek yüksek menfaatlerimizzz....

Diktatörlerin Surlarını Döven Dev Dalgalar!

21.yüzyılın ilk çeyreği bitmeden ve son yirmi yılda yerkürede işçi sınıfı ve ezilenlerin isyan ve devrim türküleri defalarca yankılandı. Nasıl ki yirminci yüzyılın başında insanlık Ekim Devrimi’nin top sesleri ile uyandıysa, içinden geçtiğimiz yüzyılın da daha ilk çeyreği dolmadan yaşanan ayaklanmalar, isyanlar, grevler insanlığın özgürlük umudunun canlı ve bir o kadar da gerçek olduğunu gösterdi.

Kavram Kargaşası (Sinan Dersim)

Her türlü şiddette karşıyız, düşman hukuku vb.

Düşünerek konuşmak, konuşarak yapmak siyasette, sosyal ilişkilerde önemlidir. Genelde bunun eksikliği yapma fiili ve amaçtaki net olma, olmamayla orantılı olarak değişkenlik göstermektedir.

Kişide, toplumda, örgütlülükten, örgütsüzlükten, egemenlikçi sistemden, ezilenlerin kurtuluş kavgasında düşünerek konuşma, konuşarak yapma derin ideolojik politik tercih ve kodlara göre olmakta ve bu kodların doğru yerinde oturması, oturmamasıyla orantılı değişkenlik göstermektedir.

Sınıf mücadelesinde rakamların ve nicelik gelişmelerin önemi (Mehmet Emin Gündoğdu)

Sınıf mücadelesi, kapitalist toplumun dünya çapında hakimiyetinden sonra farklı bir rol aldı. Sömürücü toplumlar kendi bağrından çıkan üretim araçlarının nicel birikimleri sonucunda, niteliksel sıçrama yaratıp eski toplumu yıkmıştır. Köleci toplumun bağrında gelişen Feodal üretim araçları  köleciliği yıkmıştır. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim araçları, feodal toplumu yıkmıştır.

Doğu Rüzgarı, Batı Rüzgarını Yenecek!

Emperyalist kapitalist sistemin krizi dünya çapında etkilerini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal saldırısıyla keskinleşen ve derinleşen kriz, beraberinde rakip emperyalist kampların birbirine yönelik hamleleriyle sürüyor. Rusya’nın “nükleer silah kullanma” ve savaş için “kısmi seferlik” ilanının ardından işgal ettiği bölgelerde düzenlediği referandumla bu bölgeleri ilhak etmesi; Rusya üzerinden Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki sabotaj ihtimali güçlü olan patlama ve sızıntılar bu çelişkileri daha da keskinleştirmiş durumdadır.

Nanikkk... Nanikkk...

Reytingler  sıfır.

Reytingler  sıfır.

Ah... dostlar... ah..

Sormayın gitsin... sormayın gitsin...

Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor...  öyle şeyler yapıyor ki...

Sormayın gitsin.

Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:

Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...

Bir diğeri:

İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.

Başka biri de:

Sayfalar