Cuma Mayıs 17, 2024

TKP/ML Ortadoğu Parti Komitesi :“Bugün temel görev partinin etrafında kenetlenerek örgütlenmektir!”

Şan olsun partimiz TKP/ML’nin 46. kuruluş yılına!

24 Nisan devrimin gerçek yoludur!

Kaypakkaya yoldaşın devrim ve örgüt öğretisi işçi sınıfının, emekçilerin sahip olduğu ve kazandığı en ileri öğretidir. Ülkemiz topraklarında hiçbir teori, hiçbir fikir ve strateji Kaypakkaya yoldaşın ortaya koyduğu kurtuluş yolu kadar gerçekçi, güvenilir ve uygulanabilir değildir. Sömürü ve zulüm düzeninden acı çeken, ezilen tüm emekçilerin kurtuluşunu ve özgürlüğünü, hiçbir teori ve strateji bu kadar gerçekçi ve bütünlüklü olarak ortaya koyamamıştır. Onun savunduğu devrimci görüşler, güncelliğinden ve uygulanabilir niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden günümüze devam etmektedir. Savunduğu bilimsel, devrimci görüşler günümüzün yaşanan tüm sorunlarını aydınlatmaya yanıt ve çözüm olmaya muktedirdir. Kaypakkaya yoldaşın öğretisi devrimin olanağı, iradesi ve kararlılığıdır. Başarının ve zaferin yoludur. Kurtuluşun ve özgürlüğün sahici ismidir.  

Kaypakkaya yoldaşın devrim öğretisi emperyalizme, komprador kapitalizme, feodalizme karşı uzlaşmazlık temelinde savaşma öğretisidir. Onun bilimsel devrim öğretisi iyi düşünülmüş, kapsamlı, aynı zamanda disiplinli bir örgütlenme öğretisidir. En ileri direniş ve kararlılık çizgisini savunan Kaypakkaya yoldaşın görüşleri emekçilerin ve ezilenlerin değişim ve kurtuluş ihtiyacına en açık ve en yalın en dolaysız yanıttır. Bundandır ki Rojava’da, Efrin’de Kaypakkaya’nın yoldaşları en ön saflarda en ileri direniş çizgisinde faşist TC devletine ve onun paralı çetelerine karşı kahramanca ,savaştı ve savaşmaya devam ediyor.

“TKP/ML zulümden acı çeken tüm emekçilerin partisidir”

Büyük engeller ve sayısız zorluklarla dolu demokratik halk devrimi yolu ancak Kaypakkaya yoldaşın öğretisi kavranırsa yürünebilir ve başarılabilir. Bu yolu ancak özgürlük ve kurtuluşa inananlar, kendini koşulsuz ve sonsuza dek devrime adayanlar yürüyebilir.

Kaypakkaya yoldaşın kurtuluş öğretisi hiçbir özgürlük kırıntısına prim vermeyecek kadar bütünlüklü ve tamdır. Onun şiarı “KIRINTI DEĞİL TAM ÖZGÜRLÜKTÜR”. Hiçbir ulusa, inanca ve cinse ayrıcalık ve üstünlük tanımayacak kadar eşitlikçidir. Eşitlik anlayışı “TAM HAK EŞİTLİĞİDİR”. Ezilen, baskı altında özgürlük arayan toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacı olanları karşılayacak ve her kesimi kapsayacak kadar devrimci ve bütünlüklüdür. Onun görüşleri hiçbir eşitsizliğe ve adaletsizliğe prim vermeyecek kadar özgürlükçüdür. Demokrasi anlayışı ise demokrasinin sınırlarını genişleterek en geniş anlamda burjuva demokrasisini savunmak, onunla yetinmek değil daha ileri ve tam olan proleter demokrasiyi savunmaktır. Ülkemizde özgürlükler ve haklar sorunu ancak demokratik halk devrimiyle çözülür. Bunun yolu ise halk savaşını kavramaktan, örgütlü bir şekilde kararlıca yürümekten geçer.

Kaypakkaya yoldaş sadece sömürülen baskı altında ezilen işçilerin, köylülerin, Kürtlerin, kadınların, göçmenlerin, Alevilerin, çocukların değil sömürü ve zulüm dünyasından acı çeken her emekçinin önderi ve yoldaşıdır. Sömürülen ve ezilen her kesimden emekçi kendilerine ait olanları, aradıkları özgürlük düşünü, kurtuluş idealini Kaypakkaya yoldaşın savaş manifestosunda bulabilir. Onun direniş ve mücadeleyle inşa etmeye, örgütlemeye çalıştığı partisi TKP/ML başta işçi sınıfı olmak üzere sömürü ve zulümden acı çeken tüm emekçilerin ve ezilenlerin partisidir.

“Darbeci-tasfiyeci yıkım projeleri TKP/ ML’yi çökertemez”

Kaypakkaya yoldaşın kurduğu partinin temeli granittendir. Her türlü burjuva ve küçük burjuva ideolojisinin kuşatma, yıkma ve tasfiye etme saldırılarına karşı dayanıklılığı olan bilimsel temelli devrimci bir partidir. Ne emperyalizmin hegemenonyası ne burjuva-feodal faşist devletin çökertme politikası ne de iflah olmaz küçük burjuvazinin darbeci-tasfiyeci yıkım projeleri TKP/ ML’yi çökertemez.

Parti olmadan özgürlükler ve kurtuluş elde edilemez. Bugün temel görev partinin etrafında kenetlenerek örgütlenmek, onun önderliğinde kurulan kurtuluş ordusu TİKKO saflarında her türden gericiliğe ve faşist diktatörlüğe karşı silah elde savaşmaktır.

Sömürü ve zulümden acı çekenler! Özgürlük, kurtuluş ve adalet arayanlar! Özgür ve onurlu bir yaşam özlemi çekenler! İşçilerin, köylülerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin ve tüm ezilenlerin partisi olan TKP/ ML saflarında örgütlenelim! TİKKO saflarında yerimizi alarak başta TC faşizmine karşı olmak üzere Ortadoğu’nun katliamcı-kadın ve çocuk düşmanı olan faşist çetelerine karşı savaşalım!

Yaşasın partimiz TKP/ML, halk ordusu TİKKO, gençlik örgütü TMLGB!

Şan ve onur olsun komünist önder Kaypakkaya yoldaşa!

Şan ve şeref olsun TİKKO saflarında savaşan halk savaşçılarına!

Yaşasın Efrin direnişimiz! 

46786

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

Sayfalar