Pazar Haziran 16, 2024

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Çok sayıda sivil ve asker katledildi. Esir aldıkları Ermeni bir kadın askeri ise vahşice parçalayarak katlettiler. Sosyal medya platformlarına düşen bu görüntü ne soykırım yaşamış Ermeni halkına ne de katliamlar yaşayan Kürt halkına yabancıdır. Mezopotamya ve kadim Anadolu halkları, bu türden görüntüleri iyi bilir. Yakın zamanda Kürt ulusal özgürlük mücadelesi gerillalarına ve Kürt analarına yapılan utanç verici katliam görüntülerine tanıklık edildi.

Herkes iyi gördü kafa ve kulak kesen, kol koparan cellatların resimlerini. Benzer görüntüler bu kez Hayastan’da görüldü.
Aradan yüz yıl geçse de ne Pan-Türkist, Pan-İslamist katliamlar ve Turancı hayaller bitiyor ne de Ermeni-Kürt-Rum-Asuri haklarına yaşatılan vahşet görüntüleri son buluyor.

Ne uluslararası ne evrensel savaş hukuku, Türk ordusunun ve eğittiği Azeri ordusunun saldırılarını ve işlediği savaş suçlarını durduramıyor.

Karabağ topraklarının dörtte üçünü işgal eden Azerbaycan ordusu, bu kez Ermenistan topraklarına saldırarak, Ermenistan’ın toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini parçalamak için işgal saldırısına girişti. Daha fazla işgal edilmiş topraklar elde etmek, Ermenistan’ı parça parça imha etmek, halkı katliamlara uğratma çabaları durmak bilmiyor. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi topraklarında yaptıkları gibi işgal saldırganlığını büyütmeye çalışıyor. Efrîn, Serêkaniyê, Grê-Spî işgali bu saldırganlığa en iyi örnektir.

Saldırgan ve işgalci Azerbaycan ordusu, yıllarca Türk genel kurmayı tarafından eğitilip yönlendirildi. Silahlandırılıp teknik olarak donatıldı. Ortadoğu halklarının başına bela olan TC devleti bu kez Kafkas halklarının ilerde de Balkan halklarının başına bela olmaktan geri durmuyor. Durmayacak.

İşgal edilen Ermenistan’ın Çermuk bölgesi uranyum yatakları açısından oldukça zengin bir kaynaktır. Bu kaynak başta Britanya emperyalist güçlerinin Türk-Azeri faşistlerinin iştahını kabartmaktadır. Ayrıca Ermenistan üzerinden açılmak istenen geçiş koridoruyla denetimi kendi ellerine almak, bölgenin demografik yapısını bozma planları adım adım devreye sokulmaktadır. Son üç yılda Karabağ-Ermenistan topraklarına yönelik yürütülen her Azerbaycan saldırısının arkasında Türk genelkurmayı, generalleri ve askeri bulunmaktadır. İngiltere, Rus, İsrail, Türk, Azeri ittifakı ve güçleri bölge ve esasında Ermenistan toprakları üzerinde her birinin ayrı ayrı ancak hepsinin ortak çıkar elde etme planları ve çabaları vardır.

Ruslar göz yummazsa Azerbaycan ordusu Ermenistan topraklarına saldıramaz(!) İngiliz ve batı emperyalist çıkarları gündemde olmazsa Ermenistan toprakları işgal saldırısına bu denli güçlü maruz kalamaz(!) Türk genel kurmayının personel teknik-araç desteği olmazsa Azerbaycan ordusu bu denli cüretli bir şekilde Ermenistan’ın kadim topraklarına saldıramaz(!)

İşgal ve savaş suçları işlenirken uygar dünya temsilcilerinin hiçbir etki gücü olmayan göstermelik ikiyüzlü açıklamalarının dışında bir tutumları olmamıştır. Azerbaycan petrol ve gaz baronları, politik temsilcileri bellidir ki ustaları olan R. T. Erdoğan’dan iyi eğitim almaktadırlar(!) Her boşluğu ve fırsatı oldukça iyi değerlendiren hem Amerika ve Batı güçleriyle hem de Ruslarla dengeli ve iki tarafı memnun edecek kendisine rakip ve düşman etmeyecek manevrasıyla diplomasi ve politik ataklarıyla bölgede etkili olmaya çalışan Erdoğan-Bahçeli faşist yönetimi kendi sınıfdaşları olan İlham Aliyev’i de iyi eğitip yönlendirmektedir.

Ermenistan toprakları ve halkı ciddi bir imha ve parçalanma tehdidi altındadır. Ciddi bir ihanetle karşı karşıyadır. Emperyalist devletlerin bölge gerici-faşist devletlerin çıkar ve tutumları da saldırgan işgalcilerden yanadır. Bu anlaşılır bir durumdur. Ancak Azeri-Türk saldırganlığı ve vahşeti karşısında kendine demokrat-aydın-sol-sosyalist diyenlerin suskunluğu ise oldukça ürkütücüdür. İşgalcilerin, kafa-kol kesen parmak koparan işkencecilerin, karşısında tutum almayan haksızlığa ve işlenen savaş suçlarına karşı tepki göstermeyen, yaşanan zulüm karşısında sesini çıkarmayanlar en az zalimler kadar suçludur. Sorun Ermenistan burjuvazisinin ve devletinin yanında olmak demek değildir. İşgalciler ve saldırganlar bellidir. Saldırıya ve işgale uğrayanlar da ortadadır. Ermeni halkı yeni bir imha ve soykırım tehdidi altındadır. İşgal saldırılarının genel amacı yüzyıllık “Turan ülküsü” iken güncel amacı “Zengizor Koridoru”nun işgal edilmesidir. Azerbaycan’ın işgal saldırısının arkasında yatan nedeni ısrarla görmek istemeyenleri, Türk şovenizminden zehirlenmiş, ırkçılıkla bilinçleri kirlenmişler olarak okumak gerekir.

Soykırımcıların ve talancı zalimlerin her dönem sorduğu soru şu olmuştur: “Hala Ermeni kaldı mı?”

20 Eylül 2022

2120

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Sayfalar