Cuma Mayıs 3, 2024

Koşulları ve an’ı değerlendirmek olarak POLİTİKA -4-

Ortak düşmana karşı ortak mücadele verebilmek olarak politika

Bu son bölümünde ortak düşmana karşı birlikte hareket edebilme, ittifaklar oluşturma olarak politika ve doğru, etkili politika üretiminin örgüt üzerindeki etkisi üzerinde kısa bir şekilde duracağız. Bu iki başlık özellikle kolektifimizde son yaşanan kriz dolayısıyla ayrı bir yazı dizisinin konusu olarak ele alınmalıdır. Bu bölüm, buna giriş olarak değerlendirilebilir.

Uzlaşmalar, ittifaklar, ortak eylemlilikler politik bir öznenin savaşın her aşamasında karşısına çıkan ve ustaca değerlendirilmesi gereken pratik politik meselelerdir. Bu konularda soyut formüllerden hareket etmek, güç dengelerini göz ardı etmek, evrensel ilkelerden vs. söz etmek en büyük yanlıştır. Lenin “Ne Yapmalı?” eserinde burjuva demokrasisinden çeşitli akımlarla yapılan ittifaklar eleştirilince, geçici ittifakları yapmak için kendisine güvenmeyen ve bu ittifakları yapamayan bir siyasi partinin var olamayacağını belirtmiştir. (age, s. 23, 1998, Sol Yayınları) Hatırlanacağı üzere 1901-1902 yıllarında “burjuva liberalizminin siyasi önderi Struve” ile “uzun süreli olmasa da” resmi bir politik ittifak kurulmuştu. Lenin, uzlaşma, ittifak, ortak eylemlilik gibi meseleleri ortak düşmana karşı birlikte hareket etmek üzerinden değerlendirir: “Daha güçlü bir düşman, ancak bütün güçler harekete geçirilerek ve ancak, gerek düşmanlar arasındaki en küçük ‘çatlak’tan, çeşitli ülkelerin burjuvazileri arasındaki ve tek tek ülkelerin burjuvazisinin çeşitli grupları ve kesimleri arasındaki çıkar çelişkilerinden, gerekse de, geçici, yalpalayan, kararsız, güvenilmez ve koşullu bir müttefik de olsa (abç) kitleleri bir müttefik olarak kazanma olanağından mutlaka büyük bir özen, uyanıklık, ustalık ve akıllılıkla yararlanıldığında yenilgiye uğratılabilir. Bunu kavramayan Marksizm’den ve bir bütün olarak bilimsel, modern sosyalizmden de hiçbir şey anlamamıştır. Oldukça önemli bir zaman dilimi içinde, oldukça farklı siyasal durumlarda bu gerçeği hayata geçirebileceğini pratikte kanıtlamamış olan biri, tüm emekçi insanlığı sömürücülerden kurtarmak uğruna savaşında devrimci sınıfa yardımcı olmayı henüz öğrenememiş demektir.” (Lenin, S.E., c. 10, s. 127-128, İnter Yayınları)

İttifaklarda, uzlaşmalarda kesintisiz bir ideolojik/politik mücadele şarttır. Bununla birlikte eğer bunların sonucunda ortak düşmana karşı mücadelede başarı elde edilecekse, kitlelerle olan bağı güçlendirecek, yeni mevzilerin kazanılmasını sağlayacaksa bu adımların atılması doğrudur. Elbette ki bunları yapabilmek, “an”ı ve “koşulları” bu düzlemde değerlendirip, pratiğe geçmek büyük bir “özen, uyanıklık, ustalık ve akıllılık” gerektirmektedir. Yani iyi bir politik önderlik zorunludur. Politik önderlik, kendi görüş ve dileklerini gerçeğe dayatmasıyla değil, objektif koşulları en ince ayrıntısına kadar hesaplayabilmesiyle, her koşulda kitlelere ulaşabilmesiyle, sübjektif gücünü artırabilmesi ve düşmanı zayıflatmasıyla (ve en sonunda iktidarı elde edebilmesiyle) kendini gösterir. Siyasal yaşam, her dönem karmaşıktır ve pek çok çelişkiyi içerir. Dolayısıyla, olayların karmaşıklığı ve çok sayıda çelişkinin varlığı politika üretememeye ve bunun sonucunda bilinen limanlar olarak dogmatikleşmeye bahane olamaz. Böyle bir bahaneyi ancak politikayı, düz bir hatta ilerleyen, her şeye bir zamanlar belirlenmiş formüllerle hakim olabileceğini düşünenler haklı ve makul bulur.

(Doğru politika üretimi, KP’nin örgütsel olarak da sağlamlaşmasının temel koşullarındandır.)

Devrimci teori ve pratik, disiplinin teminatıdır

“Proletaryanın devrimci partisinin disiplini nasıl korunur? Nasıl denetlenir? Nasıl güçlendirilir? Birincisi, proleter öncünün sınıf bilinci ve devrime bağlılığı, dayanıklılığı, özverisi, kahramanlığıyla. İkincisi, en geniş emekçi kesimlerle, öncelikle proleter kitlelerle, ama proleter olmayan kitlelerle de bağ kurma, onlara ulaşma ve –dilerseniz- onlarla belli ölçüde kaynaşma becerisiyle.

Üçüncüsü, bu öncü tarafından hayata geçirilen politik önderliğin doğruluğuyla; geniş kitlelerin doğruluğundan kendi deneyimiyle emin olması koşuluyla politik strateji ve taktiğinin doğruluğuyla. Bu koşullar olmadan, görevi burjuvaziyi devirmek ve tüm toplumu yeniden biçimlendirmek olan gerçekten ileri sınıfın partisi olma yeteneğindeki bir devrimci partide disiplin sağlamak olanaksızdır. Bu koşullar olmadan, disiplin sağlama yönündeki bütün girişimler kaçınılmaz olarak bir hayal, bir safsata ve soytarılık olacaktır. Öte yandan bu koşullar birden ortaya çıkamaz. Ancak uzun çalışmalar ve çetin deneyimler sonucunda yaratılırlar; bu koşulların yaratılması, bir dogma olmayan, tersine gerçekten kitleleri içine alan ve gerçekten devrimci bir hareketin pratiğiyle sıkı bir bağ içinde son şeklini alan doğru devrimci teori tarafından kolaylaştırılır.” (Lenin, S.E. c. 10, s. 76)

Komünist parti, iktidar mücadelesi vermekte ve Demokratik Halk Devrimi hedeflemektedir. Böyle bir amaç, ancak sistemin bütün silahlarını alt edecek ideolojik, politik, askeri, kültürel, örgütsel yetkinlikte bir örgüt tarafından sağlanır. Bu örgüt de kendini merkeziyetçiliğin ifadesi olarak disipliniyle, kararlılığıyla, ortaklığıyla, kitlelerle bağını sürekli güçlendirmesi ve düşmanı zayıflatmasıyla ortaya koyar. Lenin’in ifadesine bakıldığında devrim amacı için bir araya gelmiş kadro ve militanları birbirine bağlayan disiplinin, burjuva partilerin ve askeriyenin “emir demiri keser” disiplininden ziyade, somut bir olguya amaç doğrultusunda yürüme kabiliyetini gösterebilmeye yani yoldaşlığa dayandığını görürüz. Yukarıda işlediğimiz gibi politika, kitlelere kendini inandırma ve kendi öncülüğünde savaştırabilmedir. Bunu yapamayan, “politik strateji ve taktiğin” doğruluğunu bırakalım, politikada donuklaşıp, an’a, koşullara, kitlelere kör olan bir KP’nin buna itiraz edilmeye başlandığında disiplini öne çıkarması, bunu bürokrasi ve yaptırımlarla yapabileceğini sanması, çeşitli tasfiyeleri geliştirerek örgütsel birliği sağlayacağına inanması –Lenin’in açık ifadeleriyle- “bir hayal, bir safsata ve soytarılık” olacaktır.

Kolektifimizin sadece bu süreci değil aslında Kaypakkaya’dan hemen sonra başlayarak defalarca bölünmesi, tasfiyelerin yaşanması, gelişen her itirazın “hizip”le yaftalanması artık “partimizin tarihi hizipler tarihidir” şeklinde ifadelendirilmeye varmasının bu yazdıklarımızla birebir ilgisi vardır. Aynı şey tekrar yaşanmıştır ve parti disiplini, parti anlayışı Leninist tarzda gerçekten oturmadığı müddetçe yani soyut, kutsallaştırılan, bürokratik bir disiplin anlayışından ziyade politik önderliğin görevlerini yerine getirmesinin getirdiği gönüllü bir sarsılmaz disiplin anlayışı oturmadıkça tekrar yaşanacaktır. Dolayısıyla an’da yoğunlaşılması gereken devrimci disiplinin yaşam bulması için gerekli koşulları oluşturmaktır. Tekrar pahasına yazarsak:

“bu koşulların yaratılması, bir dogma olmayan, tersine gerçekten kitleleri içine alan ve gerçekten devrimci bir hareketin pratiğiyle sıkı bir bağ içinde son şeklini alan doğru bir devrimci teori tarafından kolaylaştırılır.”

Yanlışlardan koparak ileri atılalım

Sadece kolektifimizin değil tüm TDH’nin, politik devrimciliği üretmesini engelleyen Marksizm’in tarihsel ilerlemeci anlayışından kopuşması ve “doğru bir devrimci teori”yi oluşturması zorunluluğu mevcuttur. Bunu yapamamak, sorunların yaratıldığı, ortaya çıktığı düzlemden kopuşamamak demektir.

Kolektifimiz, yaşadığı tıkanıklıklara çözümü hep “hizip” ilanları, tasfiyelerle bulmaya çalışmıştır. Fakat ne teorisine, ne politikasına, ne de örgütsel disiplinin işletiliş tarzına yoğunlaşmış ve bunların “doğru” olduğu üzerinden hareket etmiştir. Gelinen nokta bellidir. Karşılaşılan sorunların, eskinin tekrarı yöntemlerle, teoriyle vs. çözülemeyeceğini kabul etmek, atılacak olan en önemli adımlardan biri olacaktır.

Devrimci teoriye yoğunlaşmak, devrimci pratikle sıkı bir bağ içerisinde olmak demektir. Bizlerin ideolojik/teorik/ politik ve örgütsel olarak geri tutulan, kangrenleşen tüm yanlarımızla acımasızca hesaplaşmamız, KP’nin bu topraklarda ona yüklenen misyonunu yerine getirebilmesine olanak sağlayacaktır.

Üzerimizde düşen sorumlulukları yerine getirmek ve sağlam adımlarla yürümek zorundayız. Kadro ve militanlarımızın bu sorumlulukla, görevlerine, üretimlerine yüklenmeleri gereklidir. Kaypakkaya’nın mirası ancak böyle büyütülecek ve zafere ulaştırılacaktır. (Bitti)

43344

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar