Cumartesi Mayıs 25, 2024

TKP/ML- MK “Yıkmaya Çalıştığınız Enternasyonal Köprüleri Dövüşe Dövüşe İnşa Edeceğiz”

“ Ortadoğu’da, gözünü kan bürümüş katil sürülerinin ve onların kravatlı-takım elbiseli hamilerinin kimi zaman bıçak, kimi zaman top-tank, kimi zaman uçak, kimi zaman adresi belirsiz bombalarıyla ezilenlere yönelik katliamları bir rutin haline geldi. Ortadoğu adı konvensiyonel olmayan ama kitlesel ölümlerin gerçekleştiği bir bölgesel savaş dönemini yaşıyor. Bu dönemlerde iblisliğin, kalleşliğin, gaddarlığın, zulmün bini bir paradır.

Sırf mezhebinden, milliyetinden, inançlarından, siyasal değerlerinden, cinsel kimliğinden kaynaklı savaşın doğrudan unsuru olmadan katledilmek, adressiz bir kurşuna hedef olmak, deli mayın-bombanın hedefi olmak işten bile değildir. Bin yıllardır bir arada yaşayan uluslar, mezhepler, dinler arasına tamiri zor düşmanlık tohumları oluk oluk kan akıtılarak sulanmakta büyütülmekte ve serpitilmektedir. Bir arada yaşamanın olanakları her geçen gün özel psikolojik savaş yöntemleriyle ve kalleşçe katliamlarla dinamitlenmektedir. Pazara hakim olmanın iştahı, bitmek bilmez kar hırsının enerji deposu petrol kokusu ezilenlerin kanı ve canıyla takas edilmektedir. Kobani’de olduğu gibi bir sabah bir Kürt, Arap komşusunun kendini boğazlaması endişesi ve kuşkusuyla tepeden tırnağa donatılmaktadır. Ya da Lazkiye’de bir Alevi, Sünni komşusunun palasıyla doğranma korkusuyla ürpertilmekte, Hama’da-Felluce’de bir Sünni, Şii egemenliğinin bombalarıyla ölüme uyanma kaygısıyla şekillenmektedir. Emperyalizm ve bilumum bölgenin gerici güçleri ölüm kusarak ayrıştırmak, düşmanlaştırmak, parçalamak için yoğun bir mesai harcamaktadır.” denilen açıklamada TC’nin bölgesel politikalarına da değinildi. TC’nin bölgedeki çıkarlarına uygu olarak bu saldırıyı gerçekleştirdiğine değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bu genel politika içinde, özellikle buna karşı örgütlü ve sistematik olarak demokratik, ilerici politik mevziler ise özel bir hedef halindedir. Rojava bugün bu ilerici ve demokratik mevzinin baş aktörü konumundadır. Bu demokratik ve ilerici mevzi ise özel bir hedef konumundadır. Özellikle Tekfirci-Cihadcı gericilik ve TC bu mevziyi mümkünse boğmak değilse olabildiğince zayıflatmak üzerine açık ve örtülü bir ittifak halindedir. Kürt demokratik ulusal kazanımlarına, farklı milliyet-inanç ve kesimlerin bir arada yaşamasını amaçlayan yönelimine her türlü politik ve askeri saldırıyı yapmaktadır. Meseleyi sadece Rojava ve Kürtlerle de sınırlı tutmamaktadır. Rojava ile dayanışma içinde olan, enternasyonal ruhu kuşanan, buraya dair demokratik duyarlılık gösteren her kesim bu azgın gericiliğin hedefindedir.

Türk devleti Rojava’ya yönelik saldırganlığını son dönemde tırmandırarak devam ettirmektedir. Tayyip Erdoğan bunu en net şekilde “Bedeli ne olursa olsun, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek ifade etti. Bu açıklamalar sonrası Kobane'de yüzlerce Kürt katledildi. Çılgınlık derecesine varacak Rojava işgal planları medyaya servis edildi. Yoğun ve sistematik askeri saldırılar ve psikolojik savaş aygıtları devreye sokuldu. Rojava ve Kürtlerle dayanışma içinde olan tüm devrimci demokratik kurumlar hedef haline getirildi. Operasyonlar, tutuklamalar, uluslararası komplolar devreye sokuldu. Onlarca devrimci, demokrat, yurtsever Rojava’ya yönelik dayanışma faaliyetlerinden dolayı tutuklandı.”

Bu ruhu canlarımızı alarak yok edemeyeceksiniz

“Ancak 20 Temmuz’da bu saldırganlığa alçakça, kalleşçe ve hunharca bir halka daha eklendi. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun (SGDF) "Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz" Kobaneyle dayanışma kampanyası kapsamında Suruç’ta yaptığı basın açıklamasına bombalı saldırı düzenlendi. 32 genç, kadın ve erkek şehit düştü. Saldırıda IŞİD parmağının olduğuna kuşku yok. Ancak bu saldırının Türk egemen sınıflarının olanak ve yardımları, politik yönelimi ve eşsiz katkılarıyla gerçekleştiğinden de şüphe etmemek lazım. Bu katliamın failleri uzun süredir ayağa dikilmiş ve ben buradayım demektedir. Bu katliam, Türk egemen sınıflarının “ne pahasına olursa olsun” Rojava kazanımlarına karşı örgütlediği duruşun bir parçasıdır.

Savaşın doğrudan unsuru olmayan yıkılmış bir kenti inanç ve değerlerine uygun inşa etmeye çalışan genç, körpe bedenlerin parçalanarak yok edilmesi bir politik mesajdır. Rojava ile enternasyonal dayanışma damarı kesilmek istenmektedir. Bu ruh gericiliğin hedefindedir. Katledilmeye çalışılan demokratik, devrimci, ilerici bir mevziyle dayanışma, onun bir parçası olmaya çalışan anlayıştır.

İlan ediyoruz bu damarı kesemeyeceksiniz, bu ruhu canlarımızı alarak yok edemeyeceksiniz.

Sizin ne pahasına olursa olsunlarınız karşısında bizimde ne pahasına olursa olsunlarımız vardır. Sizin bizden kopardığınız parçalarımız, aldığınız canlarımız gözümüzü korkutmayacak, değerlerimize yabancılaştırmayacak. Bunu başaramayacaksınız. Öfkemizi, kinimizi, sorumluluk bilincimizi, Rojava’ya olan derdimiz büyüyecek sadece. Kalleşliğiniz, alçaklığınız, kana susamışlığınız dayanışma ruhumuzu katledemeyecek. Daha güçlenmiş, daha bilenmiş, daha pekişmiş, daha fazla örgütlenmiş bir enternasyonal dayanışma yürüyüşü bulacaksınız karşınızda. Hem de “ne pahasına olursa olsun”.

Suruç’ta 32 körpe canımız ve inanç dolu yüreğimiz katledildi. Bu katliamın hesabını soracağız. Suruç katliamı Türk egemen sınıflarının kâbusunun gerçekteki görüntüsüdür. Korku dağlarını büyütmek tüm ezilenlerin, mazlumların, devrimcilerin, demokratların boynundaki borçtur. Partimizde bu borcu üstlenmektedir. Gericilikle politik hesaplaşmamıza, sorumluluklarımıza daha fazla sarılmamıza yeni bir gerekçedir Suruç katliamı.

Katilleri biliyoruz, tanıyoruz, tanımlıyoruz. Bu katiller sürüsünden hesap sormak için tüm halkımızı sokaklara, meydanlara, dağlara, mücadelenin olduğu her yere çağırıyoruz. Öfkemiz namlularla birleşip adresine ulaşacak. Halkımızı Suruç katliamını protesto etmeye, sokaklara çıkmaya, Türk devletinden hesap sormaya, Rojava ile daha fazla ve güçlü dayanışmaya çağırıyoruz”

-Şehit Namırın!

-Suruç (Pirsus) Katliamını Lanetliyoruz!

-Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

-Selam Olsun Rojava Direnişine Ve Şehitlerine!

-Faşist Türk Devletinden Ve Tüm Gericilikten Hesap Soracağız!

-Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki TİKKO, TMLGB!

TKP/ML MK 

47970

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

Sayfalar