Pazar Mayıs 5, 2024

Sınırsız, mülksüz, ulussuz bir yaşam: Nubar Ozanyan

Gazeteden gördüm seni güneşe uğurlayışımızın haberini...  Aliboğazı şehitlerimizin yokluğunu derin bir şekilde yaşarken seninde aramızdan bedenen ayrılışının acısı eklendi.

Kısa bir haberdi; “Filistin'den Rojava'ya bir Ermeni” başlığıyla verilmişti. Başlığın kendisi ve yanındaki resim ilk andan çok farklı, özgün bir komünistin yanıbaşımızdan ayrıldığını anlatmaya yetiyordu.

“Her ölüm erkendir.” Bu gerçekliği ne çok yaşadık ve daha ne çok yaşayacağız. Sıcak savaşın yaşandığı yerlerden ölümsüzleşme haberlerinin gelebileceğini biliriz de... İşte belki de insanın kendini hazırlayamadığı tek şeydir ölüm! Hep hazırlıksız yakalanırız bu gerçeğe! Hep erken gelir, zamansız olur geride kalanlar için...

Haberlerini okudum hızlı hızlı ve yanındaki küçük resme baktım bir daha. Hafifçe boynunu sola eğmiş olduğun siyah beyaz resme... Sonradan öğrendim ki, fotoğraf çekilmeyi sevmezmişsin, o zaman anladım yüzündeki ifadeyi. Arkandaki dağlara baktım uzun uzun, sırtını yasladığın dağlara...

Haberde, Partimizin Ortadoğu Komitesi'nin açıklaması vardı. Filistin, Karabağ, Hayastan ve Rojava'da savaştığın yazıyordu. Ortadoğu bölgesinde, ezilen tüm halkların, ulusların yanında söz'le değil eylemle yer almışsın. Partimizin bütün açılımlarında  hiç tereddütsüz en önde yer almışsın. Genç bir Ermeni arkadaş “bu kişilik gerçek mi diye araştırdım” demiş. Gerçekten de yaşamını bütünlüklü olarak öğrenince sadece tüm savaş bölgelerinde bulunman değil tüm yaşam tarzının sisteme karşı güçlü bir reddin, isyanın örneği olduğunu anladım.

Devrimci olmayı, savaşçı olmayı sadece silahı elimize almak veya saflarda bulunmak ama tüm küçük burjuva alışkanlıklarımızı korumaya revam etmek olarak görenlerimizin sayısı az mı? Hatta bu tarz o kadar yaygınlaşmış ki, normal kabul edilmeye başlanmış durumda. Oysa ki devrimcileşmek, sistemin bütün dayatmalarına güçlü bir itiraz olmalıdır. Bu itiraz sınırsızlaşmayı, mülksüzleşmeyi, ulussuzlaşmayı, kolektifleşmeyi kapsamadıkça hep eksik kalır, hep geri çeker. Sistem yaşamın alışkanlıklarında kendine yer buldukça ondan kopuşup ileri atılmak (hiç tereddütsüz) ailem, işim, evim demeden savaşın gerektirdiği yerlerde yer almak mümkün müdür? Mümkün değildir! Gemileri tereddütsüz, geride hiçbir şey kalmayacak biçimde yakmak gerekmektedir.

Sevgili Nubar yoldaşım, kendimizi sorgulamada, ölçülerimizi değerlendirmede sen artık yeni rehberimizsin. Devrim için yapılması gerekenler hiç tereddütsüz yapılmalıdır. Burada en ufak bir hesaba kitaba girilmez. Geride bıraktıklarımız, “bedel” değil olması gerekendir. Bu sistemin anlayışıyla oluşturulmuş, her birimizi kendi dar dünyamıza çekmek görevini gören süslü zincirlerdir. Bunu tüm yaşamınla, bir daha hatırlattın bize!

Saatsizliğinden bahsetmiş bir yoldaş! Yaşamımızın saniyelere kadar bölünmesi, her anımızın bu sisteme, hiç fire vermeden hizmete koşulmasının somutlaşmış hali saatler. Latin Amerika'yı anlatan bir yazıda okumuştum. Orada bu simgeyi red, halen önemli ölçüde devam ediyormuş. “Şu saatte ve dakikada görüşmek, işe başlamak” mümkün değilmiş. Randevular geniş zamanlara alınırmış.  Hatta devlet, kamu dairelerinde aksayan işlerden dolayı kanun çıkartıp duruyormuş. Patronlar bu “tembellikten” şikayetçiymiş. Kapitalizmle değişen zaman algısını reddetmeden, onun yarattığı kişilik nasıl değişecek? Zamanı, sürekli “meta üretme”, “artı-değer çıkarma” üzerinden mili saniyelere dahi bölüyor “modern zamanlar”. Oysa sen herkesin anlattığı devrimci üretkenliği gönüllülükle, zamanı “sınırsızca” yaşamakla sağlamışsın. Vücudunu, yaşamını sistemin değil doğanın ve mücadelenin saatine ayarlamışsın!

Demek ki mesele, gemileri sadece maddi olarak yakmak değilmiş. Duygu da düşünce de yaşamın her anında onun sınırlayıcılığı, bireyleştirici, kalıplaştırıcı yanlarının tümünü o yangının içine atabilmekmiş. Che Guevera ile hemen hepimizin devrimcileşmeden önce bile tanışmışızdır. Arjantin'den Küba'ya, Afrika'ya Bolivya'ya uzanan yaşamı bütün ezilen halklarla atan yüreği,coşkunluğu nasıl da etkilemiştir bizi! Sen bizim Che Guevera'mız oldun yoldaş! Onun diktiği isyan ve sistemi red bayrağını, daha yükseklerdeki tepelere çıkararak bize özgür bir dünya düşünü bırakarak gittin...

Partimizin Kaypakkaya yoldaştan öğrendiği tüm ezilenlerin yanında sözle değil eylemle oluşunun somutlaşmış adı oldun sen! Bundan uzaklaşılan her ana bir cevap oldun! Son yaşanan krizimizde Dersim'e giderek çeşitli olanakları sonuna kadar zorlayarak partinin daha üst boyutta birliği için sonuna kadar uğraştın.

Sana söz sevgili yoldaş, tüm yaşamınla izlediğin gibi ezilenlerin mücadelesinde tereddütsüzce yer alarak kapitalizmin bütün zincirlerini, dayatmalarını kişiliğimizde yok ederek, kararlılıkla mücadelemize daha fazla sarılacağız.

Sana söz sevgili yoldaşım, partimiz yaşadığı krizi sınıf mücadelesinde yeni olanaklar, yeni savaş siperleri yaratarak ve kavganın öncü gücü olarak aşacak! Zaferimizi sen ve bütün ölümsüzleşenlerimizle birlikte kazanacağız.

And olsun ki, özgür dünya düşlerini gerçek kılacağız...

(Bir Partizan)  

41029

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Sayfalar