Pazartesi Mayıs 20, 2024

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

Bu güce yaslanarak emperyalizmin, dünya gericiliğinin saldırılarına karşı kararlı bir mücadele yürüterek ve geniş yığınları sistemin kurmuş olduğu karanlık dünyadan kurtarmak için aydınlatma görevlerine odaklanmamız gerekir. Bu da bilgiyle, diyalektik-materyalist felsefeyi kavramakla olur. Çünkü yeni ancak bu bilinçle inşa edilebilir. Yeni ancak eskiyene, çürüyene karşı mücadele edilerek inşa edilebilir. Burada anahtar sözcük “yıkım” ve “inşa”dır. Bu görevlerin asgari düzeyde yerine getirilmesi ideolojik, siyasal, örgütsel tecrübe, teorik donanıma sahip insan gücüyle mümkündür.

Daha sade bir dille ifade edecek olursak, kitleler içinde yetkin olmak, beyinlerde ve yüreklerde yer bulmak dayatmalarla olmaz. Bilgiyle, birikimle olur. Ezilenlerin kurtuluşuna dair ortaya konulan her doğru düşüncenin arkasında durmakla, söylemle eylemin uyumlu tarihini yazmakla olur. İşçi grevlerinde, öğrenci eylemlerinde, radikal devrimci her türlü eylemin örgütlenmesinde bu duruşu sergileyen kadro ve militanlar, çevrelerine güven verir.

Onların bu duruşu sayesinde yeni kuvvetler kazanılır. Kolektifle bütünleşmenin, devrimciliği bir yaşam tarzına dönüştürmenin anlamı da budur. Bu duruşta bireyler bütünün bir parçasıdır; dişlinin birer çarkıdır. Kolektife akacak yeni kuvvetlerin yol açıcısıdır. Proleter hareket bu kararlı ve özgüvenli militanların duruşuyla kitleler içinde saygınlık kazanır. Bu pratiklerle yüzleşen kitleler de esas olarak devrimci çağrılara yanıtsız kalmaz.

Proleter hareketin özneleri somut durumu kavradıkça, görevleri konusunda netleştikçe daha özgüvenli hareket ederek, zorluklar karşısında cüretli pratikler sergilerler. Bütünün bir parçası olma duygusu, onları yerine getirilmeyen her görevin bütüne vereceği zararın bilincine vardırır.

Bu bilinç, bu yüksek sorumluluk duygusu her durumda özne güçleri özverili bir çalışmaya sevkeder. Dikkat edilirse içinden geçmekte olduğumuz süreçte belirlenen her görevin yerine getirilmesi bilgi birikimini ve kararlı duruşu zorunlu kılıyor. Keza güçlü bir devrimci dinamizm, bilgiyle, planlı ve istikrarlı bir çalışmayla bütünleşince her çalışma alanında sonuç üretir. Sessizliği bozar, direniş mevzileri yaratarak kalabalıklara ulaşmanın temel taşlarını örer. An itibariyle bu tespitlerimizin üzerinde yükseldiği zemin ezenlerle ezilenler arasındaki çelişkilerin varlığıdır. Sınıfsal, ulusal, dinsel-mezhepsel olarak baskı altında olan emekçilerin, halkların biriken öfkelerinin kaçınılmaz olarak patlamalara yol açacağı gerçeğinin öngörülmesidir.

Bunu öngörmek, mevcut çelişkilerin derinleşerek devrimci mücadele biçimlerine evrileceğine inanmak, yalnız geleceğe umutla bakmak, yığınların gücüne güvenmek anlamına gelmez. Aynı zamanda bu umudun devrim yürüyüşünde somut kazanımlarla sonuçlanması, işçi ve emekçilerin mücadele içinde bilinç ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi için de proleter hareketin tüm bu gelişmelere karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Hazırlıksız hali, öngörüsüzlük, ezilenlerin bu yönlü mücadele hamleleri karşısında çaresiz kalır. Böylesi durumlarda bu süreçler devrimci tarzda yönlendirilemez.

Genel manada sınıf savaşımının tarihi tecrübeleri bize şu gerçekleri gösteriyor: Devrimci bir mücadele için objektif koşulların var olması yetmez. Bunun yanısıra bu fırsatlardan doğru bir tarzda yararlanmak için subjektif devrimci güçlerin hazırlığı ve bu hazırlıklar doğrultusunda ortaya koyacakları iradi çaba, sonucun belirlenmesi açısından tayin edici bir rol oynar.

Devrim kitlelerin eseridir. Ve her devrim deneyi, bu gerçekliğin tanığıdır. Devrimci çalışmada tek tek bireylerin rolü önemlidir. Ama asıl olması gereken kolektif çabadır-kolektif emektir. Elbette ki bu emek sürecine her birey sahip olduğu bilgiyle, çözüm gücüyle katılır. Dolayısıyla katkı anlamında mutlak bir eşitlikten söz edilemez. Burada önemli olan, ortaya konulan samimi çabadır. Dinleme, anlama ve uygulama pratiklerinde her türlü kişisel kaygıdan uzak durmadır. Bu duruş, bu yönelim süreç içinde her kadro ve militanda var olan eksikliklerin giderilmesini, hataları karşısında özeleştirel tutum geliştirmesini sağlar.

1108

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

Sayfalar