Pazartesi Nisan 29, 2024

Seçimler

Partinin mi Halkın mı İnsanı

Sen hangisi olacaksın

Ben sevdim Dadaistçe yazmayı

 

Evet ...

Uluslararası alanda meşrulaşmak işid karşısında kazanılabilecek bir zaferden daha önemli bir zaferdi.

Tüm dünyadaki sınıfsal içerikli insanlar bir daha bu dünyada emperyalistlerin halklarca kurtarıcı olarak alkışlandığını görerek meşrulaşmaların gerçekleştiğini görmek istemiyorsa;

Sınıfsal içerikli partilerin sınırları aşamayışını aşıp toplumlarımızın ortak mücadelesinin harcı olabilecek üslubu  bulmak zorunda

De.... artık darısı da.....

Şimdi daha iyi görüyorum.

Yoksulluktan rezil olacaksam

Tabiatın güzelliğini tadını çıkar çıkara rezil olam diyerek taşındığım,

Marmara' nın deniz kenarındaki şirin mi şirin bir kasabasında denize bakan evimde kocaman mı kocaman gemiciklere bakarken dünyanın sosyo ekonomik yapısını

Her kes işçi.

Kobani' de ABD öncülüğündeki anaç koalisyon güçlerinin bayrakları sınırları hiçleştiren gemi kovancıklarının gölgesi altında

Maviliğinde tadını çıkarak yorgunluğumu atarken 

Bir içimlik diye düşünürken 

Deniz birkaç içimlik su

Evimi taşımış olsam da 

Değişen bir şey yok 

Herhangi bir kimse içinde 

Hepimiz seçimlerimize rağmen hala dünyanın bir köyündeyiz

Tek değişen gördüklerimiz

Deniz yerine dağlar

Ovalar yerine betonlaşma

Nereye gidersek de gidelim asgari ücrette aynı

Birde  sınırları aşamamış yazı yazdığımız düşüncelerimizi paylaşmaya çalıştığımız yerlerde

Ezidi halkının çektiği ızdırap karşısında insani koridor açabilmek için aldıkları parti kararını Kobani ' nin düşme ihtimali karşısından da

almaya hazır

En iyi teori pratikten çıkar derlerken

Bir Mayıs' a katılımlarıyla sokak yazılamalarıyla

Değişmeyen bir şey  daha

Buralardaki proletaryanın bakış açısı

Doğudaki, Güney Anadoludaki, çukurovadaki... gibi

Proletaryanın düşüncesi yaşadığı sosyo ekonomik yapıdan öte değil

Hatta

Marmarada, 

Akdeniz' e, doğuya göre sınırları hiçleştiren metaların ortaya çıkardığı iş kollarında çalışmayı dünyanın bir parçası olmanın gerekliği, sonucu olarak daha belirgin hissediyorlar

Bu hal nedeniyle de

Sömürgeciliğin uyguladığı sosyo ekonomik yapıyla bağları daha fazla olduğundan 

Bırakın devrimin unsurları olmalarını kendilerini sömürgecilikle bağlarını azaltabilecek sınıfsal bakışlı demokratik istençlere karşı daha köstekçiler

Asil sorunumuzda proletaryaların  sınıfsal bakışlı demokratik istençlerin köstekçisi olmaları da değil, 

Asil sorunumuz  sınıfsal bakışlı demokratik istençlere tahammülsüz proletaryaların  sınıfsal bakışlı demokratik istençlere  tahammülsüzlüğünü proletarya köylü parti içerisine taşımış olma ihtimallerinin olması

Böyle bir ihtimalin olması halinde

Sınıfsal partilerde meşrulaşma çabaları gözlenmez

Toplumsal olaylarda meşrulaşmanın sivil insiyatiflerce sağlanmaya çalışıldığı gözlenir

Ve yahut da

Proletarya kendisini toplumun aktif kesimlerinin meşrulaşma çabaları içerisinde bulur

Yazarlardan da buna hizmet etmeleri beklenir

Yazarlarda ya buna hizmet eder yada etmez 

Sen hangisi olacaksın

Küçük burjuva düşünceleri açığa çıkaracak olan devrimci girişlerdir.


78497

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Sayfalar