Cumartesi Haziran 1, 2024

Lenin’in fedaisi Kamo’dan Nubar’a… Devrimin özgün kişilikleri (Sefagül Aslan)

“Ama gerçek, sık sık olduğu gibi, tüm ‘hayal ürün’lerinden daha şaşırtıcı ve karmaşık olduğunu kanıtladı” der Maksim Gorki, Kamo için yazdığı bir yazıda.

Nubar yoldaşın ölümsüzlüğünün üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti. Ona dair birçok yazı yazıldı, onun üzerine birçok röportaj verildi.

Ünlü Bolşevik devrimci Kamo’nun yaşamını okurken, Nubar yoldaşla olan benzerliğini yakaladığımda inanılmaz şaşırdım. Ama her ikisinin de Ermeni olması, her ikisinin de devrimin en yılmaz fedaileri olduğunu düşününce kuşkusuz bu benzerliğin tesadüfün çok ötesinde bir zorunluluk olduğunu anladım.

Kamo’nun Bolşevik devrimin başarısı için akla hayale gelmeyecek işler yaptığını, kendisini her türlü düşman saldırısından yaratıcı zekasıyla, olağan dışı hareket tarzıyla nasıl boşa düşürdüğünü gözlerim faltaşı halindeyken okudum.

Lenin’den gelen her türlü talimatı eksiksiz, nasıl yerine getirdiğini okudum. Lenin’den gelen tüm talimatlara, “Lenin diyorsa bir bildiği vardır” diyen Kamo gibi Nubar yoldaş da “Parti diyorsa bir bildiği vardır” diyerek bütün görevleri eksiksiz yerine getiriyordu.

Kamo, çeşitli ülkelere giderek, devrime hizmet edecek iğne ucu kadar olanağı değerlendiriyor, hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Nubar yoldaş da partisi nerede görevlendirmişse oraya gitmiş, her fırsatı her ilişkiyi devrimin çıkarına hazır hale getirmişti.

Hapishaneye girdiğinde duvardaki bir çıkıntıyı, kaçışın adımı haline getiren Kamo, duvardan atlar, şaşkın bakışlarıyla kendisine bakan çocuğa, sakin bir şekilde düştüm der. Bu öyle bir özgüvendir ki, özgüven güvenden gelir kuşkusuz. Partisine, önderine ve devrime olan güvenden.

Nubar yoldaş da apartmanda ev sahibinin olmadığı bir evden kendisine bağladığı ipi aşağıdaki yoldaşını çekmek için kullandığında, etraftan şaşkın gözlerle bakan mahalle sakinlerine “film çekiyoruz” diyecek kadar kıvrak bir zekaya olağanüstü bir fiziğe sahip olduğunu gösteriyordu. Arabayı park etmek isteyen yoldaşına arabaları kendi elleriyle kaldırarak yer açan biridir o. Ama tıpkı Kamo gibi tüm yeteneklerini tüm olağanüstü özelliklerini yalnız ve yalnızca partinin yani devrimin hizmetine sunuyordu.

Tüm yaşamı yeterince yansıtılmayan Nubar yoldaşın, halihazırda yazılanlar dahi okunduğunda dahi yaşamı şaşkınlık verebilir, ama girişte de ifade ettiğim gibi devrimin bu özgün kişiliklerini okumak ve az rastlanır Nubar yoldaş gibi insanları görünce, gerçeğin tüm hayal ürünlerinden daha şaşırtıcı ve karmaşık olduğunu görüyoruz.

Zira “Bütün bu özelliklerin tek bir insanda toplanması, ilk bakışta çelişik gibi görünebilir. Ama değildir. Zira, Kamo tutarlı bir insandır ve gerçek bir devrimcidir.”(Lenin’in fedaisi Kamo-Jacgues Baynac)

Yumurta sepetinde parti belgelerini taşıyan Kamo’yu yolda durduran polisin sorusu üzerine “Görmüyor musun yumurta taşıyorum” diyen Kamo bir tarafta, onun takipçisi Nubar yoldaş da arabanın kasasında füze taşırken, polis durdurur, önce polise yanında taşıdığı köy peynirinden ikram edip, sohbet geliştirir. Nubar yoldaşın sohbetiyle gevşeyen polis, bir de kasaya bakmak ister, füzeyi görüp de anlam vermeyen polis, bu nedir diye sorar. Nubar yoldaş da “soba borusu, eve götürüyorum” der. Polis inanarak, yolcular Nubar yoldaşı.

Yine başka bir zamanda, yolcu otobüsünü durduran asker, bütün herkesten kimlik ister. Duymamış gibi yapan Nubar yoldaş, başına çöreklenen askerin “amca çıkar kimliğini” sözleri üstüne, çantasını dakikalarca karıştırır. En sonunda kulak cihazını takarak, ne dedin der. Asker kulak cihazını gördükten sonra bir de çok bekletilmiş olacak ki, “tamam tamam bir şey yok” diyerek, otobüse yol verir.

Mücadele görevlerini sürdürmek için girdiği hapishanede 3 yıl boyunca kendisinin deli olduğuna herkesi inandıran Kamo, nasıl olağanüstü bir iradedir ki, en sonunda kendisi bile “delirdim mi gerçekten” diye kendisine sormadan edemez. Nubar yoldaş da savaş ve düşman gerçekliğini çok iyi tanıyarak, çalışmalarında hiçbir zaman düz bir çizgide yürümemiştir.

O sabotajcılıktan, usta taklitçiliğine, her yere girip çıkarak düşmanı alt etmeye kadar her türlü ustalıkta her renge, her kişiliğine bürünebilmiştir. Onun için verdiği askeri eğitimlerde de yoldaşlarıyla teorinin değil, pratiğin diliyle, zengin taktiklerle eğitimleri “ilginç” bir hale getirmiştir.

Kamo’ya anılarını yazması istendiğinde, önce yaşadıklarında anlatılacak bir taraf görmez, çünkü o her şeyi doğallığında yaptığını, devrimin “sıradan” görevlerini yaptığını düşünerek kabul etmez.

Sonra özellikle Gorki’nin ısrarları üzerlerine bir şeyler yazar. Ama yazdıklarında neredeyse kendisi yoktur, onda “ben” yoktur. “Biz, yoldaşlarımız, partimiz, devrimimiz” vardır. Onun tüm yaptıklarına karşılık kendini göstermeme, devrimin “sıradan” neferi gibi gösterişsiz yaşamında, tıpkı onun gibi kendisinden yaklaşık 100 yıl sonra ölümsüzleşen kendi milliyetine ait Nubar yoldaşın yaşamını görürüz.

O, Filistin’den Ermenistan’a, Dersim’de, Avrupa’da, Rojava’da halk düşmanlarıyla, silahlı silahsız girdiği tüm mücadelelerde kuşkusuz galip gelmiştir.

 

Bazen kendi yaşadıklarını paylaşmak istese, başkasının anısı gibi anlatan, kendinden bahsetmeyen, anılarını yazması istendiğinde ise tıpkı Kamo gibi davranan gerçek bir komünisttir o.

Gorki, Kamo’ya dair yazdığı anılarında Kamo’da mülkiyet duygusu denen şeyin olmadığını söyler. Devamla “Söz konusu olan kendi gömleği, ayakkabıları ya da herhangi bir kişisel malı olduğunda, ‘Lütfen! Al!’ sözü dilinden düşmüyor” diye devam eder.

Kamo’nun ardından 95 yıl sonra şehit düşen Nubar yoldaşın da arkasından hemen hemen aynı şeylerin yazılıyor olması nasıl bir tesadüftür.

Nubar yoldaş, şimdiyi tarihte, tarihi de şu anda yaşatmış efsanevi yaşamıyla, savaşımıyla, kuşkusuz gelecekte de anlatılmaya ve yaşatılmaya devem edecek gerçek bir komünist, bir komutandır.

(Sefagül Aslan)

3170

Son Haberler

Sayfalar

Lenin’in fedaisi Kamo’dan Nubar’a… Devrimin özgün kişilikleri (Sefagül Aslan)

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Sayfalar