Pazartesi Mayıs 20, 2024

Kim Demişti Dogmatizme Karşıyız Diye

Ve gine burdayım.

Dersimde belediye seçimlerinin ardında sana bir şey dediğim yok, keşkem yanındaki olmasaydı diyerek yeni bir tür eleştiri ortaya çıkarmış bey efendilere, hanım efendilere inat.

Maksadım da .... eleştirenle, eleştirileni aynı kaba koymak veyahutta her yeri griye çevirme çabalarını da paklamakta değil.

Maksadım.....

Bana partililer mi  yoksa proletaryalar mı daha çok şeyi biliyor diye sorsanız.

Rahatlıkla .....

Proletaryalar derim.

Misalen:

Hangi bir devrimci  lenini lenin, maoyu mao yapan rus proletaryasının rus burjuvazisi, çin köylüsüyle kader ortaklığı yapmış çin burjuvasinin de çin feodalizmi altında inim inlemesiyken çıkarda devrimin rengini belirleyen yaşadıklarımız değildir diyebilir değil mi?

Bunu dese dese ......

Sudan proletaryasının iç egemen siyasette olduğu kadar dış egemen siyasette de bir an önce olumlanması önemliyken ....

Dış egemen siyasetin kamuoyu baskısıyla bu tür yol olumsuzluklara açık olduğunu herkesten önce gören ...

Kömünün yenilmesine yol açmış, kapitalizmin gelişimini ruhunda hisseden....  eski defterleri karıştıran müflis tüccar...  fransız proletaryasından başkası da demez.

Proletaryalar böyle demekle ve yapmakla da .....

İspanyada Franco faşizmini zafere ulaştıran ingilterenin, fransanın ....

Sömürgeciliğin..... Kapitalist dostluğun.... Kör Etmenin....

Genelde olmasa da özelde, birlikte devrim koşullarını ortaya çıkarabildiğini, görmemelerinde tutun ...

Devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkilerdir düşüncelerini de halaç pamuğu gibi atmış olurlar.

Proletaryalar böyle  demekle ve yapmakla da her yeri griye çevirmiş olurlar.

Abd, den tutun almanyaya kadar her yeri.

Bu ülkelerdeki proletaryaların başka bir şeyi düşünme şansları dahil yokturdur.

Ya kara toprağınsındır yada bendimsin...

Ya leninistsindir yada maoist....

Ya dediğimiz şekilde eternasyonalist ya  da .....

Dercesine....

Birde bu sakat düşüncelerini....

İlk çağlarda demiri yoğurup çelik tanrısını yaratan insanlar gibi kendi söylediklerini  kendi yüzerlerinde de tanrılaştırdılar mı....

Dokunmayın keyiflerine.

Kendi söyledikleri yalanlara kendileri de inanırlar.

Önemli olan proletaryaların söyledikleri değil.....  doğrulardır..... tanrılaştırdığımız doğrulardır derler..

O andan itibarende....

Yok devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkilermiş....

Yok parti programı yerellerin tahlilinin toplamıymış ... 

Yok  komünizmde de üretimin örgütlenmesinin görüntüsü devlettir deseniz de, leninin sosyalizm için anarşistlere karşı;  Evet devlet ama artık devlet o bildiğimiz devlet değildir....  dediğini unutmadık..... 

Deseniz de boşuna.

Artık o düşüncelerin umurunda değildir ne söylediğiniz ve nasıl öldüğünüz.

İster her sistemin bitip tükenmeyecek bir şekilde ihtiyacımız halen tükenmedi diyerek ortada kaldırmadığı ....

İsterse de ortaya çıkmasını kutsadığı sınıfların ....

İsterse de...

Başka bir şeyin elinde ölün....

Artık devrimin rengini belirleyen sınıfsal çelişkiler veyahutta ölümünüzün şekli değildir.

Kendi elleriyle yoğurdukları.....  kendi yüzerinde çelik tanrısı haline getirdikleri..... her yeri almanyada tutun fransaya kadar her yeri de ya leninst yada maoist hale getirdikleri.....  düşünceleridir.....  Devrimin rengini  belirleyen.

Halde böyle olunca ....

Kim demişti dogmatizme karşıyız diye.

5829

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Son Haberler

Sayfalar

Ergün Aslan

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Vicdan ve ahlak mı dediniz? (Ertan İldan)

Aslında Türkiye'de 50 gün sonra yapılacak seçimler hakkında daha fazla konuşmak niyetinde değildim. Tüm sermayesini bu muharabe'nin sonuçlarına yatırmış ve temelde iki kutupa ayrılmış bir toplumsal psikolojide aykırı bir görüşün yankı bulmayacağını bilirim. Daha da önemlisi muhtemel bir yenilgide akli melekelerini yitirmiş ve umutlarını tüketmiş bir kesimin hışmına uğramak tehlikesi de yok değil. Oysa benim "gemileri yakmak" gibi bir mecburiyetim yok. Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen toplum kesimleri ile ilişkilerimi ve görüş alışverişimi sürdürmek isterim.

Kaypakkaya ve Kemalist Cumhuriyet

Bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın faşist Türk devleti tarafından katledilişinin 50. yıldönümüdür.

Ve faşist TC’nin de kuruluşunun yüzüncü yılıdır. Kaypakkaya yoldaşın siyasal yaşamı bu tekçi, inkarcı, katliamcı tarihle hesaplaşmakla geçmiştir. Hiç kuşkusuz onun analizleri yalnız geçmişi değil geleceği de içeriyor. Dolayısıyla cumhuriyetin yüz yıllık tarihini sorgularken onun görüşleri bize yol göstermeye devam ediyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin boykot tavrı neden doğru değildir

Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan tarihi momentin realitesi; “Burjuva faşist düzen partileri ve ittifaklarının adaylarını boykot et, devrimci demokrat adayları destekle!” (MKP-SB. Bk. Halkın Günlüğü gazetesi) şiarında dile getirilen bu yaklaşımla örtüşür değildir. Neden değildir? Çünkü öncelikle içinden geçilmekte olunan süreç, ‘normal-olağan’ rutin bir süreç olmayıp; yönetimsel olarak sistemde niteliksel değişimin yaşanacağı bir süreçtir.

Sayfalar