Pazartesi Mayıs 20, 2024

Partizan: Filistin halkı yalnız değildir/الشعبالفلسطينيليسوحده

ABD’nin çeşitli inanç ve milliyetlerden Filistin halkına dönük bu savaş ilanı, Siyonist İsrail’in özellikle Suriye eksenli giderek genişleyen coğrafi alanını meşrulaştırmaya yöneliktir. İsrail ile girişilen bu mutabakat sadece Filistin halkını değil bütün Ortadoğu’daki ezilen halkları ilgilendirmektedir.

Bu saldırı en başta Lübnan, Suriye ve Filistin halkına yönelik olup geniş bir alanı kapsayan bir işgalin ve tarihsel haksızlığın ilanıdır. Çizilen sınırları, emperyalistlerin imtiyazlarının ürettiği açıktır.

Şurası bir gerçek ki; tarihsel açıdan Kudüs, bölgedeki birçok inanç açısından kutsal sayılmaktadır. Ancak mesele sadece Kudüs değildir.  Meselenin ezilen ulus sorunu olduğunu yadsıyacak düşünce ve algılayışlar mevcuttur. Bu noktada gerek ülkemizde gerekse birçok ülkede siyasal İslami hareketler sorunu sadece Kudüs meselesine indirgeyerek gerçeğin üzerini örtmekte ve bu noktada ezilen ulus çelişkisini örtbas etmektedir.  Kitlelerin mücadele ve direniş bilincini bir inanç ekseninde örgütleyerek ulusların kendi kaderini tayin hakkını mistik bir göreve dönüştüren bu hareketler gerçek kurtuluşu da zillete düşürmektedir. AKP başta olmak üzere birçok siyasal İslamcı parti ve örgütlenme, bu durumu propagandaya dönüştürmektedir. Ülkemizde Kürt ulusuna yönelik imha ve inkâr politikalarını hayata geçiren faşist Türk devletinin postu farklı ciğeri aynı bir modeli olan İsrail de, Filistin’in kendi kaderini engellemekte her türlü imha ve inkârı hayata geçirmektedir. Kürt ulusunun kaderi ile benzer ortaklığı paylaşan Filistin’in bugün bu saldırıya karşı büyüttüğü direnişe ses olmak bizlerin tarihsel ve sınıfsal görevidir. “ dedi.

ABD, bölgesel savaşı tırmandırmak istiyor!

“ABD, bölgesel savaşı tırmandırmak istiyor!” diyen Partizan  ABD’nin bölgede savaşı tırmandırarak kendi imtiyazlarını ürettiğini etti.  Açıklamada bu duruma ilişkin “ABD emperyalizmi Ortadoğu’da süregelen savaştan nemalanmaya devam etmek ve petro-doların bölge üzerindeki değerini diri tutmak için kaosu tırmandırmak istemektedir. ABD’nin bu politikası aynı zamanda Avrasya’nın sömürüsü konusunda da adımların genişletilmesi anlamına gelmektedir. ABD’nin politikaları böyleyken bir yandan da Rusya ve Çin de bölgede çeşitli asimetrik örgütlenmeler yaratmakta veya bunları destekleyerek pazar dalaşında alan elde etmek istemektedir. Suriye’ye dair planları tutmayan ABD, bölgede nüfuzunu artırmaya başlayan Rusya ve İran’a karşı yeni hamlelerin peşindedir. Kudüs’ü açıktan başkent ilan eden ABD, bölgede açıktan bir provokasyonun peşindedir. Buradaki amacı ise İsrail üzerinden İran’ı ve onun bölgede desteklediği Hizbullah’ı savaşa çekmektir. Suudi Arabistan eliyle Hariri’nin istifası kapsamında başlattığı Lübnan provokasyonunu Filistin üzerinden derinleştirmek istenmektedir.” denildi.  

ABD’nin politik krizi ve prestij tazeleme operasyonu sürüyor

Trump sonrası ABD'nin iç ve dış politikada bir krize girdiğini kaydeden Partizan’ın açıklaması şu şekilde son buluyor;

Tüm bu gelişmelerin önemli ve dikkat çekici bir diğer yanı da ABD’nin iç politikada yaşadığı krizdir. Trump’ın seçimlerin ardından açıkladığı Ortadoğu politikası, ABD içinde de ciddi krizleri açığa çıkarmıştır. ABD’nin güvenliği eksenli bir tartışma olan bu değişiklik, Trump etrafında toplanan sermaye lobisinin dağılmasına neden olmuştur. ABD emperyalizminin imtiyazları eksenli bu kriz, ilkin Suriye rejimini hedef alan Shayt Hava Üssü’ne yönelik hava saldırısı ile giderilmeye çalışılmıştır. Bugün ise bu tazeleme operasyonu, ABD’nin iç politikada yaşadığı krizin dış politikadaki yansımasıdır. Kuzey Kore’nin ABD’nin askeri tehditlerini yok saymaya devam etmesi ve konvansiyonel ve nükleer caydırıcılığını tam olarak geliştirip ABD’nin tehditlerini geçersiz kılmaya çalışması, ABD’nin iç yapısındaki siyasal krizleri tetiklemektedir. Tüm bu krizlerin bedeli Ortadoğu halklarına ödetilmek istenmektedir.

Çabalar nafile, direnen halklar kazanacak!

ABD’nin bölgede siyasi istikrarsızlığı derinleştirme çabalarına Filistin halkı kurban edilmek istenmektedir. İsrail’in güvenliğini kendi güvenliği ilan eden ABD, Kudüs’ü işgali, esas olarak Filistin’in işgalidir. Filistin halkının intifadası da bölge halklarının intifadasıdır. Emperyalizme ve onun bölgesel politikalarını hayata geçiren taşeronlarına karşı bir başkaldırıdır. Bu başkaldırı halkların kurtuluşunun, özleminin ve geleceğinin nişanesidir. Bu nişane ise ödenecek bedeller üzerinden yükseleceği kadar ödetilecek bedelleri de içinde kendini yaratacaktır.

Yaşasın Filistin halkının ulusal kurtuluş mücadelesi!

Yaşasın Filistin halkının intifadası!

Kahrolsun Emperyalizm!

Kahrolsun Siyonizm!

Filistin halkı yalnız değildir!/  الشعبالفلسطينيليسوحده

PARTİZAN

8 Aralık 2017 

44774

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar