Çarşamba Mayıs 22, 2024

Nanikkk... Nanikkk...

Reytingler  sıfır.

Reytingler  sıfır.

Ah... dostlar... ah..

Sormayın gitsin... sormayın gitsin...

Yükselmesi beklenen toplumsal muhalefetin (!) reytingleri de artırabileceği düşüncesi biz yazarlara öyle yazılar yazdırıyor...  öyle şeyler yapıyor ki...

Sormayın gitsin.

Bir bakıyorsunuz ki içimizde biri:

Her türlü burjuvalarla işbirliğini savunurken...

Bir diğeri:

İş, dünya proletaryalarının çeşitliliğiyle enternasyonalizmi savunmaya gelince su koyu verebiliyor.

Başka biri de:

Geleneklerimizdeki yabancı savaşçıların resimleri altında yoldaşlarını başka ülkelere devrim ihraç etmekle suçlayabiliyor...

Bambaşka bir yerde bambaşka bir alemdeki bir diğeri de...

Sanki... biz proletaryalar.... elli yılda elli kez parçalanmış partilerin.... sosyalizm için söylediğimiz tüm sözlerinde sınandığı yer olduğunu bilmiyormuşuz gibi davranabiliyor.

Eee... halimizde böyle olunca...

Hani ortaya da....  

Hadi... Anna gel bizim köyümüze gidelim devrim gerçekleştirelimden....

Tutun ....

Bürokrasizmi artık kapitalistler bile bireysel bir hastalık olarak görmekten vazgeçip... gelişemeyen - dönüşemeyen... gelişmemiş bir ülkenin hastalığı olarak görmeye başlamışken....

bürokrasizmi hale bireysel bir hastalık olarak görmeye devam etmek ..

Trajedi komik sonuçlar da çıkarmıyor değil.

Tabii ki biz yazarlar arasında  her şey bu kadar kötü demekte yanlış.

Bazen biz yazarlar arasında güzel şeylerde yaşanmıyor değil.

Bunlardan bir tanesi de...

Mülkiyetin mülksüzleştirilmesi konusunda ap ayrı temellere sahip olan insanların birbirlerini eleştirmeleri birbirlerinin işlerine yaramayacağını bilmiyormuşçasına birbirlerine eleştirmelerinden yaşananlar.

Sonuçta...

Çindeki bürokrasizmin ortaya çıkmasını sovyetlerin fazla demokrasileşememesine ve sovyetlerin demokrasileşmesiyle çinin bürokrasizm sorununun çözüleceğini iddia etmek....

Hani herkesin dudaklarında tebessüme yol açmıyor değil.

Ve biz yazarlar sırf reyting uğruna doğrulardan vazgeçmemeliyiz.

İyi olan kazansın

İyi nanik yapan kazansın.

Nanikk...

Nanikk...

2074

AYDIN(LAR) VE AYDINIMSI(LAR)[*]

 

“Alev, başka şeyleri aydınlattığı

kadar aydınlatmaz kendini.”[1]

Dört yanın “aydınımsı(lar)” diye ifade edilebilecek bir yabancılaşma/ deformasyon tarafından kuşatıldığı kesitte, Demba Moussa Dembélé’nin, ‘Samir Amin: Ezilen Hakların Sömürülen Sınıfların Organik Aydınları’[2] başlıklı yapıtı, “dünya aydın bakışı”nın yanıtı gibidir sanki…

KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK

 

ŞOVEN GERİCİLİK DALGASINA KARŞI KAYPAKKAYA'YI ANLAMAK VE ANLATMAK[1]

"Çocukluk saflığını kaybetmeyen

insana büyük insan denir."[2]

 

I) İbrahim Kaypakkaya'dan söz etmek; Onu anlamak ve anlatmak kolay bir şey değil; hatta çok zor; öncelikle bunun altını çizerek başlayayım konuşmama...

Önce bir soru: İbrahim Kaypakkaya öldü mü? İçinizde buna "Evet" diyen var mı? Olduğunu zannetmiyorum; ama varsa ne yazık...

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -3

 

Kolombiya’da Gerilla Örgütleri: ELN,  ELP ve M-19

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP -2

 

“YÜZYILLIK YALNIZLIK”I YIKAN GERILLALAR: FARC-EP* -1

 

“Ya bedel ödeyerek özgürlüğü fethedeceksin,ya da onsuz yaşamaya razı olacaksın” Jose Marti

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

 

HAVUÇ AYDINLAR (MAYALARIN ANISINA)

 

Burjuvazi, kendi sistemini “ilerici” ve insanlığın sahip olabileceği “en iyi toplumsal sistem” olarak tanıtmaya devam ediyor ve bu sistemi savunanları, bu sistemin sürdürülmesinin teorisini yapanları da toplumun karşısına “aydın” olarak çıkarıyor. Elindeki devletin baskı gücünü ve üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği tüm avantajları kullanarak;  burjuva ideolojik manipüle araçlarını her saniye, her saat topluma empoze ediyor.

“KORKU KITASI” AVRUPA'DA IRKÇILIĞIN FELSEFESI

 

KÜÇÜK BURJUVAZININ SEFIL HALLERI

 

KAYPAKKAYACILAR HAIN BERKTAY'I IYI TANIR

 

Sayfalar