Çarşamba Mayıs 29, 2024

Kobanê direnişi görmezden geliniyor

Denilebilir ki bugün Kobanê’de yaşananlar hem bütün Kürdistan tarihinde görülen işgale ve hem de işgalcilere yönelik olan Kürt isyanlarının destansı özetine denk düşüyor. Adeta tarih günümüzde her iki hali de yaşıyor. Bir tarafta direkt olarak işgal kuvvetleri diğer tarafta da isyanlar vardı. Şimdi de dünya bir taraftan IŞİD şahsında Emperyalizmin hortlamış ve Kürdistan’ı tekrar baştanbaşa işgal etmek istemesini izliyorken, diğer taraftan da yüzyılın destansı direnişine şahitlik ediyor. 

Bugün Ortadoğu’da yaşananlar Kürdistan özelinde yüzyılın savaşlarıdır. Bütün dünya nefesini tutmuş Kürt-Kürdistan ve işgalci güçlerin savaşını, yani aslında Demokratik Modernite ile Kapitalist Modernitenin savaşını izliyor.

Hal böyleyken anlaşılmakta zorlanılan şeyler oluyor.

Bir taraftan IŞİD en ağır silahlarla tam 37 gündür Kobanê’ye saldırıyor. Adeta YPG elinde taş ile tank ve toplara karşı savaşıyor. Doksanlardaki gibi yüz binlerce insan zorunlu göç ile evini barkını terk ediyor. Bu saldırılarda toprağını korumak için can siparane yaşamını yitiren binlerce savaşçı ve halk oluyor.

Diğer taraftan da bir ay boyunca hemen yanı başımızdaki kardeşimiz Güney hükümeti de dâhil dünyanın hiçbir ülkesinden ses çıkmıyor. Ne zaman ki Türkiye ve Kuzey Kürdistan şehirlerinde yaşanan Demokratik eylemlilikler oldu, sonra, hem Güney ve hem de ABD ile koalisyon güçleri devreye girdi.

Bugünlerde bir ABD hayranlığıdır almış başını gidiyor.

Anlaşılmayan şey, sanki Kobanê’de otuz günü aşkındır bir direniş olmuyor, sanki Kuzey ve Türkiye’de geçtiğimiz günlerde büyük çaplı bir serhıldan olmadı. Oysa direnen Kürt özgürlük mücadelesi iken TV ve basında ABD propagandaları yapılıyor.

Elbet Kürtler ABD düşmanlığı yapmıyor/yapmamalı. Gerekirse tüm güçlerle ilkeler çerçevesinde görüşmeler yapılmalı ancak eğer Kapitalist Moderniteyi hafife alarak işgalcilerin propagandası yapılırsa yürütülen Kobanê direnişi de böylelikle boşa çıkartılmış olur.

Bizler Türk medyasındaki taraflı haberlerin yapılma nedenini anlayabiliriz ancak bir kısım Kürtlerin üçüncü çizgi direnişini görmek istememesini, Kobanê direnişini görmezden gelmesini kabullenemeyiz.

Bilinmeli ki bugün eğer ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri IŞİD hedeflerini vuruyorsa, Güney Kürdistan hükümeti kısmen harekete geçmişse, Türkiye, koridora esnek yaklaşıyorsa, bunun başat yaratıcısı başta Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Modernite kuramı ve onun öncülüğünü yapan ideolojik-felsefi bilinçle donanımlı direnen halk gerçekliğidir.

Kobani düşmedi, düşmeyecek. Son tahlilde üçüncü çizgi Ortadoğu’da galip gelecek.


82336

Din Kardeşligi masali ve türban sovu

AKP meclisteki türbanlı milletvekili şovuyla halkı uyutma yolunda kendisine yakışır bir adım daha atmış oldu. Oysa din, türban ya da özgürlük diye bir dertleri yok. Onlar ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmanın ve hizmet ettikleri bu düzenin ezen- ezilen, sömüren- sömürülen çelişkisini halkın gözünden kaçırmanın derdinde. Türbanı bu korkunç düzeni saklamak için bir şal olarak kullanmaktadırlar. Tuhaf olan şu ki, türban takan kadınların çoğu da bu düzenin mağdurlarıdırlar. Ne var ki onlar bunun farkında değil. Biraz düşünseler iyice esaret altına girdiklerini göreceklerdir.

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken …[*]

“Karanlık saatler geldiğinde,

o zamanın insanı da gelir.”[1]

 

Ortadoğu yeniden biçimlen(diril)irken söylenmesi gerekeni, gecikip, lafı dolandırmadan hemen belirteyim: Büyük bir alt üst oluşun içindeyiz…

Bu kadar da değil; her şey daha da ağırlaşarak vahimleşecek; veya tarih müthiş hızlanacak; ya da sık sık Montesquieu’nun, “Ne mutlu tarihi sıkıcı olan halka” sözü anımsanacak…

Ercan Binay’dan mektup var Abdullah KALAY’a özgürlük!

“Zulümle abad olunmaz.”[2]

 

Cumhuriyet Bayramı' Ve Bagımsız Türkiye Hangi Sınıfın Ideolojisidir?

'Cumhuriyet Bayrami' Ve Bagimsiz Turkiye Hangi Sinifin Ideolojisidir?

 

'Bir Marksist toplumsal uzlasmaya degil, sinif mucadelesine dayanir' der Lenin.

Sinif mucadelesi ise tekduze bir rota izlemez.Tarihin her toplumsal akisinda farkli bicimler olarak karsimiza cikar. Komunistler iradeci-idealist degil dialektik olguculuga dayanir. Canlidir Marksistin dunyasi, basma kalip, tekduze, soyut ilkeler ve kaliplar bakisi burjuvazinin dunya gorusudur.

 

Solu Liberalleştirmek

 

Sol’u liberalleştirme; onu devrimci özünden kopararak, burjuva düzen içi bir hareket haline getirme ve burjuva sistemine karşı toplumsal devrimci alternatif olmaktan çıkarma çabaları, solun tarihi kadar eskidir. Toplumun burjuva-proleter kampa bölünmesinden bu yana da, burjuvazi, sol’u sol olmaktan çıkarmanın her türlü yolunu denemeye, şiddetin yanında, ideolojik ve siyasal olarak onu yozlaştırmaya özel bir önem verdi. 

Kürdistan ve "Demokratikleşme"

Kürdistan tarihi açısından 90'lı yılların en önemli olgusu Kürdistan ulusal kurtuluşçuluğunun kadrosu,hemen hepsi bağımsızlıkçı çizgide binlerce Kürd aydınının imha edilmiş olmasıdır.Öylesine bir soykırım ki hesabını gören de soran da yok,ortalık da "barış"çılardan ve "unutmaya ve affetmeye hazırız"cılardan geçilmiyor.Kürdistani stratejik aklın ve ulusal kurtuluşçuluğun taşıyıcısı bu kategorinin imha edilmesi,kalan yerli/yerel aydınların Türki metropollara ya da yurtdışına kaçması/kaçırtılması ve eşzamanlı olarak Kürdistan köylülüğünün sömürgecilerce Kürdistan dışına göçertilmesinin ulusal

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP

Iki Birlesir Bir Olur Ya Da HDP


Ertugrul Kurkcu ''Halkin uzerine bilgelik tesis etmek degil, halkin bilgeligini temel alan bir partiyiz'' diyor...Kongreye Apo ve Recep kutlama mesajlari yolluyor!

 Tum milliyetlerden Isci-Koyluler Revizyonizmi gormuyor ve alkisliyorsunuz!

 Sunu diyor sizlere Kurkcu; Isciler-Koyluler ,Marksizm-Leninizm gibi sizi kurtarmaya calisan akimlara kapilmayin...!

Bölünmek için Birlesin


Bölünmek için Birlesin!

Bir Maoist hayati iki ucundan kavrar her zaman; Burjuvazi ve Proleterya ucundan. Birin iki oldugunu kavramamis bir kafa Marksist bir kafa degildir.
Komunist partiler icin Demokratik-Merkeziyetcilikin tek bir anlami vardir; Demokrasi KP lerde Burjuvaziyi temsil eder; Merkeziyetcilik Proleteryayi temsil eder....

Yaranın Merhemini cellattan mı isteyecegiz!

           Yeğişe Çarents   15 Mart 1921  Yer Berlin Charlottenburg semti,

   İttihat ve Terakki Cemiyeti başkanı,İç işleri bakanı,1915 Ermeni Soykırımı'ndan birinci de rece sorumlu,1,5 milyon Ermeni'nin ölümüne sebep olan Tehcir kararnamesi'nde imzası bulunan Talat Paşa Erzincanlı Soğomon Tehleryan tarafından öldürüldü.  Ermeni soykırımı'nda ölenlerin İntikamını almak için Talat Paşa Berlin'in en işlek caddesinde gündüz vakti ensesinden vurularak Ermeni halkı adına cezalandırıldı.Kaçarken polisler tarafından yakalandı.Direniş göstermedi.

Şiirin Şairleri, Şairlerin Şiiri -

“Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına”[1]

“Herkes gider, şiir kalır,” der İbrahim Tenekeci.Doğrudur; öyledir…

Şiirin tarihi şaire doğru akarken; “Şiir kelime kaynar. Bir kazandır, dumanlar tüter içinden,” der Ahmet İnam…

İnsan ruhunun ve yaşamın derinliklerine nüfuz eden şiir ölmez, öldürülemez; çünkü ölümsüzdür…

Hayır; ‘Buz’[2] başlıklı yapıtı ile ‘2011 Turgut Uyar Şiir Ödülü’ne değer görülen Osman Özçakar’ın, “Şiir biraz da sözcüklerle manipülasyon yapma işidir,” tespitine katılmak mümkün değil.

Yeni Süreçte Bize Düşen Görevler/ Hasan Aksu

 

Sayfalar