Perşembe Mayıs 16, 2024

Kuzeyde Partiler Geride,Ulusal Birlik İleride(2)-Dursun Ali Küçük

*Ulusal brilik ve Ulusal kongre taleplerini iyiniyetlice epeydir yazıyorum...

Görülüyor ki, iyiniyet ve istemek yetmiyor. Birde partiler sıkıştıklarında “birlik” demeleri insanı çıldırtıyor.

Kaç kongre kaç parlamento ve mecilis kurup ve dağıtttık...

KNK-Kürdistan Ulusal Kongresi toplantılar ve konuşmalar dışında pratik öncülük vb yapmadı. Hep işlevsiz kaldı.

DTK ne iş yapıyor hala anlamış değilim. Bana göre pratik hiç bir işlevi yoktur.

Buna benzer örnekler çoğaltılabilir.

Bir ara İmralıdan da gelen ulusal kongre çalışmları vardı, yürümedi.

Kuzeyde ulusal birlik mi?

Unutun gitsin....

*Kuzey de birlik nasıl olur?

Ülke temelinde birlik mi?

Türkiye temelinde birlik mi?

Bağımsızlığı ve fedarsyon vb siyasi statüleri kabul etmeyecek Ulusal kongre olabilir mi?

Üstelik Kürdistan’i partilerin görünüşte bir birlik çalışmaları var.

Ama paratikte birlik hiçte mümkün olmuyor...

*İlkin Kuzey Kürdistan temelinde Kürdistani birlik, ulusal cephe,veya blok oluşturmak önemlidir.

Ortak Kürdistan i amaçlar etrafında legal ve illegal ne kadarı yapılabiliryosa bunda ittifak sağlamak..

Günümüzde eskiden olduğu gibi tek parti, tek cephe ve tek ordu gibi olmaz.

Tek parti ve tek cephe ile zaten yürümez. Reel sosyalizm bununla iflas etti. Tek orduya ise farklı yaklaşmak ama mutlaka silahlı güçlerin komutasının tek olması önemlidir. Birlik ve ittifaklar direniş ve ordulaşma vebenzer de kendini bulabilir.

*Kuzey de birlik deyince PKK ve bugün KCK kendini dayatıyor..

Kuzeyin en önemli kitlesel gücüdür. Ulusal ve Kürdistan’i birlikte ve bunun demokratik ölçüler çevçevesinde gerçekleşmesinde önemli rol üstlenebilir.

Özellikle paradigma değişimi ve Demokratik Türkiye amacı ile Kürtler arası birlik unutuldu.

KCK, birlik ve ittifak arayışlarını hep Türkiye solu ile yapmaya çalıştı. Türkiyelileşme bu dönemde revaçtaydı.

Bu birliğin yürümediği açık olarak görülmektedir.

*KCK dışındaki parti ve gruplar ise birlik der ama yapmaz...

İsim vermeyi gerekli görmüyorum. KCK dışındakiler ulusal birlik ve kongrede en çok KCK nin engelleyici olduğunu söylerlerler.

Ama bu parti ve grupların kendileri ne kendi içlerinde ne birbirleriyle doğru dürüst birlik kuramazlar.

KCK yi bahane etmelerine gerek yoktur.

Örneğin KCK birliğe gelmiyorsa kendileri birlik ve blok kurar ve çalışmlarıyla dayatıcı olabilirler.

*Türkiye ile birlik çalışmaları...

Kürdistani birlik ve blok, kongre vb çalışmaları ve ittifakları-birliği kadar Türkiye demokratik ve sosyalist ve Kürt sorununa duyarlı olabilecek kesimlerle de birlik kurmak önemlidir.

Bunun yolu Kürdistan ve Kürtlerin Türkiye partisi kurmak ve Türkiyelileşmek çizgisi değildir ve olamaz. Bu Kürtleri eritmek ve geriletmek poltikası olur.

Birincisi, ilkin Türkiyeli demokrat,devrimci ve sosyalist, liberal vb kesimler demokratik Türkiye ve Kürtlere eşit haklar ve statü temelinde örgütlernebilirler.

Türkiye demokratik ve sol hareketi kendi içinde birlik kurramıyorsa bunu Kürtlelerlede yapamaz.

Tersi Kürtler için geçerlidir. Kürtler kendi aralarında birlik kuramazsa Türklerle birlik kuramazlar.

Gerçekten temel hak ve özgürlükleri, demokratik Türkiye yi, Kürtlerin ve ezilerin haklarını savunan ve taleplerini netleştiren bir Türkiye partisini Türkiyeliler kurmalıdır. Türkler buna öncülük etmelidir.

Çeşitli Latin Amerika ülkelerinde böylesi cepheler veya partiler var ve seçimlerde oldukça da etkili oluyorlar, hükümete gelebiliyorlar.

Türkiye halkı böylesi bir parti kursun.

Kürtller bu parti ile kendi içindeki birlikleri ile birlik ve seçim ittifakları vb kurabilir.

Kürtler Kürtlerin önemli örgütlü ve siyasi gücü olur, Türkiye güçleride Türklerin vb halkların, emekçilerin önemli bir kitle gücü olur.

Bu iki güç örgütlenmiş Kürdistan ve türkiye güçleri olarak önemli iş yapabilirler.

Böylece Kürtleri Türkiye ye tabi kılmak veya HDP deki gibi Türkiyelileşmeye gerek kalmaz.

İşin doğası ve somut durum bunu gerektiriyor..

Buradan demokrasi çıkar...

İşte güç birliği böyle sağlanır...

Bu iş Sırrıları ve Sezaileri çok çok aşar...

*Tersi durumlar veya ters durumlarda...

Kürdistan ve Kürtler kendi birliklerinden kaçıyor.

Türkiye ve Türkler vb ise kendi birliklerini, bloklarını kurmuyor. Kendine blok kurmayanların Kürdistan’a ciddi bir hayrı olamaz.

Aynı şekilde Kürdistani birlik ve bloklarla Küetlerin iç demokrasisi ve barışı kurulmadan Türkiye ye demokrasi ve barış getirmek hoş bir sedadan öteye geçmez.

Kürtler ve Türkler külahlarını ters giyiyorlar. İlkin külahlarını doğru giysinler.

Bu iki kesim asıl görevlerinden kaçınca ötekilerin ve diğer halkların yapabileceği fazla birşey olamaz.

*Yanlış birlik çağrıları, içi boş talepler, ve halka ters birlik girişimlerini dayatmaktan vazgeçelim..

Narjinal kesimleri Kürtlerin başına koymakta doğru değildir.

Marjinallerin Türk halkını bu kafayla örgütlemeleri zordur.

Pratik te işler Kürdistan ve Kürtler üzerinde dönüyor. Pratikte şöyle veya böyle cevap vermeye çalışanlarda asıl olarak Kürtlerdir.

Yazıktır, günahtır; Kürtlerin enerjilerini boş kanallara kanalize etmeyelim.

*Bazılarıda birlik diyor ama birbirlerini düşman ilan ediyor...

İyide, diğerini düşman ve şuna buna çalışan ilan edersen nasıl birlik kurarsın?

Öyleki asıl düşmanı bırakılıyor bir tarafa hep birbirlerine laf yetiştirmeye çalışıyorlar.

Böylelerin çağrılar dışında birlik diye dertleri yoktur.

Hep böyle yapa yapa acı deneylerle fırsatları kaçırıyoruz.

Zerre kadar ders çıkarmak hala görülmüyor.

*Acı ama gerçek...

Kuzeyde siyasi partiler birlik konularında oldukça gerideler...

Halkın bile gerisinde seyrediyorlar.

Bu kafalar ve zihniyetlerden birlik çıkmaz.

Her partiden iyi insanlarda vardır ve gerçekten bu işler için samimiler. Ama partilerini geçemiyorlar...

Mevcut malzeme içinde ciddi bir değişim ve yenilenme ile birlikler, kongreler ve bloklar çıkabilir.

Buda zaman alacağa benziyor...

*Aynı olanların aynı yerde toplanması birlik değildir.

Bu partileşme olur.

Birlik ve bloklar, kongreler farklı olanların bir araya gelmesidir.

Hala bunu başarmış değiliz...

Dursun Ali Küçük

11.04.2018

47000

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Sayfalar