Perşembe Mayıs 9, 2024

“Kobanê Stalingrad’dı, Afrin’i Vietnam yap!”

Aşağıdaki mektup, 2016 yılından bu yana Rojava’da savaşan İrlandalı bir enternasyonalist tarafından yazıldı. Tırpan Cudi isimli savaşçı şu anda da TC işgaline karşı direnen Afrin’de bulunuyor ve mektubunda sürece dair düşüncelerini paylaşıyor. Mektup, Gary Oak tarafından Morning Star sitesinde yayımlandı ve Özgür Gelecek tarafından çevirisi yapıldı.*

GARY OAK Türkiye’nin saldırısıyla karşı karşıya olan YPG içindeki savaşan İrlandalı bir gönüllünün mektubunu yayımladı.

Halk Savunma Birliği (YPG) tarafından bana verilen Kürtçe isim Tirpan Cudi. Ben bir komünistim ve Kuzey Suriye, Rojava’nın Türk işgaline karşı direnmek için Afrin’de olan üç İrlandalıdan biriyim. Türk komünist partileri ve enternasyonal komünist ve anarşist gönüllülerin birliği olan Enternasyonal Özgürlük Taburu’nun bir parçası olarak 2016’dan bu yana DAİŞ’e karşı savaşıyorum.

Benim en yakın yoldaşlarım 2014’teki Kobanê savaşından bu yana buradalar. Çoğunlukla da Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’ndanlar. 1972 yılından beri başta Dersim dağlarında olmak üzere aktif durumdalar ve bu bölge için tipik olan etnik gruplardan oluşuyorlar: Kürtler, Türkler, Ermeniler ve Alevi inancından insanlar –Aleviler Muhammed’in kızına saygı duyan ilerici bir İslam mezhebidir.

Bölgede ezilen tek bir etnik köken olmadığını hızlı bir şekilde anlıyorsunuz zira Kürtlerin yanında, Türk şovenizmi tarafından tehdit edilen, kendi dilleri ve tarihçeleri olan onlarca ana grup var. Bununla birlikte yerelde hala ittifaklar yetersiz durumda. Bölgede dost bir komşuya yakın olan tek şey, güneydeki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY). Kürt referandumundan bu yana, Irak hükümeti IKBY’nin özerkliğini büyük oranda geri aldı, bu yüzden daha önce Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)’den daha önceden alabildikleri görece küçük yardım da ortadan kalkmış oldu.

Eski Irak Kürdistanı başkanı Mesud Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin başında bulunuyor ve esasen Rojava sınırındaki tüm bölgeleri içine alıyor. Barzani Türkiye’nin müttefiki ve tam bir düşman. DAİŞ’in en güçlü olduğu dönemlerde dahi, kenara çekildi ve elinden geldiğince YPG’nin mücadelesini engelledi. KDP’nin politikaları Kürt ulusalcı konumda dahi değildir, onlar feodal, aşiretsel, Türkiye ve İsrail ile oportünistçe dost ve başarısız olan bu devletçiğe milyon dolarlar enjekte eden ABD’ye tam olarak bağımlıdır. IKYB’nin Suriye hükümeti ile de ilişkisi karmaşıktır ancak bunu bugün için düşman olarak tanımlamayacağım.

Rojava ayrılıkçı bir proje değildir, arzusu Rusya’nın önerdiği yeni bir Suriye Cumhuriyeti içinde özerkliktir. YPG ve Suriye güçleri geçmişte Halep’in kurtuluşunda birlikte çalıştılar. Rojava’daki Kamışlo’nun komşusu olan birçok şehir hükümetin kontrolü altında bulunuyor. Fakat bir yabancı olarak söyleyebilirim ki, aradaki kontrol noktalarından sorunsuz olarak yürüyerek ya da arabayla geçebilirsiniz.

Suriye Arap Ordusu Afrin savunmasında, kolaylıkla yapabilecek olmasına rağmen bizi engellememektedir. Rusya geçmişte YPG’ye, ABD’den daha az da olsa hatırı sayılır bir miktarda askeri yardım yaptı. Rusya, mevcut Suriye Arap Cumhuriyeti’nin -Kürtlerin özerkliğiyle birlikte- tüm azınlık dilleri resmi olarak tanıyan Suriye Cumhuriyetinin geçmesini arzuluyorlar.

Rusya Suriye Kürtlerinin barış görüşmeleri masasında yer alması için uğraştı ve ilk kez planlanan Soçi görüşmeleri onlara sandalye verdi. Buna karşın, Rusya’nın Türkiye’nin Afrin’i işgaline izin vermesi, onların da ABD’den daha fazla güvenilir olmadığını göstermektedir. Bizim onlarla müttefikliğimiz taktiksel ve geçicidir, tıpkı YPG’nin baştan beri söylediği gibi.

Bu nedenle enternasyonal dayanışma hayati önem taşımaktadır. Buradaki aktif partilerden olan Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP), Afrin direnişini şu şekilde ortaya koydu: Kobanê Stalingrad’dı, Afrin’i Vietnam yap!

Bunu, bizi hala anlamaya ve desteklemeye çalışan Avrupa ve Amerika’daki anti-kapitalist sola bu şekilde anlatacağım. Vietnam olduğu gibi geçmişteki büyük güçlerle ittifak kurduk ve onları birbirine düşürdük. Fakat şimdi Türkiye’yle karşı karşıyayız ve buna bağlı olarak NATO’yla. YPG savaşmaya devam edecek, fakat sizler büyük ve militan bir dayanışma kampanyası yürütmelisiniz. Eylemlere, protestolara ve sendikaların deklarasyonlarına ihtiyacımız var. Batıda duvarlara yazılan sloganlara ihtiyacımız var.

Askeri olarak bir NATO ordusu ile savaşmak, Türk hava kuvvetleri nedeniyle Menbiç ve Rakka’da yaptığım gibi DAİŞ’e karşı savaşmaktan farklı olacaktır. Fakat ideolojik olarak konuşursak o kadar da büyük bir fark yok. Hem DAİŞ ve hem de Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt halkının toptan imhasını istiyor, ikisi de İslamist ve tipik faşist bir tarzdalar, her ikisi de eski, görkemli bir düzeni diriltmeye çalışıyor. DAİŞhilafet isterken, Türkiye neo-Osmanı sevdasında.

Türkiye’nin DAİŞ’e vermiş olduğu yardım belgelenmişti ancak Rojava projesini ezme amaçları başarısız oldu. Şimdi, Soçi barış görüşmeleri öncesinde Rojava’yı güçten düşürmek için, Türkiye Afrin’in işgaliyle birlikte sorunları doğrudan kendi ellerine alıyor.

Bakur’da, yani Türkiye’nin doğusunda, 2015 yılında Kürtlere karşı savaşta Türkiye sınırları içinde yer alan Cizre ve Nusaybin gibi şehirlerin geniş sivil bölgelerini dümdüz ettiği göz önüne alındığında, onlardan sivil yaşamı tamamen hiçe sayacaklarını bekleyebiliriz. Bununla birlikte, 2015’te Türk devleti bölgeyi tamamen kapatabildiği için hemen hemen hiç bağımsız gazeteci bulunmadığından buradaki katliamlarının üzerini kapatabilmişti.

Rojava Kürtleri ise daha fazla tanınmakta ve medyayı çok daha iyi kullanmaktalar. Şimdi dünya Afrin’i izliyor ve dün Rakka’yı DAİŞ’ten kurtaran kahramanların bugün neden terk edildiğini soruyor. Bugün Türk tarafına “iliştirilmiş” bazı BBC muhabirleri gördüğümüz halde, bizim tarafımızda olan gazeteciler de mevcut.

Bugün DAİŞ’e kıyasla, bu sefer başa çıkmak zorunda kalabilirsem memnun olacağım üç şey var. Birincisi üzerimize hızla sürülen intihar bombası araçlar. Bunlardan bazıları ortalama bir hava saldırısından daha güçlüydü. Bir keresinde bir tanesini arkadan yakaladım. Bir yol ayrımından saptı ve yol üzerindeki her şey birden buharlaştı ve dört bir yandaki binaları dümdüz etti.

İkincisi mayınlar, bubi tuzakları. DAİŞ tarafından gömülen çok miktarda mayın mevcut burada. DAİŞ geri çekildiğinde bıraktıkları toprakları mayınlarla delik deşik etti. Rakka’da bir evde tam otuz beş adet tuzak patlayıcı bulduk.

Üçüncüsü bireysel savaşçıların üzerlerindeki bilyeli rulman yüklü intihar yelekleri. Bu pek çok DAİŞ ve diğer cihadistlerin Türkiye tarafından istihdam edildiği göz önüne alındığında, yeniden ortaya çıkabileceklerini ön görebiliriz.

Türk birliklerinin sayısına ve hava gücüne rağmen ben iyimserim. Rojava’nın çoğu bölgesinin aksine Afrin dağlık ve tepeliktir. Saldırı sırasında ve eğer gerekli olursa işgal durumunda da gerilla tarzında savaşabiliriz. Büyük alanlar kaybetsek bile, Türkiye geri çekilir çekilmek bunları tekrar geri alacağız ya da eninde sonunda Türkiye, Erdoğan’ın siyasi olarak sonunu getirecek kayıplarla karşı karşıya gelecektir. Yönetiminde kendisine mantıklı yol gösterebilecek bütün insanları uzaklaştıran Erdoğan’ın işgal saldırısı deli bir adamın saldırganlığından başka bir şey değildir.

Hakim bir güçle ya da NATO üyesi bir devletle savaşmanın legal sonuçları beni ilgilendirmiyor. Ben egemen bir devlette bulunuyorum, bu devletin ismi Suriye’dir ve bu ülke Türkiye tarafından istila edilmektedir.

Ben, defacto tanınmaya başlanan bir Suriye ordusu olan YPG üyesiyim. Yasallık umurumda değil. Türkiye ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun adamlarının burada bir işi yok ve korkak neo-Osmanlı Selefist çabaları ezilmelidir. Bu iş tamamlanıncaya kadar buradan ayrılmayacağız.

Eğer kazanırsak, bizi yargılama olasılıkları azalır ya da bu kötü bir karar olur, çünkü batıyla olan dostluk yeniden ilerleyecek. Fakat kaybedersek öldük demektir.

https://morningstaronline.co.uk/article/kobane-was-stalingrad-make-afrin-vietnam-web-only-feat

45959

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Sayfalar