Pazar Nisan 28, 2024

Koronavirüs ve Emperyalistler Arası Çelişki

Birleşmiş Milletler, koronavirüs   pandemisi sürecinde dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan  700  milyon  insanın  açlık  ve salgından  kurtarılması  için  90  milyar doların yeterli olduğunu ve bu miktarın da “en zengin 20 ülkesinin küresel ekonomiyi (yani tekelleri kurtarmak için-yn.) ayakta tutmak için ayırdığı 8 trilyon dolar değerindeki  destek  paketinin  yalnızca  yüzde 1’ne tekabül’’ ettiğini açıklayarak aslında bir gerçeğe işaret etmektedir. Üreten işçi ve emekçiler olmasına rağmen, çok küçük bir azınlık yaratılan değerleri gasp etmektedir. Bir avuç emperyalist tekel bu değerlere el koymakta, işçi ve emekçileri yoksulluğa, açlığa mahkum etmektedir.

Dünyadaki bir avuç tekel ellerinde tuttukları sermayeyle her şeye hükmediyor. Sistem krizi aştıkça varlığını da sürdürmeye devam ediyorHer kriz sonrası ortaya üç olasılık çıkmaktadır.

Birincisi: Krizin yönetilir bir düzeye çekilmesiyle, ortaya çıkan yıkıcı sonuçla-rın zamana yayılarak krizden çıkılması. Bu sitemin devamını da birlikte getirdiği için, tekeller yeniden ayakları üzerine dikilerek varlıklarını devam ettiriyorlar. Böylesi dönemlerde krizin yükünü işçi sınıfı ve emekçilere yıkmaktan geri kalmayan emperyalist-kapitalist devletler, büyük bir işsizliğe ve  yoksulluğa  da  sebep  olmaktadır.  Her alanda yapılan kesintiler ve hak gaspları, toplumsal yıkımların da nedeni olmaktadır.

İkincisi: Emperyalist sistem krizi yönetemeyerek aşamadığında yeni bir emperyalist savaşın çıkma ihtimali. 1. ve 2. Emperyalist Paylaşım Savaşları, her iki krizin atlatılamaması sonucu, emperyalistler krizden çıkmak ve pazarların yeniden paylaşımı için “çareyi” savaşta görmeleri üzerine yaşanmıştı.  Yeni  bir  savaşın  (3.  Emperyalist Savaşın) çıkma olasılığı bugün için de vardır. Mevcut veriler yeni bir savaşın emperyalistler  için  gündemde  olmadığını ortaya koysa da krizin evrileceği boyut, bu olasılığı devre dışı bırakmamaktadır.

Üçüncüsü: Ortaya çıkan işsizlik, yoksulluk, hak gaspları vb. yeni ayaklanmaların habercisi olarak devrimlere yol açması ya da reformlarla sürecin tamamlanması.Dünya genelinde sınıf mücadelesi geri bir  durum  arz  etmektedir.  Bu  durumun böyle  olmasının  nedeni  sınıf  örgülerinin zayıflığı, sınıfı ve genel olarak emekçi halkı örgütlemedeki yetersizliklerdir. Salgın sonrası ortaya çıkan işsizlik, yoksulluk, sağlık imkanlarına erişememe vb. birçok nedenden dolayı toplumsal hareketliliklerin gündeme gelmesi olasılıklar dahilindedir. Bu hareketlerin önemli bir bölümünün kendiliğinden  ayaklanmalar  ve direnişler  olması  kuvvetle muhtemeldir.Avrupa birliği emperyalist tekellerin birliğiSalgının  ortaya  çıkmasıyla  insanların  evlerine kapatılması, iş yerlerinin kapatılması,  üretime  ara verilmesi  ile  ortaya  çıkan kâr oranın düşmesiyle birlikte, emperyalist hükümetler bir anda “ulusal kimliklerini” hatırlar oldular. Küresel çapta “dünyanın ortak köy gibi” olduğunu savunan, sınırların artık öneminin kalmadığını söyleyenler, birdenbire içe kapanarak, sınırları kapatarak, ulusal ekonomilerini esas alarak krizden çıkış yollarını aramaya başladılar. Avrupa Birliği’ni “insanlığın yeni projesi”  olarak  propaganda  eden  Almanya, Fransa, Hollanda vb. ülkeler, hemen yanı başlarındaki  İtalya,  İspanya  gibi  ülkelere gözlerini kapatarak insani yardım yapmaya  dahi  yanaşmadılar.  Bu  bile  her  şeyin çıkarlar  üzerine  kurulduğunu  göstermektedir.  Avrupa  Birliği’nin  halkların  değil, tekellerin bir birliği olduğu bir kez daha net olarak kendisini ortaya koydu. Krizle birlikte İtalya, İspanya, Yunanistan vb. zayıf ekonomilere sahip ülkelere parasal yardım yapılmayacağı netleşmiş durumdadır.Özellikle İtalya’da Alman karşıtlığı giderek güçlenmiş durumdadır. Halk, “böylesi zor bir dönemde Almanya vb. ülkeler yanımızda olmayacaksa, ne zaman yanımızda olacaklar”  diye  tepkisini  dile  getiriyor. Aynı durum 2008 yılında Yunanistan’da da baş göstermiş ve halk yer yer Alman bayraklarını yakarak tepkisini dile getirmişti. Bugün ortaya çıkan durumdan ırkçı ve faşist çevreler yaralanarak güçleniyor. Avrupa Birliği içinde pastadan en fazla payı alan ülkeler her zaman için Almanya,  Fransa,  Hollanda  olmuştur.  2008  ve 2011’deki kriz süreçlerinde de ekonomik olarak zayıf olan Yunanistan, İtalya, İspanya AB tarafından dayatılan pek çok “tasarruf planını” uygulamış; sağlıktan eğitime, emeklilik paralarının aşağı çekilmesinden, ücretlerin düşürmesine kadar pek çok alanda kısıtlamalar yaparak toplumsal bir yıkıma neden olmuşlardı. AB’nin dayatmalarını kabul etmelerine karşın, aşırı borç yüzünden iflasın eşiğine gelen bu ülkelere, Almanya’nın başını çektiği Avusturya, Hollanda ve Finlandiya vb. ülkeler, bu dönemde mali olarak İtalya,  İspanya  ve Yunanistan’a  yardım  elini  uzatmasına karşı çıkıyorlar. Ekonomik   krizden çıkmak  için  önerilen “Avro  Tahvilleri”ne, başta Almanya olmak üzere  birçok  ülke karşı  çıkıyor.  Bunun nedeni  “Avro  Tahvilleri”ne  geçilmesi  durumunda,  borçlu  ülkelerin tahvilleri  değer  kazanması, az borçlu ülkelerin tahvilleri değer kaybetmesidir. Diğer bir değişle İtalya ve  İspanya  gibi  ekonomisi  zayıf  ülkeler piyasadan daha ucuza; Almanya, Hollanda ve Fransa gibi ülkeler ise daha pahalıya kredi  temin  edecekler.  Haftalardır  “Avro Tahvilleri”ne  (Eurobonds)  karşı  çıkanlar, aynı gerekçeyle geçici “Korona Tahvilleri” planına da karşı çıktılar. Korona salgınını fırsata çevirmek Bunun  yerine  ekonomileri  zayıf  ülkeleri borçlandırarak, bundan kâr elde etmeyi planlayan AB’nin motor gücü ülkeler şimdiden  buna  hazırlanıyorlar.  Nitekim  AB Komisyonu  Başkanı  Von  Der  Leyen’in “Yeni Marshall Planı” olarak adlandırdığı fonun 1.5 trilyon avro olacağını ifade etti. İspanya, İtalya, Fransa ve Kıbrıs, “AB büt-çesinden oluşturulacak fondan alınacak paranın” geri ödenmesine karşı çıkarak krizin atlatılabilmesi  için  bu  miktarın  ülkelere dağıtılmasını isterken; Almanya, Hollanda ise “alınan paranın kredi olarak geri ödenmesini istiyorlar.” Avrupa  Birliği’nin  geleceği  tartışmalı bir sürece girmiş bulunuyor. Bu tartışma önümüzdeki dönem daha da şiddetleneceğe benziyor. Birçok çevre, Almanya gibi ülkelerin “ulusal çıkarlarında ısrar” etmesi durumunda AB’nin dağılma sürecinin hızlanacağını ileri sürmektedir.1 Temmuz 2020 tarihinde AB dönem başkanlığını devralacak Almanya, belirle-yici bir konum da bulunmaktadır. Dağılma tartışmalarının önüne geçmek için iş çevreleri, bir süre önce SPD üyesi Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Maliye Bakanı Olaf Scholz,  üzerinden;  “zor  durumdaki  AB ülkelerine yalnız değilsiniz” çağrısı yaptırdılar. Keza, 23 Nisan 2020 tarihinde yapılan AB liderleri “video konferans zirvesi” öncesi SPD üyesi eski Başbakan Gerhard Schröder  ve  partisinden  emekli  bakanlar “Avrupa İçin Dayanışma” çağrısı yaptılar. Çağrıda: “Almanya,  Avrupa’nın  siyasi  ve ekonomik   olarak   birleşmesinden   inanılmaz derecede kazandı. Şimdi bu ağır krizin aşılması için üzerine düşeni yapmalı. Eğer şimdi diğer Avrupa ülkeleriyle sınırsız dayanışmayı  yerine  getirmezsek,  Avrupa’nın dağılma  riski  ortaya  çıkar.  Almanya’nın ulusal  çıkarı  şimdi  Avrupa’dan  yana  olmaktır” (Handelsblatt, 22.04.2020) diyerek tartışmayı frenlemek istedilerse de bunun ne kadar başarılı olacağı önümüzdeki aylarda belli olacak.ABD ile Çin Arasında Yeni Krizler!Avrupa  Birliği  içindeki  emperyalist  güç odakları arasında bu çelişkiler yaşanırken, diğer  taraftan  dünya  emperyalist  sistemi içinde  baş  gösteren  bir  diğer  çelişki  de Çin  sosyal  emperyalizmine  karşı  başını ABD’nin çektiği blok arasındaki çelişkidir. Çin’de ortaya çıkan korona salgını ile birlikte,  Çin  ekonomisinin  çökeceği  ve Çin’in başta ABD olmak üzere rakip emperyalist güçlere teslim olacağı var sayıldı. ABD’de Donald Trump iş başına geldikten sonra Çin’le girdiği ekonomik savaş da pek de başarılı olamadı. Sonunda ya bazı kararları askıya aldı ya da bazı anlaşmalar yaparak Çin’le kısmen uzlaştı. ABD, şimdilerde yeni bir hamle ile yeniden Çin’i ablukaya alarak köşeye sıkıştırmak istiyor. ABD’nin yeni argümanı ise “Çin’in  koronavirüsü  sakladığı”,  “yeterli önlem  alamadığı”  gerekçesiyle  virüsün dünyaya yayılmasına sebep olduğunu ileri sürerek yüklü miktarda tazminat talep etmeye hazırlanmasıdır. ABD, bunu ilk olarak Donald Trump’ın 15 Nisan 2020 tarihinde yaptığı basın toplantısında dile getirerek “virüsün insan yapımı olduğu ve Çin’in Wuhan kentindeki bir  laboratuvardan  dünyaya  yayıldığını” söyledi. “Bunu araştırdıklarını” dile getirdi. Bu tartışma bir anda tüm dünyaya yayılarak yeni bir boyut aldı. Bu   basın   toplantısının   ardından Trump’a yakın basın ve televizyon kanal-ları  konuyu  gündemlerine  taşıyıp  büyük bir algı yaratarak, Çin’i köşeye sıkıştırma operasyonu  başlattılar.  Nitekim  bu  tartışmaya ABD  Dışişleri  Bakanı  Mike  Pompeo de katıldı ve Fox News’a verdiği demecinde, “Bu  virüsün  kaynağının  Wuhan olduğunu  biliyoruz” deyip, Çin devletinin desteklediği Wuhan Viroloji Enstitüsü’nün hayvan  pazarının  birkaç  kilometre  yakı-nında  bulunduğundan  yola  çıkarak:  “Çin hükümetinin,  bu virüsün  tam  olarak  nasıl yayıldığı   konusunda   şeffaf   davranmasına  ihtiyacımız  var”  ifadelerini  kullandı. Pompeo,  “Çin   hükümeti   kendini   temize   çıkarmalı” diyerek aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmedi.ABD’nin  başlattığı  tartışmaya  katılan Almanya,  Çin’e  karşı  bir  soruşturmanın açılmasını savunarak ABD’nin yanında yerini aldı. Almanya bu tartışmayı hükümete yakın  Bild Gazetesi üzerinden de devam ettirdi.  Bild  Gazetesi,  22  Nisan  2020  ta-rihli  nüshasında:  “Pekin’nin  Almanya’ya 149 Milyar Euro ödemesi” gerektiğini ileri sürerek  bir  anlamda  Merkel  hükümetinin hislerine  tercüman  oldu. 

Diplomatik  bir skandala yol açan bu habere hiçbir yalanma getirmeyen  Almanya’nın  tutumuna  karşı, Çin’in  Berlin  Büyükelçiliği  wep  sitesin-de yayınlanan bir mektubunda yanıt veren sözcü Tao Lili: “Böyle  hesaplar  yapanlar Çin’e  karşı  milliyetçilik,  önyargı,  yabancı düşmanlığı ve düşmanlık kışkırttığı, bunun da  iki  ülke  arasındaki  geleneksel  dostluğu ve  ciddi  gazetecilik  anlayışına  uymadığı” ifadelerini  kullandı.  Sözcü,  bir  anlamda ABD’nin başlattığı kampanyaya karşı da bir cevap niteliğindeki açıklamasın da şunlara değindi: “Çin’in salgını örtbas ettiği” suçlamaları reddeden sözcü, “henüz birkaç kişi ölmüşken Dünya Sağlık Örgütü’nün bilgilendirildiğini” ve asıl “Çin’i suçlayan hükümetlerin başarısızlıklarından dikkati başka yöne çekmeye çalıştıklarını” vurguladı.ABD  ve  Almanya’nın  başını  çektiği Çin’i ablukaya alma istemi ebetteki koronavirüs salgınına “sebep olması” değildir. Böyle göstermeleri sadece dünya da taraf bulma çabalarından ileri gelmektedir. Esas neden  Çin’in  önlenemeyen  yükselişidir. Çin, ekonomik olarak sürekli büyüyen sosyal emperyalist bir güç olarak, gerçekleş-tirmek istediği “Bir kuşak yol” (İpek yolu) projesi kapsamında gücünü Afrika’dan, Avrupa’ya oradan Asya’ya kadar genişletmek istiyor. ABD’nin ve diğer emperyalist güçlerin önlemek istediği esas olgu, yükselen Çin’in ekonomik ve politik gücünün önünü kesme hamlesidir.Korona salgını emperyalist klikler arasındaki çelişkileri derinleştirmiş durumdadır.  Bunun  nasıl  sonuçlara  yol  açacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Her halükarda işçi sınıfı ve ezilen dünya halklarının zarar görmemesi için devrimci ve komünist hareketlere büyük görevler düşmektedir.Emperyalistler  arası  çelişkiler  önümüzdeki  süreçte  farklı  boyutta  ve  her alanda yeni biçimler alarak kızışacaktır. Sınıf örgütlerinin bu çelişkilerden yararlanmaları onların sınıfı ve genel olarak emekçi kitleleri örgütlemeleriyle doğrudan baglantilidir.

 

Özgür Gelecek sayi 211

2625

Özgür Gelecek

Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Özgür Gelecek

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar