Pazar Mayıs 5, 2024

Tek Tip Elbise Saldırısı

Faşist Türk Devletinin Tek Tip Elbise Saldırısı, Hapishanelerde Devrimci Tutsakların Direniş Duvarına Çarpacaktır!

12 Eylül 1980 askeri faşist cunta ile gündeme getirilerek devrimcileri teslim almak için devreye konulan Tek Tip Elbise (TTE) saldırısı, Devrimci Tutsakların direniş duvarına çarparak geri püskürtülmüştü. TTE saldırısı uzun bir aradan sonra faşist AKP iktidarı tarafından tekrar “FETÖ” sanıkları bahanesi ile devrimci tutsaklara yönelik fiili bir saldırı olarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. 12 Eylül’de olduğu gibi OHAL ile ülkeyi yöneten AKP iktidarı, mevcut hâkimiyetini korumak ve “tek adam” diktatörlüğünü oturtmak için çıkardığı KHK’lar ile 12 Eylül’ü aratmayan saldırılarını yaşamda uygulamanın adımlarını atmaktadır.

 

Bugün devletin bütününe egemen olmak için daha önce hâkim olan kliği temizleyen ya da kendine biat ettiren T. Erdoğan, temsilcisi olduğu Türk hâkim sınıflarının korkularını bertaraf edememiş olacak ki; TTE saldırısını yeniden uygulamaya sokmak istiyor. İçinden geçtiğimiz sürçte başta sınıfsal, ulusal, cinsel ve inançsal çelişkilerin derinleşmesinden kaynaklı, yönetememe krizi yaşayan AKP iktidarı, çözümü her türlü muhalefeti bastırmak, diz çöktürerek teslim almak için faşist saldırıları yoğunlaştırmakta bulmaktadır. 

 

Faşist diktatörlüğünü, “tek adam” hâkimiyetini tahkim edebilmek ve yeniden yapılandırmak için süresiz OHAL-KHK’ları ile işi sınıfı ve emekçilere, Kürt halkına, Alevilere, Kadın ve LGBTİ’lere yönelik topyekûn bir saldırı furyası ile on binlerce kişi tutuklanmış durumdadır. Öyle ki; bu saldırı furyası sonucunda hapishanelerin kapasitenin çok üstünde dolmasından kaynaklı, yeni hapishaneler yaptırmak durumunda kalınmıştır. TC Devleti’nin bugünkü temsilcisi R.T Erdoğan ve AKP, toplumsal muhalefeti ortadan kaldırarak kalıba dökmeyi, toplumun mücadele direncini ve örgütlenmesini besleyen damarları kesip yok ederek tek tip insan ve toplum yaratmayı hedeflemektedir.

 

Biliyoruz ki, 12 Eylül AFC’si  Devrimci Tutsakların direnişi karşısında nasıl yenilgiye uğradıysa, bugün de aynı akıbete uğramaktan kurtulamayacaktır. Dolayısıyla, faşist AKP iktidarının bu saldırısının boşa çıkarılması için Avrupa’da yaşayan tüm özgürlük ve demokrasi adına mücadele edenlere önemli görevler düşmektedir. Devrimci tutsaklar başta olmak üzere tüm toplumu teslim almayı hedefleyen bu saldırıya karşı, Avrupa’da etkin bir kamuoyu yaratmak için başta demokrat, ilerici, devrimciler olmak üzere, göçmen emekçileri devrimci tutsakları sahiplenmeye ve hep birlikte mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!

 

ATİK- Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu

41674

Tek Tip Elbise Saldırısı

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar