Çarşamba Mayıs 29, 2024

YDG: "Aliboğazı şehitleri direniş pusulamızdır"

“Yolun düşerse kıyıya bir gün

ve maviliklerini enginin
seyre dalarsan,
dalgalara göğüs germiş olanları hatırla,
selamla, yüreğin sevgi dolu
çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar eşit olmayan savaşta
ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden
sana liman gösterdiler uzakta”

İnsanlık tarihi var olduğu günden beri özgürlük mücadelelerine şahit olmuştur. Ezen ile ezilen çelişkisinin var olduğu ilk günden bu yana süren bu kavgada ölümsüzleşenler her zaman yol gösterici olmuş, geride kalanlara büyük bir direniş mirası bırakmıştır. Coğrafyamızda bu kavgaya defalarca tanıklık etmiş, bu uğurda düşenlerin direnişlerine ev sahipliği yapmıştır.
Kavgamızda yaşanan direnişlerden biri de 24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim-Aliboğazında yaşandı. TC, 22 yıldır giremediği Aliboğazına havadan ve karadan yaptığı bombardımanlarla ve binlerce askeriyle operasyon yapmasına rağmen halk savaşçılarının baş eğmez direnişiyle karşılaşmış, ağır kayıplar vermek zorunda kalmıştı.
Gerçekleşen direnişte 12 halk savaşçısının şehit düşmesini, sahte zafer naralarıyla kutlayan devlet, gerçekte gerillaların direnişi ve iradesi karşısında diz çökmek zorunda kalmıştır. Halk savaşçıları göstermiş oldukları bu direniş gücünü ezilenlerin haklı ve meşru mücadelesinden, sömürüye tabi tutulan işçi sınıfından, yok edilmeye asimilasyona tabi tutulan Aleviler ve Kürtlerden, yaşamın her alanında yok sayılan kadınlardan ve LGBTİ+’lardan, gençliğin bitmeyen mücadele azminden almaktadır.
Aliboğazında ölümsüzleşen Zilan (Esrin Güngör), Özlem (Hatayî Balcı), Ekin (Gamze Gülkaya), Aşkın (Hasan Karakoç), Hakan (Ersin Erel), Tuncay (Murat Mut), Orhan (Alican Bulut), Bakış (Samet Tosun), Ahmet (Yetiş Yalnız), Munzur (Serkan Lamba), Cem (Umut Polat) ve Ferdi (Doğuş Doğan) yoldaşlar şehitlikleri ile bu azmin bayrak taşıyıcısı oldular.

Şehitlerimizin yaşamı, mücadele tarihimizdir
Aliboğazı direnişinde şehit düşen yoldaşlardan Tuncay, Bakış, Cem ve Ferdi yoldaşlar bir dönem YDG saflarında mücadele yürütmüş, daha sonraki süreçlerde mücadelelerini büyüterek dağ doruklarını mesken eylediler. Tuncay (Murat Mut) yoldaş lise yıllarında Dersim’de örgütlenmiş, gençlik mücadelesinin bir parçası olmuştu. Cem (Umut Polat) yoldaş Sarıgazi’de liseli faaliyetinin örgütlenmesinde öncü bir rol oynayarak yoldaşlarına örnek olmuştur. Aynı şekilde Bakış (Samet Tosun) yoldaşta lise yıllarında Sarıgazi’de örgütlenmiş, YDG faaliyeti için göstermiş olduğu emek ile yoldaşlarının arasında ilgi odağı olmuştu. Ferdi (Doğuş Doğan) yoldaş ise Erzinganda lise dönemlerinde örgütlenmiş, mücadelesini şehit düştüğü tarihe kadar sürdürmüştür.
Şehitlerimiz ardılı olan bizlere bıraktıkları bu miras ile nasıl yaşanılması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Şimdi biz gençliğe düşen görev onların mücadelelerini büyütmek, kavgayı bıraktıkları yerden daha yükseklere taşımaktan geçmektedir.

Halk savaşçıları ölümsüzdür!
Aliboğazı şehitleri direniş pusulamızdır!
Şehid namırın!

Yeni Demokrat Gençlik

41669

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

Sayfalar