Pazar Mayıs 19, 2024

Kobanê direnişi görmezden geliniyor

Denilebilir ki bugün Kobanê’de yaşananlar hem bütün Kürdistan tarihinde görülen işgale ve hem de işgalcilere yönelik olan Kürt isyanlarının destansı özetine denk düşüyor. Adeta tarih günümüzde her iki hali de yaşıyor. Bir tarafta direkt olarak işgal kuvvetleri diğer tarafta da isyanlar vardı. Şimdi de dünya bir taraftan IŞİD şahsında Emperyalizmin hortlamış ve Kürdistan’ı tekrar baştanbaşa işgal etmek istemesini izliyorken, diğer taraftan da yüzyılın destansı direnişine şahitlik ediyor. 

Bugün Ortadoğu’da yaşananlar Kürdistan özelinde yüzyılın savaşlarıdır. Bütün dünya nefesini tutmuş Kürt-Kürdistan ve işgalci güçlerin savaşını, yani aslında Demokratik Modernite ile Kapitalist Modernitenin savaşını izliyor.

Hal böyleyken anlaşılmakta zorlanılan şeyler oluyor.

Bir taraftan IŞİD en ağır silahlarla tam 37 gündür Kobanê’ye saldırıyor. Adeta YPG elinde taş ile tank ve toplara karşı savaşıyor. Doksanlardaki gibi yüz binlerce insan zorunlu göç ile evini barkını terk ediyor. Bu saldırılarda toprağını korumak için can siparane yaşamını yitiren binlerce savaşçı ve halk oluyor.

Diğer taraftan da bir ay boyunca hemen yanı başımızdaki kardeşimiz Güney hükümeti de dâhil dünyanın hiçbir ülkesinden ses çıkmıyor. Ne zaman ki Türkiye ve Kuzey Kürdistan şehirlerinde yaşanan Demokratik eylemlilikler oldu, sonra, hem Güney ve hem de ABD ile koalisyon güçleri devreye girdi.

Bugünlerde bir ABD hayranlığıdır almış başını gidiyor.

Anlaşılmayan şey, sanki Kobanê’de otuz günü aşkındır bir direniş olmuyor, sanki Kuzey ve Türkiye’de geçtiğimiz günlerde büyük çaplı bir serhıldan olmadı. Oysa direnen Kürt özgürlük mücadelesi iken TV ve basında ABD propagandaları yapılıyor.

Elbet Kürtler ABD düşmanlığı yapmıyor/yapmamalı. Gerekirse tüm güçlerle ilkeler çerçevesinde görüşmeler yapılmalı ancak eğer Kapitalist Moderniteyi hafife alarak işgalcilerin propagandası yapılırsa yürütülen Kobanê direnişi de böylelikle boşa çıkartılmış olur.

Bizler Türk medyasındaki taraflı haberlerin yapılma nedenini anlayabiliriz ancak bir kısım Kürtlerin üçüncü çizgi direnişini görmek istememesini, Kobanê direnişini görmezden gelmesini kabullenemeyiz.

Bilinmeli ki bugün eğer ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri IŞİD hedeflerini vuruyorsa, Güney Kürdistan hükümeti kısmen harekete geçmişse, Türkiye, koridora esnek yaklaşıyorsa, bunun başat yaratıcısı başta Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Modernite kuramı ve onun öncülüğünü yapan ideolojik-felsefi bilinçle donanımlı direnen halk gerçekliğidir.

Kobani düşmedi, düşmeyecek. Son tahlilde üçüncü çizgi Ortadoğu’da galip gelecek.


82139

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Merkel-Westerwelle ikilisiyle Alman Burjuvazisi Yeni Saldırılara Hazırlanıyor

Almanya’daki 27 Eylül genel seçimler öncesinde, nasıl bir hükümet kurulacağı, Alman tekelci burjuvazisi tarafından belirlenmişti. Kamuoyu anketleri de CDU-CSU ve FDP nin önde gittiğini teyit ederken, alman tekelci burjuvazisinin yeni hükümetini de onaylamış oluyordu. Emperyalist tekelci sermayenin, ülkeyi uzun bir süredir "büyük koalisyon” adını verdiği CDU-SPD ikilisiyle yönetmesi, onlara önemli kazanımlar kazandırmıştı.

Sayfalar