Çarşamba Mayıs 15, 2024

İNTİHAR… (Nubar OZANYAN )

Saray yönetimi döneminde 4 bin 801 kişi intihar etti. Son günlerde artan intihar vakalarını sistemin iflas ve çürümesi olarak da okumak gerekir. Ekonomide işler iyi gitmiyor. Son üç yılda gıda ve yaşamsal ürünlere yapılan orantısız zam ve artan vergilerle emekçiler açlık yemeye başladı. Ekmeği olmayanların özgürlüğü olabilir mi? Halka yoksulluk ve sefaletten başka bir şey sunmayan Saray efendileri, emekçilere intihar ve ölümü reva görmektedir. İşsizlik ve açlık sorunu karşısında halkı borçlandırarak iyice nefessiz bırakan Saray patronları, yalan ve zulümden başka hiçbir şey vermemektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte intiharlarda büyük bir artış yaşanmaya başlandı. Saray sultanı R.T.Erdoğan’ın iş başına gelmesinden bu yana 53 bin 425 kişi intihar etmiştir. 3 yüz bin esnaf, kepenk kapatmıştır. Bir yandan zamlar diğer yandan hemen her şeyde vergilerin yükseltilmesiyle birlikte yaşanan kitlesel işsizlik toplumda derin bir bunalım ve bir çıldırma hali yaratmıştır.  

Kapitalizm, kaos ve krizdir. Bolluk içinde yokluk, devasa zenginlik içinde dibe vuran sefalettir. Geleceksizliktir, mutsuzluktur. Kimsenin yaşamından memnun, geleceğinden güvence içinde olamama halidir. AKP-MHP faşist yönetimi sadece ekonomik bunalım değil aynı zamanda toplumsal, ruhsal ve duygusal bunalım ve de çöküş yaratmıştır.         

Anne ve babalar neden ve nasıl çocuklarının gözü önünde intihar edebiliyorlar? Evine ekmek götüremeyen işsiz bir baba neden ve nasıl herkesin gözü önünde kendini yakabiliyor? Tüm bunların nedenleri basit ve yüzeysel olamaz.

Saray yönetimi, ekonomiyi siyaseti yargı ve adaleti eline alarak her şeyi tek merkezden yönetip diktatörlüğünü pekiştirmiştir. Herkese savaş açan, kendinden olmayan herkesi düşman ve imha edilmesi gerekenler olarak gören Saray rejiminin demokrasiden ya da özgürlüklerden bahsetmesi utanç dolu bir yalandan başka bir değildir.

Açlığın, yokluğun, işsizliğin olduğu topraklarda insanlar mutlu ve huzurlu olabilir mi? Yaşamlarından memnun olabilir mi? Geleceklerine ait bir beklentileri, yaşama dair umutları kalabilir mi? Tükenmiş, yorulmuş, bıkmışlığın sonucu olarak yaşama uzak bir fikrin zamanla en yakına gelişi sürecidir intihar. İnsan gözünde kendi yaşamının dahi silikleştiği, anlamsızlaştığı ve değersizleştiği andır. Bir tür çözümsüzlük, tükenmişlik ve kaçıştır. İçte büyüyen öfkenin, çıkarsızlığın, yoksunluğun doğru yerde, doğru zamanda kullanılamaması sonucu içe dönme; kendine verilen geri dönülemeyecek ve telafi edilemeyecek zararın ve yıkımın adıdır.

Sorunlarla tek başına baş edemeyen, acılara tek başına dayanamayan yoksulların çözüm yolunu intiharda görmesi olayını tekil psikolojik birer vaka olarak değerlendirmemek gerekir. Bu vakaların toplumsal-siyasal-ekonomik-kültürel temeli ve yanı daha ağırlıklıdır. İntiharların artması tamamen emperyalist kapitalist dünya sistemin gerçekliğidir. Eğer intiharlar artık tekil vakalar olmaktan çıkıp ciddi bir soruna bürünüyorsa orada sorunların çekilmezliği, acıların dayanılmazlığını yaratan kapsamlı ve bütünlüklü bir ekonomik-siyasal sorunlar yumağı olduğu bilinmelidir.

Bugün, binlere varan ve toplumsal bir sorun haline gelen intihar vakalarının yegane sorumlusu AKP-MHP faşist yönetimidir. İşsizlik, yokluk, yoksulluk ve acı içinde yaşayan emekçilerin yaşamlarına son verme pratikleri psikolojik birer vaka olarak değerlendirilebilir mi? Sorun bireysel ve tekil sınırlar içinde ele alınamaz/alınmamalıdır.

İnsan; kapitalizm aşırı kâr hırsı, çıldırmış sermaye biriktirme politikası karşısında yenilmiş, çaresiz ve aciz haldedir. Halka asla iyi yaşam kalitesi sunmayan sömürü ve zulüm sistemi; emekçilere yaşadıkları zorluklar ve başarısızlıklar karşısında kendilerini suçlama, çıkış bulamama, geleceklerine ilişkin umut görememe halini dayatmaktadır.

Sistem toplumu ve insanları boğuyor, bunaltıyor ve intihara sürüklüyor. Halka ölümü bir çıkış yolu gibi sunmaktan başka bir şey vermeyenler mutlaka kendi mezar kazıcılarını yaratarak boğulacaklardır. Zihni ölmüş, iradesi çökmüş bu sistem, elbette bizlere başka bir şey sunamaz.

Ama tam da bu yoksunluk ve zorluklar içinde yeni çıkış yolları yaratmanın, varolanları geliştirmenin dayanışmanın gücünü yeniden ve yeniden deneyimlemenin, omuz omuza vererek bireysel zorluk ve güçsüzlerimizle savaşmanın, yeni bir dünya yaratmanın, özgürlüğü bir bütün yaşam ve emek dolu güzelliklerin ortasında keşfetmenin zamanıdır. 

4578

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

Sayfalar