Pazar Mayıs 19, 2024

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

51. Ölümsüzlük yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayında yitirdiklerimiz şahsında, devrim mücadelesinde ölümsüzlüğe uğurladığımız tüm yitirdiklerimizi Partizan ve Sınıf Teorisi olarak Avrupa’nın çeşitli ülke ve şehirlerinde Mayıs ayında yapacağımız gece etkinlikleri ve değişik eylemlilikle anacağız. Ortak anma etkinliğimizin startını bu yıl enternasyonal proletaryanın seçkin önderi Lenin'in 100. Ölümsüzlük yılına denk gelmesi vesilesiyle 14 Ocak LLL yürüyüşünde yapacağımız ortak yürüyüşte vereceğiz.

Kaypakkaya ve tüm ölümsüzlerimiz, devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelemizde mutlak zaferimizin esin kaynakları, kavga bayraklarımızdır!

Enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını coğrafyamızda göklere çeken Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın, 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır Hapishanesinde, aylarca sürdürülen işkencelerin ardından faşist diktatörlük tarafından katledilişinin 51. Yıl dönümüne hazırlanıyoruz.

Komünist Önder Kaypakkaya yoldaşın faşizmin zindanlarında derin halk sevgisi ve komünizm davasına bağlılık temelinde proletaryanın parıldayan direniş yıldızı olarak ölümsüzleşmesinden günümüze dek, binlerce komünist, devrimci ve yurtsever, devrim ve komünizm mücadelesinde hiçbir kişisel çıkar ve hesap gütmeksizin canlarını feda ettiler. Proleter dünya devriminin Türkiye bölüğü olarak muazzam bir tarihinin mirasçıları olarak büyük bir kavga yürüttük- yürütmekteyiz.   Kaypakkaya ile aydınlanan 52 yıllık tarihimizde sınıf mücadelesinin her özgün sürecine cevap olmaya çalıştık.

Ölümsüzlerimiz devrim ile karşı devrimin istisnasız her çatışma sahasında, keskin devrimci çözümün, ısrarlı devrim yürüyüşünün abideleri olarak bayraklaştılar. Ve On’lar, büyüyen devrim ordusunun katarı, düştüğümüz her yerden yeniden ve daha güçlü ayağa doğruluşumuzun bilincidirler. Proleter devrimin tüm tarihsel zorlukları, başarı ve yenilgilerle ilerleyen tüm etapları, ölümsüzlerimizin devrim görevlerindeki tarihsel rolüyle ilerlemiş, On’ların cüreti-fedakarlığı ve kararlılığıyla büyümüştür. Bu anlamıyla ölümsüzlerimiz, sadece tarihe not edilmiş bir anın devrimci görevleri değil, devrimci mücadelenin de perspektifini temsil ederler. Dolaysıyla Komünist Önderimiz Kaypakkaya’yı ve tüm ölümsüzlerimizi anarken takvimsel bir görevden öte, günün devrimci görevlerini yerine getirme bilinciyle anmaktayız. Sadece planladığımız anma etkinlikleri ile değil, aynı zamanda güncel sürecin öne çıkardığı tüm devrimci görevlere cevap olmak Komünist Önderimizi ve tüm ölümsüzlerimizi anmanın tayin edici yönü olarak görmekteyiz.

Kaypakkaya ve Ölümsüzleşenlerimizi Anmak, Devrimin Güncel Görevlerine Sahip Çıkmaktır!

 

İçinden geçtiğimiz tarihsel süreç itibarıyla kollarını bir ahtapot gibi dünyanın dört bir yanına saran kapitalist emperyalist dünya gericiliğinin insan ve doğayı yok edilişine dönük yaşanan barbarlık tehdidi, emperyalist bloklar arasında süren hegemonya çatışmalarıyla, savaş, işgal ve ilhaklar boyutlanarak sürmektedir. Ukrayna’daki emperyalist savaş, Filistin ve Kürdistan’daki işgal, Ortadoğu’dan Asya Pasifik sahasına uzanan sermayenin yayılma stratejisi, emperyalist gericiliğin siyasal sürecinin birer parçası olarak ezilenlere ölüm ve yıkım dayatmaktadır. Filistin’i işgal eden İsrail Siyonizm’inin son geliştirdiği katliamlar, Faşist Türk devletinin Rojava ve Güney Kürdistan’da geliştirdiği işgal, dünya gericiliğinin çıkarları uğruna her coğrafyadaki özgün saldırılarını tarif etmektedir. Yine coğrafyamızda büyük katliam ve kıyımlarla, kapsamlı sömürü ve baskılarla hüküm süren AKP-MHP faşist bloğunun Erdoğan liderliğindeki tekçi-ırkçı açık faşizm sultası, emekçi halkın üzerine karabasan gibi çöken zulmü ile kanlı iktidarını sürdürmektedir. Gerek dünya da ve gerekse de coğrafyamızdaki bu kapsamlı baskı koşulları, savaş ve ilhak, ezilenlerin dünyasında yeni bir öfkeye dönüşmüş, kitlelerin sistemle hesaplaşması eylemleriyle, devrimci mücadele için önemli bir dinamik oluşturmuştur. 

Bu zeminde, her devrimci birlik ve her devrimci etkinlik mücadelemizde yaşamsal bir ihtiyaç ve öneme sahiptir. Şüphesiz ki, bu mücadelenin bir parçası da devrimci mücadelede ölümsüzleşen yoldaşlarımızın ideallerini gerçekleştirme kararlılığıyla onları anmak, tarihi belleğimizi diri tutmaktır.

Bu devrimci bilinç ve sorumlulukla, 4 Mayıs İsviçre ve Londra, 11 Mayıs Viyana, 12 Mayıs Hollanda, 18 Mayıs Frankfurt, 25 Mayıs Hamburg’da Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın 51. Ölümsüzlük yılı vesilesiyle tüm ölümsüzlerimizi anacağız. Tüm işçileri, emekçileri, devrimcileri, ezilen ulus ve inançlara mensup halkımızı yapacağımız etkinliklere katılmaya çağırıyoruz!

 

 Aralık 2023

 PARTİZAN –SINIF TEORİSİ

 

1786

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

Sayfalar