Cumartesi Mayıs 18, 2024

Siz Can Yoldaşlar Meclise Yakışırsınız!

Önümüzdeki 7 Haziranda Genel Seçimler yapılacak ve milyonlar yeni parlamento temsilcilerini seçeceklerdir. Bu seçim Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birisidir.

25 dönemdir Alevilerin ve Alevi toplumu temsilcilerinin dikkate alınmadığını biliyoruz. Aleviler yıllar yılı ezici bir yüzdeyle CHP ye, 1950 li yıllarda kısmen Demokrat Partiye ve 1965 Genel Seçimlerinde de CHP, İşçi Partisi ve Birlik Partisine oy verdiler. CHP ve Demokrat Parti’de milletvekili seçilen birçok Alevi oldu, ancak bunların hiçbiri Alevi toplumu ve örgütlülüğü temsil eden, toplumun ve örgütlülüğün önerdiği kişiler değildi. Ülke nüfusunun nerdeyse üçte birine sahip Alevilerin ilk kez parlamentoda kendi kurumsal kimlikleri üzerinden temsil edilecekleri bir süreci yaşıyoruz.

Bu bağlamda Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı Turgut Öker, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Müslüm Doğan, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği (HSAKD) Başkanı Ali Kenanoğlu, Maraş Katliamı mağduru ve yazarı Aziz Tunç, sanatçı Pınar Aydınlar, Gazeteci Çilem Öz ve daha birçok Alevi temsiliyeti olan kişi seçilebilecek sıralardan milletvekili adayıdır . Ayrıca Sivas, Tokat, Çorum, Kayseri. Erzincan, Dersim, Maraş ve Edirne illerinin 1.sıra milletvekili adaylarının da Alevi; toplamda da 150 Alevi adayın olduğu görülmektedir.

Bugüne milletvekili olan çeşitli Alevi kökenli kişi parlamentoda bireysel düşüncelerinden ötürü mücadele etmiş, Alevilik sorunlarını kimi zaman dile getirmişlerdir. Ancak bu faaliyetler hiçbir zaman milletvekili oldukları Partinin politikaları sonucu olmamıştır. Zira bugüne kadar adı geçen Partiler ve milletvekilleri Alevilik konusunda bütünlüklü bir Parti Programı ve/ya Tüzüğü gereği politika yapmamışlardır. Oysa şimdilerde HDP yöneticilerinin söylemlerinde ve Seçim Bildirgesinde Alevilerin yıllardır büyük mücadelelerle elde etmek istedikleri haklar ve talepler güçlü ve açık bir şekilde dile getiriliyor. Alevi temsiliyetinde adaylar kurumsal kimlikleri üzerinden değerlendirilerek milletvekili adayı yapılmışlardır.

Çok doğaldır ki, HDP nin program, tüzük, örgütlenme ve bileşikleriyle ilgili hem olumlu, hem de olumsuz görüşlerim vardır. Bu görüşlerimi ve eleştirilerimi de gerkeli platformlarda dile getirdim, getirmeye de devam edeceğim. Zaten tüm bunların aynı anda herkesi mutlu ve tatmin etmesi mümkün değildir.  Bu seçimin diğer seçimlere göre daha  önemli ve  daha  özgül koşulları vardır. Ve bu koşullar mutlaka doğru olarak değerlendirilmeli, buna uygun hareket edilmelidir. Bugüne kadar ülkeyi faşist yasalarla yöneten AKP zihniyeti ve Erdoğan’ın bu seçimlerde 330 ve üzeri bir milletvekili sayısına ulaşması geleceğimizin Ortaçağ Karanlığı ile tescil edilmesi anlamına gelmektedir. Erdoğan’ın bu karanlık ötesi planlarını boşa çıkarmak için seçmenlerin oylarını çok dikkatli kullanmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur.

HDP’nin barajı aşması Aleviler, Kürtler, Ermeniler, işçi sınıfı, demokratik bir yaşamın hüküm sürdüğü bir ülke özlemi çeken tüm demokrasi güçleri, sosyalist, devrimci ve komünistler ve ötekileştirilen kesimler için şarttır.  

Yeni Osmanlıcı, Padişah özentili, şeriatçı, salt ülke içinde değil, Ortadoğu coğrafyasındaki tüm halkların kardeşliğine düşman Erdoğan ve zihniyetine biran önce dur demek için gereklidir.

Bir önceki genel seçimlerde de “meclise can gelecek” diye yola çıkmış ve mücadele etmiştik. Bugünkü şartlar o seçim dönemiyle kıyaslanmayacak kadar daha elverişlidir ve Alevilerin kendi temsilcilerini seçmeleri, güzel yarınların başlangıcı açısından, gelecek kuşaklara, yola, öğretiye ve demokrasi mücadelesine olan inancımızın, tarihi sorumluluk bilincimizin kaçınılmaz gereğidir. 

Parlamenter seçimlerinde ise işçi sınıfını, emekçilerin kurtuluşunu kendisine rehber edilenlerin yani sosyalist, devrimci ve Komünistlerin tavırlarını esas olarak Daha önceki tüm seçimlerden sonra verdiği oy, yaptığı yanlış tercihler sebebiyle suçluluk duygusu yaşayanlar, bir kez daha  bu duyguyu yaşamak istemiyorlarsa bu  seçimde  mutlaka  doğru tercih yapmalı ve  oylarını buna  göre  kullanmalıdırlar..

İnanıyorum ki ve Alevi toplumu bilmelidir ki, milletvekili adayı olan dostlarımız seçildikleri takdirde bilgi, birikim, donanım ve yeterlilikleriyle Alevilerin sorunlarını, kurumsal çıkarlarını her şart altında Parlamentoda savunacak, koruyacak ve hak elde etme mücadelesinde asla geri adım atmayacak birer karaktere sahiptirler.

Ben, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak Genel Seçimlerden sonra oluşabilecek tabloyu ve siyasi gelişmeleri objektif olarak değerlendirip, gözönünde tutuyor ve oyumu listelerinde Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, sosyalist, devrimci ve komünistlere, emekçi sınıfı temsilcilerine ve ötekilere yer veren HDP’ye vereceğim. Bunu tarihe, topluma, yola, öğretiye, gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumun gereği ve savunduğum değerler ile bugüne kadar ki siyasi görüşüm ve duruşuma denk düşeceği için yapacağım.  

Erdal YILDIRIM

15 Nisan 2015 

 

73283

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Erdal Yıldırım

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Sayfalar