Salı Mayıs 21, 2024

Nisan’da yürümek! (Nubar OZANYAN )

Özgür ve onurlu yaşamı yaratma ve yaşatma mücadelesini güçlü benimseyen, bunu yüreğinde hisseden hakikat devrimcileri, nefsine ve kibrine yenilmiş sultanları ve paşaları altedebilirler/altedeceklerdir.

Zorbalıktan başka yasa bilmeyen AKP-MHP iktidarı; son bir yılda bekçi yasası, sosyal medya yasası, barolar yasası vb. el uzatmadığı; denetimine ve tehdit altına almadığı hiçbir alan bırakmadı. Son süreçte de HDP’yi kapatmak için her türlü yol ve yönteme başvurması, Gergerlioğlu’na karşı uyguladığı zulüm, bu ırkçı-şoven zihniyetin ömrünü uzatma amaçlı pratiklerdendir. Bu yol, kirli ve paslıdır.

Hemen her dönem, attığı her adımla doğrudan kendi kitlesini konsolide etmeye çalışan diğer yandan dipten gelecek dalganın önünü önceden kesmek için asker-polis örgütlenmesine ek olarak cihatçı-çeteleri örgütlemeye giden Saray sultanının halk düşmanı yüzü daha iyi açığa çıkmaktadır. Soykırım, katliam, işkence ve baskıdan başka bir şey bilmeyen İslamcı maskeli İttihatçı-Kemalist zorbalara karşı verilecek mücadelenin yegane yolu bellidir.

“İlk seçimde gidecekler”, “kan kaybediyorlar” söylemlerine pirim vermeden kitlelerin sisteme karşı öfkesini büyütmek ve bu öfkeyi sistemin nefes borusunu tıkamaya yöneltmek önemlidir. Bunun için de birleşik mücadeleyi daha iyi örgütlemek gerekmektedir. Faşizmin korkusu ancak bu mücadeleye ağırlık verilerek büyütülebilir. Bu adımlar güçlü atılırsa, gelişecek kitle hareketleri karşısında geride kalınmaz. Bu gerçeklik öngörülerek hazırlık yapılmalı, konumlanma ve mevzilenme güçlendirilmelidir.

AKP-MHP faşist kliği ile CHP-İYİ Parti kliği arasında söylem dışında özde bir fark olmadığı gibi ikisinden birinin arkasına yedeklenme siyaseti de izlenmemelidir. Alternatif siyaset ve örgütlenme mevzisi, birleşik devrimci güç safları ve mücadelesi olmalıdır. Kabul etmek gerekir ki; daha önce ayrı ve parçalı duran ve hareket eden devrimci güçler, şimdi bir yandan kendi öz-bağımsız siyasetini yaratmaya çalışırken diğer yandan da ortak faaliyetler ile toplumda belli bir karşılık bulmaktadırlar.

Gerçekliğin yasalarını ve gelişim yönünü keşfeden her siyaset, doğru uygulandığında sonuç alacak etkili bir doğrultuda ilerleyebilir. Yeter ki, bu doğrultuda ilerleme iradesinde ortaya çıkacak zorluk ve sorunları çözmeye odaklanmaktan vazgeçmeyelim.

Garê Direnişi’nin irade ve kararlılığı, 8 Mart’ın öfkesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme açıklamasının ardından sokakları dolduran öfke, Newroz’un kitleselliği ve renkliliği 1 Mayıs alanlarına mutlaka yansıyacaktır. Şimdiden Nisan’da adımları sağlamlaştırıp büyüterek 1 Mayıs çalışmalarına hazırlanılmalıdır. Genç yürümenin gücü her tarafa yayılmalı etkisi artırılmalıdır. Devrimci kararlılık ve cesaret kuşanıldığında alt edilmeyecek zorluk, aşılmayacak engel yoktur. Özgür ve onurlu yaşamı yaratma ve yaşatma mücadelesini güçlü benimseyen, bunu yüreğinde hisseden hakikat devrimcileri, nefsine ve kibrine yenilmiş sultanları ve paşaları altedebilirler/altedeceklerdir.

Soykırım ve katliam yaşamış halklar sadece kendi acılarına ağladıkları, sadece kendi yaşadıklarını anlattıkları, herkesten kendilerini anlamasını bekledikleri için zulüm devam etti. Bugün işçiler, köylüler, kadınlar, Aleviler, aydınlar, öğrenciler sadece kendi sorun ve talepleri için mücadele edip dururlarsa mücadelenin muzaffer başarısına ulaşamayacaklar. En güçlü etkili ve sonuç alıcı yol, birleşik-ortak mücadele yoludur. İnce derelerin nehir olmasına, nehirlerin denizlere ulaşmasına ancak bu yol izlenerek varılır. Bugün işçilerin, köylülerin, kadın ve gençlerin, Kürt ve Alevilerin, farklı inanç ve dillerin yanyana, omuz omuza birlikte ortak yürümesine ihtiyaç vardır. Farklı anlayış ve fikirlere sahip devrimciler hiçbir grupsal hesaba düşmeden, hiçbir kaygı gütmeden sadece dünyayı değiştirmeyi hayal edecek bilinçle hareket ettiklerinde özgürlük hayali gerçek olur. Biliyoruz; bu manifestoyu anlamak, anlamlandırmak, bunun gerekliliğini ve zorunluluğunu kavramak, bu kavrayışa uygun ortak yürümek zor olsa da imkansız değildir. Zorluklar ve engeller ancak büyük bir amaca sahip olunarak çözüme kavuşturulur.

2016 yılında fikir olarak olgunlaşarak örgütlenen birleşik devrimci mücadele programı, yeni yeni anlamlandırılmaya ve bu yönde güçlü adımlarla yürümeye başladı. Daha yürünecek çok yol vardır. Dağlara uzanan patikalar, şehirlerin meydanlarına çıkan sokaklar adımlanmaya devam edilecektir. Zamanın ve pratiğin öğreticiliğinin, büyük bir öğretmen ve etkili bir çözüm olduğu bir gerçektir.

Ortak yürüyüş ve mücadele adım adım anlamlanıyor ve büyüyor. Çünkü gerçeği en ileri derecede, ona en yakın şekilde doğru okumaya çalışan fikir etkili olma potansiyeline ve değiştirme gücüne sahiptir.

Aynı devrimci aklı, aynı ortak devrimci irade ve kararlılığı biraraya getirenler sultanların ve paşaların korkulu rüyası haline gelecektir. Sadece özgürlüğü düşleyen ve zaferi kazanmayı hesaplayanlar büyük kazanabilir. Çünkü bu topraklarda farklı ve direngen aykırı sesin, yıkıcı sözün, ağıtların, acıların, türkülerin zalimlerde büyük korku yarattığı bir gerçektir. Bu ülkede Kürt ıslığı bile düşmanda ürküntü yaratıyorsa devrimci öfkenin yıkıcılığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Yaratılması ve başarılması gereken yegane görev, birlikte-ortak mücadele fikrini ve iradesini korkusuzca, yüksek inançla örgütlemektir. Paranın efendisi sultanların ve zulmün paşalarının en büyük korkusu burada gizlidir. Korku neredeyse cesaret tam da orada yatmaktadır. Cesareti açığa çıkarıp özgürlüğü büyütmek, birleşik mücadele güçlerin ellerindedir.

Ancak o eller, o büyük muzaffer günün yaratıcıları olabilir.

2470

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

TC’nin Kuruluş İdeolojisi Kemalist Faşizm ve Günümüzdeki Varyantı

Ülkemizde sorun ve çelişkiler çözülmediği gibi mevcut durum giderek daha çetrefilli bir döneme girmiş durumdadır. Bunun sonucu işçi sınıfı ve emekçi yığınların sömürüsü had safhaya varmıştır. Yoksullaşma en üst düzeye çıkmıştır. Ülkenin girdiği sarmal durumun bedeli tamamen emekçi sınıflara yüklenmiştir. Elbette ki yoksulluk ve işsizlik her zaman var olmuştur. Sınıf çelişkileri, sömürü, baskı ve diktatörlük dönemleri her zaman yaşanmıştır. Bundan sonra da sınıf çelişkileri var olduğu müddetçe baskı mekanizması varlığını devam ettirecektir. Lakin günümüzdeki mertebeye çıkmamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi, ya da Emperyalizme Bağımlılığın Belgesi

Osmanlı iktisat tarihinde önemli bir yer tutan kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Cenevizlilerle olan ticareti artırmak maksadı ile verilmiştir. İlerleyen yıllarda ise ticaret yollarında yaşanan değişiklikler ve dünya ticaretinin yeni rotalar edinmesi sonucunda başka bazı ülkeler de kapitülasyonlar yani ticaret yaparken kimi ayrıcalıklar edinme hakkı elde etmişlerdir.

Yüzyıldır Tarihin Dışında Bir Rejim: TC!

 

Türk devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında, Türk devletinin kuruluşu ve adına “Milli Mücadele” ya da “Kurtuluş Savaşı” denilen süreci ve bu sürece önderlik eden sınıfları kısaca ifade etmek, Türk devletinin hangi temeller üzerinden yükseldiğini ve sınıfsal niteliğini tanımlamak açısından önemlidir.

TC'nin Yüzyıllık Tarihinde İşçi Sınıfı ve Mücadelesi

Giriş:

İşçi sınıfının tarihi kapitalist sistemin gelişmesinden ve burjuvaziden ayrı ele alınamaz. Burjuvazinin ortaya çıktığı yerde işçi sınıfı da vardır. Ve bir çelişmenin iki yanı olan işçi sınıfı ve burjuvazi, birlikte var olurlar. Bu iki zıt kutup hem birbiriyle mücadele ederler ve hem de biri olmadan diğeri olmaz. Bu iki toplumsal sınıfı yaratan kapitalist sistem olmuştur.

 

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

Sayfalar