Perşembe Mayıs 9, 2024

Nubar Ozanyan’ın devrimci düşünceyle tanıştığı gençlik yılları

Nubar Ozanyan 16 Ağustos 2017 tarihinde Rojava’da şehit düşerek TKP/ML’nin şehitler mertebesine ulaştı. Cenazesi Kamışlı’da Ermeni Kilisesi’nden kaldırıldığında Ermenilerle beraber, Rojava halkından geniş bir kitle katlımı oldu.

Daha sonra cenaze Derik’te kalabalık bir halk katılımıyla defnedildi. Verdiği mücadeleyle Rojava halkının bağrında derin izler bırakan Ozanyan’ın cenazesine geniş kitle yığınları, PYD temsilcileri, yoldaşları ve diğer siper yoldaşları aktif ve görkemli bir katılım gösterdiler. Ve Nubar Ozanyan’ı şehitler kervanına uğurladılar...

 Nubar Ozanyan Yozgat’ta doğdu. Küçük yaşlarda annesini kaybeder ve İstanbul’a götürülür. Nubar daha küçük yaşlarda aile efradından kopuk bir yaşam içerisinde yer alır. Bunun sonucu İlkokulu Karagözyan Ermeni Yetimhanesi’nde okur. Daha sonra ortaokulu Ermeni Surp Haç Lisesi’nde tamamlar. Nubar’ın daha gençlik arifesinde oluşan kişiliğinde haksızlığa ve baskıya karşı tavır alma, yardıma ve desteğe ihtiyaç duyanın yanında yer alma, destek sunma karakteri gelişir. Böylesi bir kişiliğin oluştuğu Nubar’ın yaşamında bu yönü giderek öne çıkar.

 Öyle ki okuduğu Ermeni okulunun bahçesinde resmi olarak Türk bayrağının kuleye çekilmesine tahammül edemez. Asılan bayrağın Ermenilere yapılan baskının sonucu zoraki asıldığı hissine kapılır. Bunun sonucu bir gün kuleye tırmanarak bayrağı aşağı indirir... Okul idaresi bayrağı tekrar takar.

Bir başka gün, Milli Eğitim’e bağlı müfettişler okula denetime geldiklerinde o, kravatını çıkarır ve tepkisini bir başka şekilde yansıtır. Sık sık Ermenice dışında diğer derslerin niçin Türkçe verildiğini dile getirir... Ayrıca hayatını paylaştığı yatılı okulda arkadaşları arasında oluşan çelişkilerde kendince haklı olanın yanında yer alır...

Takındığı bu tutum ve tavırlar yaşının henüz gençken girmediği ortaokuldaki döneme tekabül eder... Ortaokuldan sonra spor faaliyetlerine ağırlık verir. Halter ve vücut geliştirme sporuyla ilgilenen Nubar yoldaş, hızla bu spor dallarında kendisini geliştirir. Diğer taraftan devrimci düşüncelerle tanışır. Ve giderek kendisinde bu devrimci düşünceleri geliştirir.

Armenak Bakır’ın TC devletine karşı verdiği mücadele onu etkiler. Başta Hürriyet, Tercüman, Son Havadis olmak üzere dönemin gerici Türk basınının Armenak Bakır’ı Ermeni kimliğiyle manşetlerine alarak gerici kamuoyu nezdinde “teşhir” etme girişimi, Nubar şahsında ters etki yaratır.

Mevcut devletin ve düzenin gerçek yüzünü daha iyi görür ve tanıştığı TKP/ML’nin ideolojik-politik hattıyla kendisini donatır. Tüm bu gelişmeler Nubar’ı karşıt kutupların çatıştığı çetrefilli bir sürece de sokar. Nubar, uğraştığı halter ve vücut geliştirme spor dallarında kendisini iyice geliştirir. Bunun sonucu halter milli takımına çağrılır.

Çağrıldığı kampta Bulgaristan Türklerinden Naim Süleymanoğlu da vardır. Antrenmanlarda aynı kilodan olan Naim Süleymanoğlu’ndan daha ağır halter kaldırır.

Filistin’deki mücadele içerisinde yer alır.

Nubar’ın bu üstünlüğü resmi yetkililerce kabul edilmez. Nasıl olur da, bir Ermeni dünya çapındaki bir Türk halterciden daha ağır kaldırarak TC devletini temsil eder!..

Türk-İslam Sentezi doktriniyle inşa edilmiş devletin resmi yetkilileri Nubar Ozanyan’ın, Naim Süleymanoğlu yerine TC devletini temsil etmesini kabullenemezler! Böylesi bir şizofreni sonucu Nubar Ozanyan halter milli takımına alınmaz. Aslında Nubar da bir çelişkiyi yaşayarak daha iyi anlar. Ermeni soykırımı yapmış ve Ermenilerin varlığını bir türlü kabullenemeyen faşist bir devleti temsil etmek Nubar için de kolay olmamıştır. 12 Eylül darbesi sonrası her türlü baskı ve şovenizmin uç boyutlara tırmandığı koşullarda Nubar gerçek durumu daha iyi görmüştür...

Nubar Ozanyan vücut geliştirme sporuyla da uğraşmıştır. O dönemler vücut geliştirme sporu amatör bir daldır. Dolayısıyla yarışmalara TC adına katılım amatör dalda olur. Yarışmadan doğrudan dışlanmaz. Fransa’da yapılan yarışmaya katılır. Dünya üçüncüsü olur. Ama yarışma sonrası göndere çekilen bayrak ve temsil ettiği devlet TC adına olur.

Benzeri duyguları tekrar yaşayan Nubar Yalımyan geldiği vücut geliştirme kafilesinden ayrılır ve Fransa’da iltica talebinde bulunur... Artık Nubar Ozanyan yer aldığı hareketin saflarında kendisini daha geliştirir. O minvalde aktif olarak yer alır...

Bunun sonucu aktif olarak yer aldığı TKP/ML saflarında parti üyesi olarak profesyonel faaliyet yürütür. Nubar Ozanyan Filistin’deki mücadele saflarında yer alır. Sonrasında Türkiye’de ve Karabağ’da verilen mücadeleye katılır. Nubar en son aynı güzergahta yer aldığı yoldaşlarıyla birlikte Rojava’da verilen haklı ve meşru mücadele içerisinde onurla yer alır...

Bunun sonucu şehitlik mertebesine ulaşır. Taşıdığı bayrağı yoldaşlarına devreder...

Nubar Ozanyan profesyonel olarak enternasyonal mevzilerde yer alır! Nubar, TKP/ML saflarında aktif olarak yer alır. Programına, stratejik hattına ve devrim güzergahına inandığı parti içerisinde giderek kendisini geliştirir. İnandığı parti saflarında daha aktif ve daha profesyonel mertebede mücadele yürütür. Bunun sonucu her geçen gün daha aktif yer aldığı partiye üyelik için başvuruda bulunur. Yoldaşın başvurusu kabul edilir ve Nubar yoldaş parti üyesi olur.

O artık kendisini partiye adamıştır. Devrim programına inandığı hareketin mücadelesinde daha aktif ve daha üst mertebede yer alan yoldaş Ozanyan, 1989-1991 yıllarında Filistin’deki mücadele içerisinde yer alır.

Verilen mücadeleye aktif olarak katılır. Toprakları ilhak edilen bir ulusun verdiği haklı ve meşru mücadelede bir komünist olarak savaşır. Nubar yoldaş; diğer taraftan edindiği savaş bilgilerini safları içerisinde yer aldığı hareket içerisindeki yoldaşlarına aktarır. Bunun sonucu Filistin’de açılan parti denetimindeki askeri kampa katılan taraftarların askeri eğitiminde aktif yer alır.

Kampa katılan parti taraftarlarını askeri olarak eğitir ve donatır. Böylece Halk Savaşı askeri stratejisini savunan bir partinin askeri komutanı olarak üstlendiği görevi belirlenen süre içerisinde layıkıyla yerine getirir. Bunun sonucu onlarca yoldaşın aktif eğitiminde emeği geçer. Daha sonra Türkiye’ye çağrılır.

Belli bir süre Türkiye’de kalan yoldaş, verilen görev sonucu Karabağ’a gider.

 Partisine kumanda eden çizgiye olan inancını hiç sarsmamıştır.

Karabağ’da oluşan sorun nedeniyle Ermeniler ve Azerbaycan arasında savaş çıkmıştır. Karabağ, Azerbaycan sınırları içerisinde yer almasına karşın nüfusun dörtte üçünü Ermenilerin oluşturması sonucu sosyalizm döneminde Karabağ’a özerklik verilmiştir.

Ancak verilen özerklik 1991 sonrası Azerbaycan tarafından kaldırılıp, Karabağ Ermenileri zoraki göçe zorlanır. Bunun üzerine Ermeniler bu kararı kabul etmezler. Ve Azerbaycan devletine karşı savaşırlar. Nubar da bu savaş içerisinde aktif olarak yer alır.

Nubar’ı bu savaş içerisinde yer aldıran neden TC Devletinin desteğindeki Azerbaycan devletinin çoğunluğu oluşturan Ermenilerin topraklarından zoraki tehcire tabi tutulmak istenmesidir. Nubar yer aldığı askeri mücadeleler içerisinde giderek askeri vasıflarını, yeteneklerini, donanımlarını geliştirir.

Ancak bir komünist olan yoldaş, askeri mücadeleyi ve edindiği askeri bilgi birikimini inandığı ideolojik-politik hattan kopuk almaz. Tersine kendisini siyasi olarak da geliştirir. Okur, araştırır ve siyasi birikimini giderek artırır. Sosyal pratiğini yönlendiren ideolojik-politik hattını daha geliştirir. Ermeni sorunuyla ilgili Ermeniceden Türkçeye çeviriler yapar.

Çeşitli makale yazıları yayınlar. Hatta askeri konularda araştırma taslakları hazırlayıp bunları genişletilmiş şekilde yayınlamayı bile düşünüyordu. Nubar yoldaş kararlı ve inatçıdır. Kendisini daha geliştirmek istemiştir. Bunun sonucudur ki devamlı saflarında yer aldığı hareketin daha ileri mevzilerinde yer almak istemiştir.

Yoldaş Nubar, Rojava’da verilen savaş içerisinde bu minvalde yerini almıştır. TC, Arap devletleri ve emperyalist güçlerin yer aldığı DAİŞ vb. gerici güruhların saldırısına karşı Rojava halkının verdiği mücadelede aktif olarak onların saflarında yer almıştır.

Nubar yoldaş bu gücü mücadelesine kumanda eden partisinin ideolojik-politik hattından almıştır. Rojava halkına yönelik saldırıda yoldaş yer aldığı partisinin doktrini ile kendisini kuşatmıştır.

Partisine kumanda eden çizgiye olan inancını hiç sarsmamıştır. Tersine o inançla kendisini daha güçlendirmiştir. Nitekim içten tasfiyeci, hizipçi, benmerkezci güruhun içten saldırısına göğüs germiştir.

Kendisini partinin inancıyla daha donatarak dışta karşı devrime karşı savaşan Ozanyan yoldaş, aynı zamanda partisi içindeki gelişmelerde de yanlışa karşı net ve kararlı duruş sergilemiştir. Onu bir kez daha selamlıyoruz! Onun devrettiği bayrağı yoldaşları devralacak ve izinden gidecektir!

 Ve eninde sonunda onun ve tüm parti şehitlerinin devrettiği kızıl bayrak karşı devrimin burçlarına dikilecektir!

Bundan kimsenin kuşkusu olmasın! Bu inançla şehit düşen Nubar Ozanyan’ı bir kez daha anıyoruz! (Bir yoldaşı) 

43800

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar