Pazartesi Mayıs 13, 2024

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Devletin azgın saldırıları sonucu Kürtler topyekün hedef alınıyor. Kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmadan Kürt toplumuna yönelik barbarca saldırılar yapılıyor. Kitlesel olarak Kürtler katliamlara maruz kalıyorlar… Daha birkaç ay içinde yüzlerce Kürt katledilmiştir, yokedilmiştir…  

En ilkel ve en barbar yöntemlerle böylesi saldırılar yapan devletin mayasında böylesi bu durum vardır… Bunun sonucu bu devlet erkinin tarihi işgaller, soykırımlar, kitlesel katliamlarla beraber en bağnaz baskı zulüm, ve tahakkümlerle doludur. Osmanlı Devletinin uzantısı olan TC devlet aygıtı da devraldığı baskı, zulüm ve kırımları günümüzde de uyguluyor. Tarihi böylesi argümanlarla dolu olan bu devletin bu ilkel ve saldırgan yapısı günümüz konjonktüründe daha berrak bir şekilde kendisini gösteriyor. Bunun sonucu Kürtler üzerinde uygulanmak istenen şiddet-i cebir tırmandırılmıştır.

Tarihsel olarak geçmişin iyice köhnemiş yapısından kendisini arındıramayan bu devlet sahip olduğu şizofrenik ruh haletinden sıyrılamamıştır. Bunun sonucu Kürtlere bu minvalde saldırılar yapılmaktadır. Zulmettiği Kürtlerin direnci karşısında TC devleti daha saldırganlaşmaktadır. Kürtlerin gösterdiği direnç sonucu Türk egemen sınıfları adeta histeri nöbetine tutulmuşlardır. Bunun sonucu azgınca saldırı furyasına geçilmiştir.         

Tüm bunlar sonucu saldıran devlet savaşın burjuva normlarına bile uymamaktadır. Bundan dolayıdır ki, bir taraftan sokağa çıkma yasağı ilan edilmekte, evler barklar yakılıp yıkılmakta, savaş kurallarının dışında kadınlar, çocuklar, yaşlılar bilerek katledilmekte, yaralı olanların tedavisi engellenmekte, acı içinde sokak ortasında ölüme terk edilmekte, ölülerin gömülmesi engellenmekte, beyaz bayrakla cenazelerini gömmek isteyenler bile ateşe tutulmakta… Böylesi vahşi saldırı furyasıyla Kürtler yıldırılmak istenmekte, teslim olmaya zorlanmaktadır.

Ama nafile!..

Katil devletin başlattığı saldırı furyası Kürt ulusunu yıldıramamıştır. Kızlı, erkekli milis güçleriyle, kadını, erkeği, yaşlısıyla Kürtler devletin saldırılarına karşı topyekün göğüs germişler, saldırıları püskürtmüşler, darbeler vurmuşlardır…

Başta Cizre, Silvan, Sur, Silopi, Nusaybin, Kerboran(Dargeçit), Batman, Şırnak,  vb. il ve ilçeler olmak üzere, tüm yörelerde gözü dönmüş katil devletin başlatmış olduğu saldırılar Kürt halkı tarafından tarumar edilmiştir. Beraberinde faşist devlete karşı darbeler vurulmuştur.

Bu direniş beraberinde devleti teşhir etmiştir. Batıda ve yurt dışında gösteriler, eylemler, imza kampanyaları vb. etkinlikler üzerinde de devletin faşist saldırıları mahkum edilmiştir. Kürtleri hedef alan bu arkaik saldırılar kamuoyu nezdinde iyice ayyuka çıkarılmıştır… Köhnemiş ve çürümüş TC Devletinin yapısı giderek daha deşifre olduğu bir sürece girmiştir. 

Mevcut konjonktürde Kürt ulusu ve ulusal hareket daha öne çıkmıştır. İlkel, çağdışı ve faşist karakteri giderek deşifre olan bu baskı aygıtına karşı verilecek mücadele eninde sonunda Kürt ulusunun özgürlüğünü beraberinde getirecektir. 

Elbetteki bu mücadele daha üst boyutlara tırmandırılmalıdır. Sistemin ürettiği sınıfsal ve diğer baskılarla birleştirilmelidir. Mücadele bu güzergahta daha ileriye taşınmalıdır.  

64676

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

BALIK VE MELISA

Uzun zamandır işsizdi. Hangi kapıya el uzatsa boşa çıkıyordu. Evde bulunmak, ev halkıyla göz göze gelmek istemiyordu... Erkenden kalkıyor, açlıktan guruldayan midesiyle zor atıyordu kendini dışarıya. Ardından şuursuzca, saatlerce dolaşıyordu sokaklarda, caddelerde... 


ROBOSKİ’NİN KANAYAN KARANFİLİ

 

“Acıya yenilmek istemiyorsan,

onunla yüzleşmen gerek.”

(Lanza del Vasto.)

 

Masamın üzerinde bir karanfil duruyor şu an. Rengi kızıla çalan bir karanfil. Roboskî karanfili. Çamurlu patikadan otuz dört fidanın mezarlarının yan yana dizili durduğu mezarlığa doğru tırmanırken KESK’li Sedar’ın elime tutuşturduğu… Her şeyin acıya karıldığı o sisli anlarda ne yaptığımı, ne yapacağımı bilemeyip çantama atıvermişim. Eve döndüğümde çıktı…

Ben onlardan değilim, Kaypakkayanın yoldaşıyım.

 

Çanakkale Savaşında İnsanlık Dramı (Yüzbaşı Sarkis Torosyan)

 

Sayfalar