Cuma Mayıs 3, 2024

Her Yerde Fişleniyoruz!

Ülkemizdeki kurumların tümünde, yani hükümet, belediye ve kamu kuruluşlarının hepsinde Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, diğer tüm farklı inançsal, etnik kimlikler ve farklı tercihlere sahip kesimler fişleniyor, baskı altına alınıyor ve asimilasyona tabi tutuluyor. 

Bugüne kadar defalarca evlerin işaretlendiğini, kimi kamu kurumlarında fişlemeler yapıldığını biliyoruz, yaşadık, gördük. Bu fişlemelere bir yenisi daha eklendi. Son olarak Gölcük’teki Donanma Komutanlığında da bazı subay ve astsubayların Alevi oldukları, farklı inanca mensubu oldukları, katıldıkları etkinlikler, okudukları gazeteler de gerekçe gösterilip, belirtilerek fişlendiği ortaya çıktı. 

Yapılan fişlemelerde Alevi, Ermeni ulusundan olmak, Cemevlerinde ve Alevi derneklerinde yönetimlerde bulunmak, Hace Bektaş, Abdal Musa, Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmış olmanın kriter kabul edildiği de tespit edildi.  

Aslında yüzlerce yıl Mezopotamya ve Anadolu’nun kadim topraklarında Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler ve farklı birçok kesim inançsal, etniksel özelliklere sahip topluluklar tarihi süreç içersinde hep dışlandılar, aşağılandılar, ötekileştirildiler. Yetmedi, zaman zaman da toplu katliam, imha ve soykırımlara tabi tutuldular.  

 Selçuklularda ve Osmanlılarda Aleviler’e her türlü insanlık dışı iftiralar edildi. 

"Işığa tapan sapkın taife" denilerek aşağılandılar. “Kestikleri yenmez” dediler aşağıladılar. 

"Kızılbaşların canı, malı, namusu helaldir" dediler, fetvalar verildi ve muaviye soylu yezit tohumu Yavuz Selim’in kılıç darbelerinde, Kuyucu Murat'ın kuyularında, Malya Ovasında binlerce Kızılbaş Alevi’yi katledildiler.

Katletmekle, toplu imha ile “islah”(!) edemeyeceklerini, “biat” etmeyeceklerini anladılar, bu sefer de Aleviliği islamın içinde gibi göstermeye çalıştılar. Alevileri ve Aleviliği devşirmelerle, işbirlikçileriyle, hainlerle asimile etmeye çalıştılar. 

 Gün oldu Koçgiri’ye saldırdılar, generalleriyle, katil Topal Osmanlarıyla katlettiler. 

Gün oldu Dersim’lileri mağaralara doldurup yakıcı ve boğucu gazlarla, kimyasal silahlarla zehirleyip öldürdüler, kurşunladılar. Savaş uçaklarıyla bombaladılar. Daha önce Dersim’de ve Halepçe’de yapılanların aynısını şimdilerde Irak’ta, Roboski’de yapıyorlar.

Koçgiri’nin ve Dersim’in yiğit evlatları Alişer ile Zarife’nin başını kesip, Seyit Rıza’yı idam edip mezar yerlerini bile gizlediler. Şimdilerde aynısını Suriye’de yapıyorlar. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta öldürüp yaktıkları, karınları deşip, boğazladıkları gibi.. 

Gün oldu yurdun dört bir yanında evlerimizi işaretleyip, kapılarımıza çarpılar yaptılar. Cami, cemevi, aşevi dediler asimilasyona devam ettiler. Camilerde, okullarda, işyerlerinde işaretlemeleri, fiziki ve psikolojik baskıları yetmemiş olacak ki, şimdilerde de öğreniyoruz ki, ordudaki kimi subay ve astsubayları fişleyip işaretliyorlar, kimilerini de “kullanılabilir” görüyorlar. 

Bu son olay bize bir daha gösteriyor ki, devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla Alevilere, Kürtlere, Ermenilere ve farklı kimliklere karşı, cumhuriyetin kuruluşundan buyana sürdürdüğü ötekileştirici, ayrımcı, asimile edici “tek dil, tek din, tek millet” düsturundan alarak faşizan politikalarına devam ediyor. 

Kürtler ve Ermeniler devletin bu faşizan sürekliliğini görüp, tavrını ve düşüncelerini bu yönde netleştirirken, ne yazık ki, Alevilerin henüz bu konuda düşüncelerinde bir berraklık olmadığı yadsınamaz bir gerçeklik olarak orta yerde duruyor. 

Bu sebepledir ki, bu kesimler, özellikle de Aleviler bir kez daha sistemle, devletle ve de kendileriyle ilgili hesaplaşmayı yapmalı, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir ülke yaratmanın mücadelesini güçlendirmelidir.

Erdal YILDIRIM

18 Nisan 2014 

94051

Erdal Yıldıırm

Sitemize özellikle Alevilik üzerine yetkin makaleleri vardır...

Erdal Yıldıırm

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)

Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.

Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı

Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da  emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Sayfalar