Pazartesi Mayıs 6, 2024

Rakka’ya Sefer Tutarlı Devrimci Çizgiye Yönelik Seferdir!

Ortadoğu’da emperyalist güçler kendi sermaye egemenliklerini kurmak için her alanda savaşıyor. Ortadoğu halkları emperyalist kan emici  haydutların kırımından,vahşetinden, zulmünden inim inim inliyor. Yüzbinlerce mazlum kadın, çocuk genç-yaşlı katledidi.milyonlarcası yerinden, yurtlarından zorla koparıldılar. İşkence, zulüm gördüler. Binlerce kadın aşağılık haydutlarca seks kölesi olarak pazarlandı. Çaresizlik içerisinde; “ölümden kaçayım , belki kurtulurum” diyenler daha aşağılık bir ölümle , zulümle karşılaştılar.  Sözde,” insani yardım elini uzatanlar” tarafından denizlere canlı canlı döküldüler. Acı olan şu ki, katliam ve zulme karşı direnmeyip kaçarak yaşayabileceklerini sananlar, ölümden daha beter bir zulümle karşılaştılar. Yaşatmak adına ölüm tüccarları onları ölüm botlarına-teknelerine bindiriyor. Ölümden öte, yeniden ölüme koşmak tüm dünyanın gözleri önünde oluyor. Emperyalist gerici savaşın çirkin bilançosu  yoksul, emekçi halklara, kadın ve  çocuklara çıkarıldı, çıkarılıyor.
Peki, yaşanan bütün bu katliam ve zulmün sorumlusu  kimdi?

Neden bu insanlar en alçakça yol ve yöntemle katlediliyordu.
Neden herkes seyirci duruyordu,
Irak’ta,  Suriye’de, Kürdistan’da insanlık akıl almaz vahşetle öldürülürken, emperyalist haydutlar bu katliamların planlayıcısıydı. Silah, teknik donanım ve lojistik desteklerini esirgemedikleri ve kendi politik sistemlerinin ürünü olan  IŞİD, El-Nusra vb. kullanışlı çetelere katliam yaptırmadılar mı? Komünistler bu emperyalist politik oyunları görmezden gelebilir mi? Eli kanlı global sermayenin Kürdistan üzerinde büyük projeler geliştirmek istediği açık ve belirgin değil mi?

Başkalarını anlıyorum da bir tek bizi anlayamıyorum!.. Ne zamandan beri dünyada ki gerici egemenliğin sahibi, katliamların, sömürünün, zulmün yaratıcılarına hayranlık duyduk. Ne acele böyle, Amerikan emperyalizmini, Avrupa emperyalizmini, Rus emperyalizmini nereye koyduk. Bütün zülmün, sömürünün babası İŞİD , El Nusra, EL Kaide çeteleri mi? Bunların ağa babaları kim, dünyayı bunlar mı yönetiyor da Avrupa’yla, Amerika’yla Rusya’yla ortak hareket ediyor, “çeteleri silip süpürüyoruz”. Bu  bir ideolojik kaymadır, savrulmadır. İdeolojik çerçevede gelişmelere tavır takınma belirleyicidir. Şiddetli gelen popülist, duygu okşayıcı  ulusal akıntılar komünistleri girdabında boğmamalı, komünistler sınıf işbirlikçiliğini hele bugün ki şartlarda asla  kabul edemezler, etmemeliler. Sınıfın emrettiği tavrı takınmalıdır. Akıntıya kapılıp  erken değişim ve dönüşüm tehlikeli bir duruş ve ciddi bir sapmadır.
Emperyalistler bizi silahlandıramaz, eğitemez, kendi  yol haritalarında kullanamazlar, biz kullandırtmayız. Onların plan -projesi altında, silah ve külahlarını giyerek, operasyonlara çıkma, “Rakka yı kurtarma “adına devrimcilik, ilericilik  diyerek  alkış  tutulamaz. Amerika, Avrupa, İsrail, Türkiye faşizminin  yarattığı piyon çete örgütlere karşı, göz boyamacı “kurtarıcı emperyalistlerle omuz omuza ”  mücadele ediyor olmak ahmaklıktır. Aslında emperyalist katiller aradan sıyrılmak için kendi yarattığı canavarlara karşı ilerici, devrimci, ulusal güçleri kullanıyor, bizlerle, kendi yarattığı canavara karşı “birlikte savaş”tırılıyoruz.

Kaypakkaya’nın, Maoist anti emperyalist  bakış acısı açık ve berraktır. Üzerinde oynamaya, bulandırmaya, sınıfsal tavırdan yoksun uzlaşmacı, faydacı tutum takınılamaz. Bizi diğerlerinden ayıran en olmazsa olmazımız  bu ilkesel tavrımızdır.
Yüzbinlerce mazlum Arap’ın, , Kürt’ün, Ezidi’nin, Alevi’nin Müslüman olmayan milliyetlerin akıtılan kanlarını kim planladı, uygulattı… Burada yaşayan emekçi, yoksul halklarmıydı  bu vahşetin sorumlusu?.. Siz  emperyalist sermayenin eli kanlı askerleri, kurmayları ne arıyorsunuz Suriye’de, Irak’ta, Kürdistan da… Kıtalar aşıp savaşmak, savaşlar çıkarmak, ülkeleri, devletleri dizayn etmek siz sarmeye köpeklerine mi  kaldı?.. Dün siz Saddam’ın, Mubarek’in, Esad’ın , Kaddafi’nin  dostu değil miydiniz! İsrail Siyonizmi, Türk Faşizmi, Amerika, Avrupa  emperyalistleri  sizin politikalarınız, uyguladığınız sistem yaratmadı mı bu canavarları… Hepinizin kökü cehenneme, sizinle komünistlerin işbirliği olamaz. Emek sermaye çelişkisini saklamak, kanlı saltanatlarınızı korumak istiyorsunuz. En son Alman  devletinin başı Merkel in, takındığı tavır hangi politik dalaverelerin  döndüğünü bize açık gösteriyor.

Ortadoğu’da  emperyalist bir dünya savaşı yaşanıyor. Bu gerici savaşa karşı, devrimci savaşı geliştirmek ivedi görevdir. Ulusal hareketin ittifakları, Amerika vb işbirliği yapmasına alkış tutamayız destek veremeyiz. Eleştirmek, yanlışlarından vazgeçmelerini istemek bizim görevimizdir.

Kaç gündür kendimle, savunduğum ideolojik görüşlerle ülkemizde ve Kürdistan da  yaşananlara bakıyorum. Rakka’ya operasyonun içeriğine, bileşenlerine bakıyorum vicdanım bir türlü doğru demiyor, kabullenmiyor. Kimlerle, kimin denetimin de, kimin kanlı savaş uçaklarıyla “zafere  koşuyoruz.” Asla bu işbirliğine  komünist Maoistler  sessiz kalmamalıdır. Dünya halklarının baş düşmanı Amerika ya  ve emperyalizme  kafa tutmak tutarlı tavır takınmak  komünistlerin olmazsa olmazı olan, vaz geçemeyecekleri ideolojik-siyasi çizgisidir.

44512

Rakka’ya Sefer Tutarlı Devrimci Çizgiye Yönelik Seferdir!

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Sayfalar