Pazartesi Haziran 17, 2024

Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! (Rafeef Ziadah)

Kendisine “Çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmeyi bırakırsanız, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?” diye sorulması üzerine Rafeef Ziadah ‘nin yazdığı şiir :

We Teach Life, Sir! ( Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! )

Bugün, bedenim TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına
sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün bedenim, ölçülü cevaplara karşı istatistikle dolmuş demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.

Ve İngilizcemi mükemmelleştirdim ve öğrendim BM kararlarını.
Ama yine de bana sordu; “Bayan Ziadah, çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmekten vazgeçerseniz, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?”
Durakla!
İçime baktım, sabredecek gücü bulmak için fakat dilimin ucunda sabır yok
düşerken bombalar Gazze’ye.
Sabır beni terk etti…
Durakla!
Gülümse!
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!

Rafeef.. gülümsemeyi unutma…
Durakla!
Biz Filistinliler, onlar son gökyüzünü de işgal ettikten sonra hayatı öğretiyoruz.
Biz hayatı öğretiyoruz, onlar yerleşimler ve ırkçılık duvarları inşa ettikten sonra, son gökyüzünü den sonra.
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!

Ama bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına
sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
ve diyorsunuz ki bize bir hikâye ver sadece, insani bir hikâye.
Anlarsın ya… siyasi olmayan…
Seni ve halkını anlatmak istiyoruz insanlara, hadi bize bir öykü ver.
Fakat, “ırkçılık” ve “işgal” kelimelerini kullanma!
Bu siyasi değil.
Diyorsun ki bir gazeteci olarak bana yardım etmek zorundasın…
siyasi olmayan hikayenizi anlatmanıza yardım etmem için.
Bugün, bedenim TV’de yayınlanmış bir katliamdı.

“Gazze’de, tedaviye ihtiyacı olan bir kadınla ilgili bir hikâye vermeye ne dersin?”
Kemikleri kırılmış uzuvların var mı, yeterince güneşi örtmek için?
Ölülerini ver bana…
ve onların isim listesini, 1200 kelime sınırını aşmadan!
Bugün bedenim, terörist kanına hissizleşenleri duygulandırmak için
demeçlere ve kelime sınırlarına
sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Ama üzüldüler.
Gazze’deki sığırlar için üzüldüler.
Bende onlara BM kararlarını ve istatistikleri anlattım
ve lanetliyoruz..
ve yas tutuyoruz…
ve reddediyoruz!
Ve burada iki eşit taraf yok: işgal ve işgalci var.
Ve yüz ölü
iki yüz ölü..
ve bin ölü.
Ve onca savaş suçu ve katliamın arasında demeç vermeliyim,
gülümsemeliyim, “egzotik olmadan”
Gülümsemeliyim “terörist gibi görünmeden”
Ve anlatıyorum, anlatıyorum yüz ölüyü, iki yüz ölüyü, bin ölüyü!
Kimse var mı orada?
Kimse dinlemiyor mu?
Cesetlerin ardından feryad edebilmeyi diliyorum
Her mülteci kampında yalınayak koşmabilmeyi ve sarılıp her bir çocuğa, tıkamayı kulaklarını duymasınlar diye bomba seslerini, bütün hayatları boyunca benim gibi.
Bugün, bedenim TV’de yayınlanmış bir katliamdı.

Ve size söyleyeyim, BM kararlarınız hiçbir zaman buna çare olmadı.
Ve hiçbir demeç, aklıma gelen hiçbir demeç, İngilizcem ne kadar iyi olursa olsun!
Hiçbir demeç… hiçbir demeç… hiçbir demeç…
hiçbir demeç geri getirmeyecek ölüleri!
Hiçbir demeç bunu düzeltmeyecek.
Biz hayatı öğretiyoruz, bayım!
Biz Filistinliler, her sabah dünyanın geri kalanına hayatı öğretmek için uyanıyoruz, bayım!!

95347

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

“KORKU KITASI” AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN FELSEFESI

 

Sayfalar