Pazartesi Mayıs 20, 2024

TKP/ML-YDK:ACIMIZ BÜYÜK, HESABINI SORACAĞIZ

SURUÇ KATLİAMININ FAİLİ İŞİD OLSADA, ASIL SORUMLULAR TÜRK DEVLETİ VE EMERYALİSTLERDİR!

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun Rojava'nın yeniden inşası için başlattığı kampanya toplantısı faşist İŞİD tarafından kana bulandı. 20 Temmuz 2015 tarihinde ülkenin dört bir yanından Suruç'a gelen ve Amara Kültür Derneğinde buluşan yüzlerce genç, Rojovaya geçmek için beklerken İŞİD adlı faşist çetenin düzenlediği ihtihar saldırısı sonucu 32 genç yaşamını yitirirken, yaralanan yüzün üzerinde genç ise hala yaşam mücadelesi veriyor.

Saldırının faili İŞİD olsada, bu katliamın esas sorumlusu faşist Türk devleti ve onların ağababaları emperyalistlerdir. Ordadoğu'yu bir kan gölüne çeviren emperyalistler yıllardır bu bölgede işgallerini devam ettiriyorlar. Irak başta olmak üzere birçok ülkeyi tamemen harabeye çeviren, kukla bir hükümetle Irak'ın zenginliklerine konan emperyalistler, hakimiyetlerinin daha zayıf olduğu Suriye'de çıkardıkları iç savaşla, Suriye'de Esad rejimini düşürüp Büyük Ortadoğu Projelerinin zaferini kutlamak istiyorlar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasın da sınırları yeniden çizen emperyalistlerin esas ve tek amacı bu bölgede bulunan yer altı ve yer üstü zenginliklerine konmak ve pazarları ele geçirmekdir. ABD ve Batılı emperyalist güçler hem rekabet içinde, hem de işbirliği içinde hareket ederek saldırılarını devam ettiriyorlar. Kendilerinin yetmediği yerde İŞİD gibi paravan örgütleri devreye sokan emperyalistler, Irak, Suriye, Libya'da bu paravan örgütler vasıtasıyla hakimiyelerini güçlendirmenin peşindeler. Ne zamanki büyüttükleri ve besledikleri bu paravan örgütler kendilerine de kafa tutmaya başladı, o zaman da bunları büyük tehlikeymiş gibi göstererek, hedef şarşırtmaya çalışıyorlar. Kendilerini birer kurtarıcı gibi göstermeye çalışsalarda, tüm yaşananların esas sorumlusu emperyalistlerdir.

İŞİD'i bu kadar büyüten, besleyen ve katliamlar yapmasına göz yuman emperyalistler ve onların uşaklarıdır.

İŞİD'in Suruç'ta gerçekleştirdiği saldırının bu kadar kolay yapılmasında Türk devletinin sorumluluğu örtbas edilemez. Başından beri Suriye'de Esad rejimini devirerek kendilerine yakın bir iktidarın kurulmasında iştahi karabaran Türk devleti, İŞİD'i desteklemiş ve beslemiştir. Eğit donat adı altında yüzlerce İŞİD militanı Türkiye'de eğitilerek Suriye'de Kürtlere karşı savaştırılmıştır. Yüzlerce Tırla İŞİD'e silah taşınmasında Türk devletinin sorumluluğu ortadadır. Yakalanan Tırlarda ele geçen silah ve cephanenin soruşturmasını yürüten kendi savcılarını açığa alıp tutuklayan Türk devletinin tüm suçları ortalığa saçılmış durumdadır. Rojova'nın özeklik ilanını bir türlü hazmedemeyen Türk devleti, Suruç katliamıyla intikam alıyor. Devletin başı Erdoğan'nın yaptığı bir açıklamda ''Suriye'nin kuzeyinde devlet kurulmasına asla müsade etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz'' diyerek bu günleri işaret ediyordu. İşte Suruç katliamı Türk devletinin bu ''mücadele''sinin en kanlı biçimi olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.

Alman kamuoyuna bir kez daha seslenmek istiyoruz

Alman Adalet Bakanlığının emriyle 15 Nisan 2015 tarihinde partimiz alktivistlerine karşı yapılan operasyonda Almanya'da 7, İsviçre'de 1, Yunanistan'da 2, Fransa'da 1 kişi olmak üzere 11 kişi tutuklanmıştır. Almanya'nın, isviçre, Fransa ve Yunanistan'da tutuklanan 3 yoldaşımızı Almanya'ya getirip yargılamak için yoğun çabaları devam ediyor. Alman savcılığı tutuklama kararında partimize yönettiği suçlamalardan biri de TİKKO gerilalarının Rojova'da İŞİD'e karşı savaşıyor olması gösterilmektedir. Suruç'ta İŞİD'in gerçekleştirdiği katliamla haklılığımız birkez daha ortaya çıkmıştır. İŞİD'in yaptığı katliamlar ve düzenlediği intihar saldırıları, Ezidi, Suryani ve Hıristiyan inancına mensup insanları katletmesi, kadınları köle pazarlarında satması, yakaladığı insanların kafalarını kesip televizyonlarda yayınlamalarına defalarca tanık olduk, gördük, izledik. Alman kamuoyu ve halkıda tüm bu yaşanan vahşet ve katliamlara tanıktır. Tüm bu gerçeklere rağmen Alman devletinin partimize yaptığı İŞİD'e karşı savaşıyorlar suçlaması birkez daha geçerliliğini yitirmiştir. Alman halkı partimizi kendi vijdanlarında aklayacak ve bizlere hak verecektir.

Partimiz İŞİD'e karşı savaşmaya devam edecektir. Bu bir suç değil, bir insanlık görevidir. Bu görevi yerine getirmeye devam edeceğiz.

SURUÇ KATLİAMININ HESABINI SORACAĞIZ

SURUÇ ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR

KAHROLSUN İŞİD VE ONU DESTEKLEYENLER

21 Haziran 2015

TKP/ML-YDK

48489

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Zorunlu Açıklama!

Kısa bir süre önce; "Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han ve Süleyman Cihan." başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazının giriş bölümünden de anlaşılacağı gibi bu yazı, Anayasa Mahkemesi'nin Sansaryan Han’a ilişkin kararı vesile yapılarak yazılmıştı.

Sosyal medyayı ve malum platformları aktif olarak takip etmediğimden; yazıya ilişkin kimlerin ne türden değerlendirmeler de bulunduğunu bilmiyorum. Bu çok ta önemli değil; elbette her okurun kendine göre değerlendirme, beğeni ve yergileri de olacaktır.

Ali Haydar Dersim’e (Nubar Ozanyan)

Değerli bir komutanı daha kaybettik. Dersim halkının bağrından çıkıp, dağlara sevdalanan, özgürlüğü zirvelerde arayan bir komutanı yitirdik. Büyük bir yürek acısı daha yaşadık.

„Holodomor „ Yalanı Üzerine

Başta Avrupa emperyalist burjuvazisi olmak üzere, bütün gerici devletler, emperyalist Rusya'nın Ukrayna'ya saldırı ve işgalini bahane ederek, tüm SSCB kazanınlarını, anıtlarını yok etmenin yanında, yeni yeni kararlarla, Stalin önderliğindeki SSCB'ni ve sosyalizmi karalamak için her türlü yalana baş vurmaya hız verdiler. Burjuvazinin, sosyalizm ve onu anımsatan herşeye düşmanlığı, kapitalizm ayakta kaldığı sğrece devam edecektir. Bu nedenle, burjuvazinin bütün yalanlarını açığa çıkarmakta devrimci mücadelenin en önemli ayaklarından biridir.

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-2 Kemalizm Sol Değildir!

AKP-MHP faşist ittifakı süresince siyasal İslamcılığın karşısına da alternatif olarak Kemalist ideoloji çıkarılıyor. Kendine “sol” diyenlerin siyasal İslamcılığın alternatifi olarak Kemalizm’i yeğlemeleri kabul edilebilir bir siyasi tutum değildir.

Bir İşkencehane Olarak Sansaryan Han Ve Süleyman Cihan!

Dün, Sansaryan Han’a ilişkin bir haber okudum gazetelerde: “92 yıl sonra Sansaryan Han için tarihi karar.” başlığı altında, özetle, şunlar aktarılmaktaydı: 

 

Ermeni fakir çocukların eğitim masraflarının karşılanması amacıyla vakfedilen ancak 1930 yılında devlet tarafından el konulan ve uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Sansaryan Han, Anayasa Mahkemesi kararıyla 92 yıl sonra Ermeni vakfına geri verilecek.”[1]

 

Sayfalar