Pazartesi Haziran 17, 2024

Kapitalizm Acilen İmha Edilmelidir!

Bütün uluslararası tekellerin sahipleri, onların kukla hükümetleri ve kalemşörleri: ABD halkının haklı ve şüphe duyulmayacak kadar meşru ve hatta çok geç kalmış haklı tepkisi için, “yağmacılar”, “vandaller” diyerek, kendi kanlı iktidarlarını meşru göstermeye çalışıyorlar. Yeryüzünün zebanileri, işçi sınıfı ve emekçilerin sonuna kadar haklı mücadelelerini lekelemek istiyorlar.

Evet, ortada bir anarşi var. Bu anarşi, kapitalist sistemin ta kendisidir. Irkçılığı gün be gün üreten, sömürüyü her geçen gün kat be kat artıran, işsizliği kitleselleştiren, doğayı sermayenin katlanarak büyümesi için imha eden bir sistemin sorgulanacak zamanı çoktan geçmiştir. Artık, işçi sınıfını ve doğayı katleden, insanlığın canına kast eden, kitleleri boğan, salgın hastalıklarla kitlesel ölümleri yaygınlaştıraran bir sistemin, vakit geçirilmeden acilen imha edilmesi çoktan gelmiştir.

Halkları yağmalayanlar, ırkçılığı, milliyetçiliği ve her türlü cinsiyet ayrımını meşrulaştıranlar ve gün gün üretenler, “yağmadan” söz edemezler. Savaşlarda yüzbinlerce insanları yok edenler, işçi sınıfını “yakıyorlar, yıkıyorlar” diye suçlayamazlar.

Kapitalizme karşı işçi sınıfının ayağa kalkışı ve kapitalizmi imha hareketleri her yerde meşru ve haklıdır. Nerede olursa olsun desteklenmeli ve ortaklaşa eylemlikler geliştirilmeli ve ortaklaşa mücadele birlikleri kurulmalıdır. İşçi sınıfı enternasyonal birliğini en yüksek noktaya çıkarmalıdır.

Ülkeleri işgal ederek imha edip yağmalayan, binlerce silahlı asker, polis ve para-militer güçler besleyip işçilerin üzerine salan bir avuç sermaye sahibi asalak burjuvazinin, insanlığa hükmetme hakkı yoktur. Üreten ve yaratan işçi sınıfı yönetimi de kendi ellerine almalıdır.

Dünya halklarının, burjuvazinin yıkımını ve imhasını ortadan kaldırmasının tek yolu; burjuvaziye karşı daha büyük yıkım ve imha savaşına kalkışmasıyla mümkündür.

Burjuvazinin, tüm kaleleri, karakolları, sömürü merkezleri, tüm iktidar organları, finans merkezleri elbette uluslararası işçi sınıfı tarafından yıkılacaktır. Çünkü bu bir sınıf savaşımıdır. Bu savaşı onlar başlattı. İşçi sınıfı ise kapitalizmi imha ederek; yeryüzünden savaşı, sömürüyü, ırkçılığı, cinsiyet ayrımcılığını kaldırıp, özel mülkiyet düzenine son verecektir. Bunun adı; sınıfsız, sömürüsüz ve sınırsız bir dünya olan sosyalizmdir.

Uluslararası işçi sınıfı 20. yüzyılda bir çok devrim yaptı, sosyalizm inşa etti. Bu defa, geçmişinden öğremiş ve daha güçlü, daha bilinçli, daha deneyimli ve kararlı adımlarla geliyor. İşçi sınıfının, yeryüzünün en kanlı emperyalist “efendilerini” titreten ayak sesleri, kapitalizmi 22.yüzyıla bırakmayacak gibidir.

Liberal burjuvaların ve bütün kapitalizm sevici revizyonistlerin dediği; “kapitalizm ehlileşmeli, daha fazla demokrasi olmalı” palavrası, kitleleri oyalamaktan ve pasifize etmekten başka bir şey değildir.

Bıçak kemiğe dayandı!

İşçi sınıfının mücadelesi her ülkede farklı nedenlerle ortaya çıkıyor. Büyük kitlesel direnişler, ayaklanmalar, son iki yıl içinde neredeyse bütün dünyayı dolaştı. Ve direnişler, kapitalizmin insanlığı ve doğayı imhasına koşut olarak, daha sık ve daha kitlesel ve güçlü çıkışlarla geliyor.

Kitlelerin öfkesi, ateş topu gibi büyümeye devam ediyor. Kapitalist üretimin uluslararasılaştığı günümüzde, bu öfke selinden hiç bir burjuva devleti kaçamayacaktır.

Proletaryanın sınıf bilinçli öncüleri, kitlelerin devrimci öfkelerini doğru yöne kanalize etmeyi başardığında, burjuvazi için çanlar çalacaktır. İşte, o zaman, kapitalizmin gerçek imhas başlayacak ve başarılacaktır. 04.06.2020

3214

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Sayfalar