Pazar Mayıs 19, 2024

Yaşamak için, ölmek zorundasın!

Aydınlanma yıkıcı bir süreçtir. Daha iyi ya da daha mutlu olmakla ilgisi yoktur. Aydınlanma, sahteliğin un ufak olmasıdır. Oyunlardan oluşan ön cephenin arkasını görmektir. Doğru olduğunu sandığımız, her şeyin kökünden yok edilmesidir.

Devrimcilik (Aydınlanma), parkta yapılan bir yürüyüş değil, cehennemde bir yolculuktur. El üstünde tuttuğumuz tüm inançlarımızın ve kendimizle ilgili bütün düşüncelerimizin alaşağı edilmesidir. Başka yolu yoktur.

Gölgelerimizle, burjuva ve küçük burjuva alışkanlıklarımızla yüzleşmeliyiz. Kim olduğumuza dair yanlış fikirlerimizin paramparça olduğu yerdir DEVRİMCİLİK. Yanlış inançlarımızın hepsinin yok edildiği yer devrimcilik. Bu yanlış düşüncelerle yüzleşmeli ve onların yanlış olduklarını kabul ederek, bu yanlış düşüncelerle mücadele etmeliyiz. Ancak bu şekilde devrimci değerlere sahip çıkabilir, tekrar bir bütün olabilir ve dürüst bir şekilde mücadele yürütüp, yaşamımızı devam ettirebiliriz…

Tam bir teslimiyet, insanın kendine karşı zalimce dürüst olduğu süreçtir. Dayanılması ne kadar güç olsa da gerçeği bütünüyle, kabul etmek için çıkılan yoldur. Komünistler kendilerine ve herkese karşı dürüst olmak zorundadırlar. Ne yoldaşlarına ne de halka karşı yalan söylemezler. Hayatımız boyunca dünya hakkında, doğa hakkında, kendimiz hakkında yanlış fikirler edinmiş olabiliriz. Doğrunun peşinden gitmek, doğruyu öğrenmek komünistlerin görevidir. Maskeler oluştururuz ve görünen yüzlere inanırız. Olaylara ve kişilere yüzeysel yaklaşırız. Bunları hayatımızın her alanında görürüz. Hem içimizdeki düşmanları anlamak için hem de düşmanlarımızı anlamak için bunların sahte yüzlerini görmek zorundayız. Hepsinin temelinde aldatmalar ve düzenbazlık vardır. Yani bunlar içindeki burjuva ve küçük burjuva yanları saklayarak kendilerini keskin devrimci göstererek komünistleri ve gerçek devrimcileri kandırmaya çalışırlar. Dürüst olmadığımız sürece her zaman kendimizi de kandırırız. Ve başkalarının da bizi kandırmasına göz yumarız. Marx’ın dediği gibi, sadece dünyayı anlamak yetmez, değiştirmek için de mücadele etmelidir komünistler. Zihnimizde, en saçma şeyleri haklı çıkarmak için sürekli zihinsel uyumsuzluk yaşarız, yani kendi içimizde de iki çizgi mücadelesi yaşarız. Eski ile yeni, kötü ile iyi, devrim ile karşı-devrim mücadelesinin uyumsuzluğu zihnimizde yaşar. Bu mücadele içerisinde dürüst davranmadığımız sürece, kendimize hep yalan söyleriz, kendimize, hatalarımıza ve başkalarının hatalarına karşı da hep liberal davranırız. Aradığımız gerçeklere ve komünist kişiliğe ulaşmak için yalan ve liberalizmi yerle bir etmek zorundayız. Fakat liberalizme ve yalanlara o kadar bağlıyız ki(!) bunlarla mücadele de fazla ilerleyemiyoruz. Aldatıcılara tutunuyoruz ve aynı zamanda da hem aydınlanmak hem de ilerlemek istiyoruz. Bu mümkün değildir! Mümkün olduğunu söyleyen sahte devrimciler ve liberallerdir. Size mutlu, memnun, sakin olmanız, olumlu olmanız, mücadele yöntemlerinin doğru olduğunu, sağlıklı olduğunu ve olması gerekenler için bir sürü yollar önerirler. Bunun devrimci mücadele ve komünist olmakla ilgisi yoktur. Pratikte doğruluğu kanıtlanmadan ya da pratik mücadelenin içinden çıkmayan yolların doğrulukla ilgisi yoktur. Sadece liberallerin egosunu parlatır bunlar. Yanlış öneriler başladığımız noktaya götürür bizi. Yani burjuva, küçük burjuva ve liberalizm noktasına... Devrimci mücadele verdiğini sanıp da egolarını parlatanlar altın bir kafes bile sunabilirler bize ama kafes yine kafestir. Ve köleliğe mahkum etmeye çalışırlar bizi. Sürünün izleyip durduğu yol, burjuva ideolojisinden kurtaramazlar kendilerini. Komünistler araştırmacı ve dürüst olmak zorundadırlar.

Gerçek ve özgürlüğe giden yolda yürümek için cesaret, sezgi kendine karşı dürüst olmak, mücadeleci, vicdanlı, saygılı, kendini, yoldaşlarını ve halkını sevmek gerekir. Bu da Marx’ın söylediği, yeni sistem, yeni tip insan yaratarak olur. Pek çok devrimci ve komünist bu özelliklere sahip değildir. Çünkü, çocukluğumuzdan itibaren gördüğümüz burjuva eğitim, programlama saldırılarıyla zayıf düşüyoruz. Onun için çoğu insan kolay yolu seçerek aldatılan insanlar gibi, eskiden kopmayarak sürünün yanında kalmayı seçiyor. Öyle herkes kolayca sürüden ayrılamaz zaten. Devrim ve devrimcilik kolay bir yol değildir. Varlığınızın her parçasını darmadağın etmek gerekir. Komünizm yolunu yürüyecek kişinin belli özelliklere sahip olması gerekir, gerçek benliğini bulması için her şeyden (özellikle eski hayatından) vazgeçmesi gerekir. Başta kişi kendine, yoldaşlarına ve halkına karşı dürüst olacak, çalışkan olmalı, kendine ve halkına karşı sorumlu olacak, hatalarına karşı liberal davranmayacak, devrimci mücadeleyi sürekli ön planda tutacak ve devamlı yükseltecek, her şeyi okuyacak, araştıracak, sorgulayacak, bilimsel yaklaşacak sorunlara, sekter olamayacak, yoldaşlarını ve halkını anlayıp ikna metoduyla yaklaşacak, mütevazi olacak, makam ve mevkiye geldiğinde makamını kullanarak diğer insanlara kötü davranmayacak, egosunu en aza indirip kolektif çalışmayı ön planda tutacak.

Devrimci mücadele yoluna giren kişi, bu yolda bazen yalnız kaldığını anlar. Sürü aksi yönde ilerlemektir. Komünist buna; yalnız kalmaya, değerleri tarafından anlaşılmamaya hazırlıklı olmalıdır. Komünist; yanlış düşüncelerini, sahte benliğini, geçmiş hayat hikayesini parçalamak için, karanlık geceyi beklemesine gerek yok, devrim yoluna bilinçli girmeli. Ancak bunun için cesaret, sezgi ve kendine karşı dürüst olması gerekir. Zihin burjuva ideolojisi tarafından ele geçirildiği için, devrimci ideolojiye bazen sinsi, en çok da açıktan muhaliftir. Ve uyanışımız, zihnin üzerindeki burjuva etkisini sona erdireceği için, burjuva ideolojisi, bizi her adımda aldatmaya çalışacaktır. Komünistler, Marksist ideolojiyle bunu alt ederler.

Yani, devrimci ve komünist olma seçimi herkesin kendi elindedir. Bunu kişinin kendi yerine başka kimse yapamaz. Başkalarının bizlere vereceği tek şey, doğru yolu gösteren işaret direkleridir. Devrim yoluna tek başımıza çıkmalıyız, okuduklarımızı harekete geçirmediğimiz, o yola kendimiz çıkmadığımız sürece, devrimciliğin faydasını göremeyiz. Sadece başkalarının verdiği, işaret direklerinin içinde takılıp, varmamız gereken yere vardığımızı sanırız.

Devrim yolu, katiyen cesareti olmayanlara, korkaklara göre değildir. Ama elbette bir yerden de başlamak gerekiyor. Kimse gelip size sihirli değnekle dokunup, devrimci ve komünist yapamaz. Devrim yolu yıkımla, zorluklarla, mücadeleyle dolu bir yol ve bu yolda sorulacak soru şudur; “Devrim yolunda neleri feda etmeye hazırsınız? Ne kadar dayanabilirsiniz?” Çünkü bu yolda, her şeyden vazgeçmeniz gerekecektir. “YAŞAMAK İÇİN ÖLMEK ZORUNDASINIZ!” Peki bu konuda ne kadar ciddisiniz? Nereye kadar gidebilirsiniz? Ve bunun için ne bedel ödeyeceksiniz? Komünistler bunların cevabını kendilerine ve halka vermek zorundadır…

Bir ÖG okuru

46597

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Sayfalar