Pazar Haziran 2, 2024

Terörden ne anlıyoruz?

Terör amacı olmayan, hedefi belirsiz kör kurşun misali sivil toplumlara yapılan toplu katliam saldırılarıdır. Çoğunlukla sermaye gurupları tarafından finanse edilirler. Örgütlenmesini, eğitilmesini, silah ve mühimmat teminini sermaye devletleri yaparlar. Yeri ve zamanı geldiğinde bu devletler tarafından harekete geçirilip toplu katliamlara imza atarlar. Bu tür eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Emperyalist lojistik desteğe sahiptirler. Faşist karakterli örgütlerin asıl amacı ezilen halkları korkutmak, korku toplumu yaratarak kendilerine koşulsuz biat etmelerini, modern köle olmalarını istemektedir.

Bugüne kadar sosyalistlerden, devrimcilerden böylesine amaçsız ve hedefsiz eylemler yapıldığı görülmemiş veya çok nadir görülmüştür. Bazı devrimci örgütlerin yaptıkları yanlış karşı devrimci eylemlere şiddetle karşı çıkılmış, teşhir edilmiş, kınanmıştır. Devrimci örgütlerde de bu türden hedefi ve amacı olmayan karşı devrimci eylemler zaman -zaman gerçekleştirilmiş, toplum tarafından kabul görmediği gibi ret edilmiştir.

Şunu açık ve net söylemeliyim ki, intihar eylemleri, savaş kurallarını hiçe sayan hedefi belirsiz, yer zaman hesaba katmaksızın yapılan bütün eylem biçimleri yanlıştır, kabul edilemezdir. Devrimcilerle, komünistlerle karşı devrimci faşistleri ve devletleri birbirinden ayıran en temel olmazsa olmaz kalın çizgi budur. Devrimciler, komünistler halkın çıkarlarını savunur, halka yapılan zulme karşı halkı korur, ona zarar gelmemesi için ölümüne direnir. Ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; özellikle de komünistler halkın çıkarlarını, canını, malını korumada, en ufak zarar vermemede daha da hassas ve temkinlidir. Yaptıkları hangi tür eylem biçimi olursa olsun, eylemin amacı ve hedefi açıktır, nettir. Halk için, ezilenler için, sivil toplum için en ufak bir risk taşımayı dahi dikkate alarak ince elenir sık dokunur. Bu değerlendirmeler sonucu eylemin getirisi- götürüsü hesaba katılarak karar verirler. Eğer ki halkın çıkarına, malına, canına en ufak bir zarar gelecekse bu eylem benimsenmez, yapılmaz. Halk için yola çıkanların halka zarar vermeleri kabul edilemez, benimsenemez, asla hoş görülemez.

 Tamda bu noktadan hareketle her nerede olursa olsun, kim veya kimler tarafından yapılırsa yapılsın bu tür eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Denir ki ,'kurşun adres tanımaz' ,bu yanlış bir tanımlamadır. Eğer ki, hedef doğru belirlenir, eylemin amacı doğru tespit edilirse, halk ve sivil toplumdan uzak, direkt hedefe yönelirse eylem doğrudan amacına ulaşmıştır. Topluma ve halka en az etki yapma riskleri de hesaplanmış olacaktır. Doğru eylemin amacı, hedefi olur, direkt savaş kurallarına uygun hareket eder, savaş suçu işlemekten, sivil topluma zarar vermekten özellikle kaçınılır.

Bu kuralları çiğneyenler, uymayanlar emperyalist devletler, faşizmle yönetilen Türkiye gibi ülkeler ve onların örgütleyip organize ettiği Kontrgerilla, IŞID; EL NUSRA; FETİH ORDUSU vb. faşist piyon örgütlerdir. Amaçları toplumları kaos ortamına çekmek, korku toplumu yaratmak, emperyalist küresel sermayenin çıkarlarını garanti altına almaktır.

Sonuç olarak; Brüksel’deki patlayan bombayla, Ankara’da, İstanbul’da patlayan bombalar arasında özde bir fark yoktur. Kimler tarafından, niçin ve hangi sebeple yapılırsa yapılsın, yapılsın eylemler karşı devrimci eylemlerdir. Halkımıza, devrime, devrimcilere, sosyalist ve komünistlere zarar veren eylemlerdir. Bizi karşı devrimcilerden, faşistlerden ve onların sermaye devletlerinden ayıran en büyük erdem şudur: Her şart ve koşulda  -sonuçta ölüm de- olsa asla halka zarar vermemek, halkın çıkarlarını, yaşam hakkını her şeyin üstünde tutmaktır. Hasan Aksu 22-3 -2016

44321

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

NEDEN KAYPAKKAYA

“Kemalist diktatörlük, Türk şovenizmini körüklemeye girişti! Tarihi yeni baştan kaleme alarak, bütün milletlerin Türk’lerden türediği şeklinde ırkçı ve faşist teoriyi piyasaya sürdü. Diğer azınlık milliyetlerin tarihini, kitaplardan tamamen sildi. Bütün dillerin Türkçeden doğduğu şeklindeki “Güneş Dil Teorisi” safsatasını yaydı. “Bir Türk dünyaya bedeldir!”, “Ne mutlu Türk’üm diyene!” cinsinden şovenist sloganları ülkenin her köşesine, okullara, dairelere, her yere yaydı.

KÜRTLER TARIH YAZIYOR!

 

KÜRTLER TARİH YAZIYOR!

Kürdistan halkı kendi tarihini kendisi yazıyor.

Kürdistan Ulusal Özgürlükçü Hareketi, kendi öz gücüyle T.C. devletine her alanda darbe vurarak ilerlemeye devam ediyor. Kürdistan Özgürlükçü Hareketi Artık gerilla savaşı dönemini aşmış, stratejik denge savaş sürecini yakalamıştır.

Türkiye Devrimci Hareketi tarafından Batı’da ikinci bir cephe açılamadığından dolayı Kürt Özgürlük Hareketi stratejik denge aşamasına ağır bedeller ödeyerek mücadelesini sürdürmektedir.

NEWROZ ATEŞİ!

 

Zalimin zulmüne başkaldırının günüdür Newroz. Ortadoğu halklarının zafer ve özgürlük ateşini yaktıkları gün. Modern Dehak’lara karşı mücadelenin boyutlandığı, halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşlarınıyükselttikleri gün.

İntifalara, serhıldanlara esin kaynağı olan Newroz ateşi binlerce yıl önce yakıldı. Zalim Dehak’ın sarayından yükselen Newroz ateşi, o günden bu yana her 21 Mart’ta daha da bir gür yanıyor.

"EYLÜL KOKUSU" VE ADIL OKAY

 

Kaç Kişi Kaldık?" sorusu ile postmodernizmden malûl "yenik ruh hâline", "Hayır" diyen Adil Okay, yaşadığı tarihin umutlarını bizimle paylaşırken, Can Baba'nın yolunda, İbni Haldun'un uyarısını unutmamacasına ilerliyor...

Okay'ın "uzun yürüyüşü"nde "düş kırıklıkları", "yenilgi", "aşk", "sürgün" ve "yitirilenler"; ya da başkaldıran insana ait her şey var! Ama yılgınlık, vazgeçiş, tövbe yok... İnsan(lık)tan umudunu kesememiş Okay; bunun için de heybesinde dizeleri ile hâlâ yollarda...

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

Sayfalar