Cuma Mayıs 24, 2024

Genç Partizan yoldaşlara

  

Sistem demir çarklarını birbirine geçirmiş faşizmi sıkı bir biçimde örmüştür. Bu çarklara içten darbe vurmak isteyen ve bu mücadeleye gönül veren yoldaşlarımız… Mücadelenizi selamlıyor, hepinizi yürekten kucaklıyoruz. 

Mücadeleyi büyütmek onun gelişmesini, beslenmesini sağlayan öncelikli alanlar Kaypakkaya yoldaşında dediği gibi kırlardır. Sistemin işleyen çarklarının farkına varmak yetmez. Ona karşı kapsamlı ve sürekli mücadele vermeden, ondan köklü ve bütünlüklü kopuş sağlanmadan, sisteme karşı güçlü-nitelikli ve güven veren bir duruş sergilenemez. Sistemin dışından ona  bakmayı başardığın alanlarda mücadeleyi daha iyi anlayabilir ve her türden gericiliği, faşizmi, devleti, eril sistemi çözümleyebilirsin. En başta bu alanlar kendimizi de çözümleyebilmemiz için gerekli alanlardır. Kişi kendini doğru tahlil etmeden halkı tahlil edip onun kurtuluş mücadelesine öncülük edemez.  Bunun doğruluğunu gerek Gezi’de gerek işçi direnişlerinde ortaya çıkan eksikliklerimizde gördük. 

Sağlam bir ideolojiyi nasıl uygulayamadığımızı tarih bize bu süreçlerde gösterdi. Özeleştirel bir biçimde yaklaşıp bu süreci artık lehimize çevirmeliyiz. Alanlarda düşmana karşı iyi çatışıp, ideolojimize güvenişimiz bizi çoğaltıp büyütmüyorsa ve daha güçlü örgütlenemiyorsak halk bizden daha farklı ve başka şeyler yapmamızı bekliyor demektir. Halka cevap olmak Partizan’ın en büyük sorumluluğudur. Bu sorumluluk ağır yükler bindiriyor her birimizin omuzlarına. Bu yükün altında ya ezileceğiz ya da kızıl bayraklarımızı her alana dikeceğiz. Bunun yolu da kolektif, birbirimizden kopmadan örgütlü bir yaşamdan ve mücadeleyi birlikte örmekten geçiyor. Yoldaşlar yaşamımızı yeniden örgütleyebilmemiz için  kendimizi yeniden örgütlememiz gerekiyor. Ve bu kendimizi örgütleme sürecinin sistem içerisinde sakat olmasını istemiyoruz. Özgür devrimci alanlarda kendimizi ve birbirimizi yeniden örgütlememiz sistemin kafasına inen balyoz etkisi yaratacaktır. Sizlerden özgür devrimci alanımıza gelmenizi, burada karşılıklı bir eğitim sürecine girmeyi istiyoruz.
Bu eğitim örgütümüzün bir bütün olarak daha güçlü hareket etmesini ve aradaki yabancılaşmayı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu alanlardan çıkıp gideceğiniz şehirlerde, kırda, dağlarda  Kaypakkaya’nın nasıl yaşadığını, nasıl savaştığını göstereceğiz düşmana. Gerek şehirlerde, gerek dağlarda ve faşizmin kol gezdiği her alanda, devrimci yaşamı yaratmayı öğreneceğimiz bu alanlara gelmeniz önemlidir.

Bir Partizan kendini soykırıma uğramış bir Ermeni olarak hissedebilmelidir. Sürgündeki bir insan olup düşmanın namlusunun göğsüne değdiğini o anın hıncını ve belki de korkusunu duyumsayabilmelidir. Ve çaresizce sürgün edilen  binbir eziyetle kendi topraklarından kopartılan Ermeniler gibi düşünebilmelidir. Bir Partizan kendini  Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilen emekçi  bir Alevi gibi hissedebilmelidir. Kapısına işaret koyulmasının ölümü olağan bir şeymiş gibi beklemenin camilerde kendi ölüm ödülünün cennet oluşunun ne demek olduğunu duyumsayabilmeli. Dersim’de kadın olabilmeli; Bir Partizan uçurumun kenarında ölümle tecavüz ikileminin hissini sürebilmeli. Ezidi olabilmeli Bir Partizan, güneşe dönüp yüzünü dua ederken katliamcı barbar DAİŞ  ordusunun gelip güneşi nasıl karartmaya çalıştığını görebilmeli. Rojava’da Arin Mirxan olabilmeli, bedeniyle yeni yaşam sunabilmeli halka.

Partizan olabilmenin sorumlulukları siz değerli yoldaşlarımızı bekliyor. Gelin birbirimizle yeni Barbaralar, İsmailler, Ali Haydarlar, Armenaklar, 5 kızıl karanfiller yaratalım. Gelin kırda Eylem yoldaş, şehirlerde Nurgüzel Yaşar yoldaş olalım. Gelin yeni İsmail yoldaşları, İbrahim yoldaşları, Nergiz yoldaşları nasıl örgütleyeceğimize beraber karar verelim. Gelin küllerini ateşe, ateşi yangına çevirelim. Yangını her tarafa yayalım…
Yaşamak vazgeçmeyi başardıkça güzeldir. Özgürlük, günlük yaşamda yapılması düşünülen birçok şeyden daha öncelikli bir eylemdir.

Daha ölümsüzdür. Vazgeçilmez tutkunun yemyeşil ölümsüz adıdır, özgürlük.

Siz genç Partizan yoldaşları özgürlüğe ve yeni bir yaşama çağırıyoruz. Toprağa-suya-yağmura; kendimize ait öze-gerçeğe dönüşe çağırıyoruz. Her türlü yabancılaşmanın-yanılsamanın sahteliğini terk etmeye çağırıyoruz. İçinde devrim ve özgürlük olmayan söylem ve eylemleri terk etmeye çağırıyoruz. Dinlenecek bütün sözlerden türkülerden daha güçlü ve daha derin olan özgürlük dolu bir tutkulu yaşamı yaratmaya ve kurmaya çağırıyoruz.

(Rojava'dan bir kadın TKP/ML TİKKO gerillası)

     
51239

Entellektüel Aydın Bulanıklığı Ya da Devrimi Ehlileştirme Aymazlıkları

 

BirGün gazetesinde 7 Aralık 2011 tarihinde bir röbartaj yayınlandı. Fikret Başkaya(FB) ile Gün Zileli(GZ)’nin konuşmaları. Konuşmanın ana konusu "devrimler”di. Aydınların devrim üzerine konuşmaları, fikir yürütmeleri ve üretmeleri, burjuvaziyi ve onun düzenini "teşhir etmeleri” elbette olumludur. Sorun devrim üzerine olunca, bunun değerlendirilmesi ve tartışılması da bir o kadar gerekli oluyor.

materyalist bilgi teorisi ve komünist partileri

 

“İnsan pratiği, materyalist bilgi teorisinin doğruluğunu tanıtlar.” Marks

 

İnsanın üretimdeki, üretim içindeki ilişkileri ve faaliyetleri, diğer tüm faaliyetlerinin üstünde ve onların üzerinde belirleyici bir rol oynama temel özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, insanın bilgisi  üretimdeki faaliyetlerinden bağımsız değil, bizzat ona bağlı olarak gelişir ve şekillenir.

HER GÜN DÖRT İŞÇİ, BEŞ KADIN

“Son kötü günleri yaşıyoruz belki

İlk güzel günleri de yaşarız belki

Kekre bir şey var bu havada

Geçmişle gelecek arasında

Acıyla sevinç arasında

Öfkeyle bağış arasında//

Biz kırıldık daha da kırılırız/

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.”[1]

 

ÇİN: KARMAŞIK BİR SORU(N)…[1]

“ben hiç başlamamış bir dündeyim.

yağmur yağacak...

hiç başlamamış bir yarın çok var.

hiç bitmeyen bir dün de çok var...”[1]

 

Arif Dirlik’in, “Sadece bir ulus değildir; bir uygarlıktır,” notunu düştüğü Çin’in geneli veya özelde ise “bugünü” hakkında yazmak kolay değil.

Binlerce tarihsel bağıntı ve güncel referanslarıyla Çin, çoklu bir örnektir.

SINIF KONUŞMAZSA MEYDAN ÇAPULCULARA KALIR

EYLEM BIRLIKLERININ GÜNÜMÜZDEKI ÖNEMI VE DÜŞÜLMEMESI GEREKEN HATALAR ÜZERINE

 

EĞITIM NOTLARINDAN ULUSAL SORUN

 

ULUSAL SORUN

 

Ulusal sorun oldukça geniş bir konudur. Ulusal soruna ilişkin kapsamlı tartışmalar yapılmıştır. Doğru görüşler bu tartışmalar sonucu ortaya çıkmıştır MLM’lerin ulusal soruna yaklaşımları Leninizm döneminde şekillenen ulusal soruna ilişkin görüşlerden farklı değildir. Ulusal soruna ilişkin ülkemizde de farklı değerlendirmeler vardır. Bu farklılıklardı da öğrenmek önemlidir.

 

Faşizm

 

 Almanya’nın caddeleri ve şehirleri kanla sulandı. Viyana’nın işçi semtleri,askeri birliklerin ateşiyle yakılıp yıkıldı., harabeye döndü.Yoksulluk, yıkım, felaket ve acı. Üstünde insanlığın en ünlü beyinlerinin eserlerinin yakıldığı ortaçağa özgü odun yığınlarının alevleriyle aydınlatılmış kapitalist baskı ve uygarlığın batışı, giyotin ve cellat baltası. Faşizm işte bunları getirdi. Ayrıca dünyayı felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir.  Dimitrov

                  

Prometheus’un Torunları Ateşi Yeniden Harlıyor

Tarihte hep direnenler kazanmıştır. Haklı olanlar, düşmana karşı savaşta bir çok defa yenilmelerine karşın, direnmelerinin karşılığını eninde sonunda almışlardır. Bu kural, salt geçmişe ait olmayıp geleceğe de aittir. Yunanistan’da da olacak olan budur. İşçi ve emekçiler, alın terlerinin "borç” adı altında emperyalist tekellere peşkeş çekilmesini ve bu ağır sömürü dayatmasını asla kabul etmeyeceklerdir.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Hindistan İşçi Ve Emekçilerin Tarihi Mücadeleleri İle Enternasyonal Dayanışma Her Alanda Yükseltilmelidir

Emperyalist burjuvazinin ve gericiliğin "sosyalizm hayalleri öldü” yaygaraları, küçük burjuvazinin sosyalizmden öcü görmüş gibi kaçarak: ”işçi sınıfının devrimciliği bitti” söylemleriyle liberal burjuvazinin ideolojik ve siyasal güzergahında yerini almaları; dünyada işçi ve emekçilerin sosyalizme olan güvenini bütünüyle yıkmaya yetmediği gibi, onların sosyalizm için mücadele ateşini yükseltme savaşımının önünde de engel olamıyor.

Sayfalar