Pazartesi Mayıs 20, 2024

“Barış Pınarı Harekatı”, 1915’in Devamıdır…! Ermeni Devrimciler

TC Devleti denildiği zaman ilk akla gelen 1915 Ermeni Soykırımı’ndan hükümlü, kılıç zoruyla fetihlerde bulunmuş ve gittiği her yerde barbarlığı ile tanınmış ceberrut bir devlet akla gelmektedir.

Bu yapısından hiçbir eksilme olmayan TC devleti aksine barbarlığını kat be kat artırarak varlığını bugüne kadar uzatabilmiştir. Geçmişle hesaplaşma geleneğine sahip olmadığı için, emperyalist güçlerin de desteğiyle mazlum halkların kanından beslenmeye devam etmektedir.

Ermeni Soykırımı’nın üzerinden 100 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, soykırım bugün Kürt halkı üzerinden devam etmektedir. Zor ama bir o kadar da şanlı süreçten geçmekteyiz.

2016’da “Fırat Kalkanı”, 2018’de “Zeytin Dalı” ve bugün 2019’da “Barış Pınarı” adını verdiği işgal, yağma, talan hareketleri ile TC, üstelik insanlığın en temiz, en iyi duygularını sömürerek adına “Barış”, “Zeytin Dalı” diyerek “Soykırım Hareketi”ni sürdürmektedir.

9 Ekim 2019’da başlayan “Soykırım Hareketi”nin Türkiye’de doksan bin camide okunan “Fetih Süresi” ile başlaması tesadüfi değildir. 1915 yılında tehcir kararı alındıktan sonra, Ermeni halkının yaşadığı topraklardan imhası da camilerde okunan ezan sesleri ile başlamış, ezan sesinin bitimine kadar devam etmiştir.

Aynı uygulama bugün Rojava topraklarında devam etmektedir. TV’lerde aydın, solcu, muhalif bozuntuları “Fetih suresinden rahatsız olanlar, İsrail’in duasına katılabilirler” diyecek kadar alçalmışlardır.

ABD ile Rus emperyalist haydutlarının Suriye’nin doğal zenginliklerinin paylaşımı savaşında, TC de aralarındaki çelişkileri kullanarak önce Rusya’nın onayı alınarak Cerablus, Azez, El Bab, Efrin işgal edildi. Bugün ise ABD’nin Kürtlere ihanetiyle Rojava toprakları, soykırımcı TC’nin kanlı saldırılarına sahne olmaktadır.

Rusya’nın ise pusuda, ses çıkarmadan seyrettiği kanlı işgal hareketi, Rusya’nın da bilgisi, onayı ve desteği alınarak yapılmaktadır. TC Devleti’nin “Soykırım Hareketi”ne ses çıkarmaması, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ni, Suriye ile görüşmeye zorlamak içindir.

 

Güvenli Bölge adı altında yürütülen Rojava topraklarının işgal ve yağma hareketi, daha ilk günden gerçek yüzünü ortaya sermiştir. Türkiye’ye atılan topların, roketlerin “Türk menşeli” olmasını gizleyememiş yine Osmanlı’nın kirli oyunlarını sahnelemekten geri kalmamışlardır.

Kendi vatanlarında özgürce yaşamak, kendi kaderlerini belirlemekten başka suçları olmayan Kürt halkının bu isteği doğal ve meşrudur. Bunun için şehitler vererek, kan dökerek oluşturulan Rojava topraklarındaki kazanımlar, Rojava Devrimi, Soykırımcı Türk Devleti’nin tehdidi altındadır.

Savaşa karşı çıkarak, kan dökülmesinden yana olmayan Barış ve Demokrasi Bloku bugün linç girişimleri ile Türk milliyetçi güruhun tehdidi altında bulunmaktadır. En ufak bir karşı çıkış ağır baskılarla susturulmak istenmektedir. HDP dışında tüm partiler istisnasız Erdoğan’ın oluşturmak istediği “Türkiye Blok”una dahil oldular.

Türkiye’de savaş ekonomisine harcanan paralar, yolsuzluklar, paranın değer kaybetmesi, borçlar yüzünden artık idare etmekte zorlanan Erdoğan rejimi, tek çare olarak Kürt halkına karşı savaş açarak krizi gizlemek niyetindedir. Erdoğan’ın politikalarına karşı olduğunu savunan tüm partilerin hepsini bir anda Kürt halkına karşı birleşmeleri biz devrimcileri şaşırtmamıştır.

 

Gerçek yüzleri bu savaşta ortaya çıkmıştır

Bugün dünyada dostu olmayan, tek başına kalmış, hiçbir devletin destek vermediği “Soykırım Hareketi”ne, işgal ettiği “KKTC”den bile “akan su değil, kandır” diyerek tepki gelirken, tek desteğin Azerbaycan’dan gelmesi şaşılacak bir durum olmamıştır.

Dünya Ermenileri lideri II. Karekin’i işgale karşı çıkarken bugün Türkiye’de esir alınmış, Patrikhane seçimlerine müdahalede bulunulmuş, kayyum atanmış bir Patrikhane’ye zorla destek açıklaması yaptırılmıştır.

Soykırım Hareketi’nin başladığı ilk günden bu yana dünya halkları sessiz kalmamış, destek vererek, çığ gibi büyüyen protesto gösterileri ile savaşın kazanan tarafının Kürt halkı olduğunu göstermiş, dünya halklarının vicdanında soykırımcı Türk Devleti mahkum olmuş, kaybetmiştir.

Uzun süredir biraraya gelemeyen dört parçada yaşayan Kürtler, bu hareket ile birlik ve beraberlik içerisinde bir araya gelebilme fırsatını yakalamışlardır. Bu savaş aynı zamanda yeni yeni Rojava’ların doğuşunun kapısını da aralamıştır.

Ermeni halkının maruz kaldığı 1918 yılında yaşanan “var olma ile yok olma” Sardarabad Direnişi’nden nasıl savaşı kazanarak çıktı ise yine bugün yaşanan Kürt halkının “var olma ile yok olma” savaşı Suriye’de yaşayan Arap, Kürt ve Hıristiyan halkların mücadelesi ile zaferle sonuçlanacaktır.

Savaş suçu işleyen, kabarık suç dosyaları ile insanlığa karşı suç işleyen TC Devleti’nin savaş kabinesinin bir numaralı adamı Erdoğan ve yardımcıları Hulusi Akar, İbrahim Kalın, Süleyman Soylu, Hakan Fidan, Mevlut Çavuşoğlu…’nun yargılanacakları günler uzak değildir.

Muhakkak bir gün sanık sandalyesine oturacaklardır!

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın!

“Güneşin Doğu”dan doğuşu engellenemez!

Ermeni Devrimciler

14 Ekim 2019” 

2611

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Agop Ekmekciyan

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Sayfalar