Salı Mayıs 21, 2024

Politik gerilik ve yetmezlik…

Geçen sayımızda okuma ve özellikle yazma faaliyetine uzak duruşumuz üzerine bir şeyler söylemeye çalışmıştık. Bu alabildiğine ilişkili iki başlıktaki geri durum, başka bir dizi çalışma-önlem-öneri vb.nin yanında pratik müdahale ve çeşitli kararların alınması ile tersine çevrilebilir.

Dönemsel olarak ya da faaliyet alanları özgülünde yoğunlaştığımız zamanlar olsa da bütünlüklü ele alma ve sonuçları kolektifimize mal etme anlamında beklenen tablonun gerisinde olduğumuz kabul edilmelidir.

Buradan ilerleyerek değinmemiz gereken bir başka konu da “politik gerilik ve yetmezlik” hususudur. Tüm toplamı kapsayacak biçimde genel anlamda bünyemizin teorik-politik konularda yetmezlik ve eksiklikler taşıdığı gerçektir. Bunu politik seviyede “gerilik” olarak tanımlamak da yanlış değildir. Sorun içinin nasıl doldurulduğudur. Çünkü bu olguyu abartılı biçimde ele alma ve kötümser bir gözle yorumlama halinde ortaya çıkacak güvensizliğin büyük zararları vardır.

Birincisi; durum, ideolojik gerilik noktasına çekildiği takdirde içinden çıkmak olanaksız hale gelmektedir. Elbette politik gerilikle ideolojik seviye arasında bir bağ vardır ama oransal bir çakışmadan söz edilemez. Bir kişinin politik seviyesindeki ileri olma durumunun ideolojik gelişmeyi etkileyeceği ama belirlemeyeceği bilinmelidir. Politik gelişmenin gösterilmediği koşulda ideolojik seviyenin de gerilemeye girmesi kaçınılmazdır.

İkincisi; “gerilik” saptaması görecelidir. Burada belli bir kriter yoktur. Kime ve neye göre bir gerilikten söz ediyoruz. Belli bir kıyas yapılmak zorundadır, evet, çünkü “ileri”likten anlaşılan bir şeyler olmalı ve bunu somutlayan örnekler verilebilmelidir. Örneğin devrimci önderlerin ya da önder yoldaşımız İbrahim Kaypakkaya’nın taşıdığı seviye… Ancak sadece kıyas ile sınırlı kalındığında bu da görece olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmamıza yol açmaktadır. “Sade kıyas” yöntemi, özellikle kadın, LGBTİ+ ve genç yoldaşları erkek egemenliği ve yaş hiyerarşisi ile birlikte sürekli “yetersizlik” ve “gerilik” sapması ile başbaşa bırakmaktadır.

Üçüncüsü; politik gelişmişliğin faaliyetle olan ilişkisidir. Bir komünist parti sınıf mücadelesiyle ne kadar yoğun bir bağ içerisindeyse, karşılaşacağı sorunların adedi ve çapı o kadar fazlalaşacaktır. Bu durum, daha fazla çaba ve çalışmayı, zorunlu olarak politik yönde gelişmeyi doğurur. Ama yine de bu durumun karşılığı, doğrudan bir bileşkeyle verilemez.

Buradan ilişki kurduğumuzda, ideolojik-politik eğitimin ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bu eğitim faaliyeti, tüm faaliyet alanlarında pratikle bütünleştirilerek yürütülmelidir. Hatta bu çalışmalar belli boyutlarda ve konu başlıkları altında, kampanya tarzında da ele alınabilir/alınmalıdır.

Son olarak bir diğer nokta ise, bahsini ettiğimiz yetmezlik ve gerilikle mücadeledir. Hemen herkesin/her şeyin bir başka kıyas noktasına göre geriliğinden söz edebileceksek, daha önemli olan bunun aşılması yolundaki çabadır. Bunu görebilmenin yolu, bizzat o konu itibarıyla ortaya konulanlara bakmaktan geçer. Teorik gelişmişlik ve ideolojik sağlamlık, faaliyetin gelişim seyriyle sıkı bağlara sahip olduğu için bu konudaki tek sihirli formül mücadeleyi büyütmektir.

2318

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar