Pazar Mayıs 12, 2024

Faşizme Karşı Direniş, Serhildan!

Faşist Kemalist Diktatörlük başta Kürt ulusu olmak üzere parolası mücadele ve direniş olan tüm halk kesimlerine azgınca saldırmaya devam ediyor. Hâkim sınıf kliği AKP sistemli baskı ve sömürü politikasına, katliam, gözaltı ve tutuklama terörüne geride bıraktığımız iki seçimle (7 Haziran-1 Kasım) birlikte hız kazandırmış, Kürt ulusuna, işçi ve emekçilere, kadınlara, çocuklara, LGBTİ’lere, doğaya ve yaşama karşı teyakkuza geçerek yeni bir saldırı dalgası başlatmıştır. Halkımız, mücadele ve direniş geleneğini Gezi İsyanıyla, Kobanê serhıldanıyla, fabrika işgalleriyle sürdürmüş, meydanlarda ve sokaklarda gün gün devam eden mücadelesiyle korku imparatorluğu yaratmak isteyen egemenlerin korkularını büyütmüştür.


Kanlı devlet terörüne sarılan, halkımıza kan banyosu yaptırmaya yeminli Türk hâkim sınıflarının saldırıları karşısında Kürt halkının direnişi, Cizre’de, Silopi’de, Amed Sur’da, İdil’de başlattığı direniş bugün deŞırnak’ta, Nusaybin’de, Hakkari Yüksekova’da sokak sokak, mevzi mevzi sürmektedir. T.Kürdistanı’nda halkın mücadelesini bodrum katlarında boğmak isteyen faşist devlet tüm ülkede geliştirdiği abluka,kuşatma ve yasaklarla devrimci demokratik,ilerici ve yurtsever kesimlerin hak alma mücadelesini,baskı, gözaltı ve tutuklamalarla terörize ederek, ezmek istemektedir.


Abluka Ve Kuşatma Duvarını Direnişle Yıkalım!

 

Hâkim sınıf kliği AKP sistemli baskı ve zor politikasını içine yuvalandığı ekonomik ve siyasi krizi aşmanın yolu olarak kanlı devlet terörüne çevirmiş, önündeki dikenleri temizlemek için halka yönelik katliam politikasına sarılmıştır. Faşist devlet Kürt ulusunun tarihsel haksızlığa, ayrımcılığa ve inkâra karşı süren mücadelesine eşine az rastlanır bir katliama saldırmıştır.


Kürt halkının demokratik taleplerini ve siyaset yapma hakkını kitlesel gözaltı ve tutuklama terörüyle ezmek isteyen faşist devlet saldırısını tüm halk kesimlerine yönelterek vites büyütmüştür. Katliamlarla, devlet terörüyle korku imparatorluğu yaratarak halkı suskunluğa ve sessizliğe boğmak isteyenler, halkın mücadelesini ablukaya almaya, kuşatmaya çalışanlar direniş duvarına çarpmış durumdadır. Kürt halkı Şırnak’ta, Nusaybin’de, Yüksekova’da yükselttiği direnişle, katliamlara, devlet terörüne karşı geliştirdiği öz savunma-öz yönetim mücadelesiyle ezilen ve yok sayılan tüm kesimlerin hak alma ve demokratik kazanımları savunma mücadelesiyle birleşmiş, ortaklaşmıştır. Türkiye Kürdistanı’nda katliamlarla birlikte devreye sokulan kentsel dönüşüm saldırısının hedefindeki milyonlarca işçi emekçinin mücadelesi,gecekondu mahallelerinde yaşayan halkın direnişi ve öfkesi buluşmuştur.


Kürt halkının, İşçilerin emekçilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ’lerin, çocukların talepleri, hak alma mücadelesi faşizmin katliamlarına, abluka ve kuşatmasına, devlet törörüne karşı direniş kulvarında yolculuğunu sürdürmektedir. İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs bir kez daha faşist saldırılara, baskı ve sömürüye karşı direnişe, mücadeleye tanıklık edecektir.


Gazetecileri, avukatları, akademisyenleri gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya, baskı altında tutmaya çalışan faşist devlet devimcilere, yurtseverlere yönelik katliamlara vardırdığı devlet terörünü sistemli olarak sürdürmektedir. Onlarca Partizan okurunun, YDG’li ve Özgür Gelecek çalışanlarının 1 Mayıs öncesi gözaltına alınması, devlet terörünün hedefi haline getirilmesi faşist devletin yaratmak istediği korku imparatorluğunun, süren korkusunun bir ispatıdır. Gözaltı ve tutuklamalar ne devrimci çalışmaların engellenmesini, kitlelerle buluşmasını engelleyebilir, nede yılgınlık ve korkuya yol açabilir.


Faşizme, katliamlara ve baskıya karşı biriken öfkeden, devrimci faaliyetin kitlelere taşıdığı bilinç ve kararlılıktan korkan hâkim sınıflar çareyi saldırmakta, gözaltı ve tutuklama teröründe görmektedir. Faşist devlet yabancısı olmadığımız bu saldırısıyla kararlılığımızı arttırmış, 1 Mayıs’a daha güçlü bir iradeyle hazırlanmamızı, alana çıkmamızı kamçılamıştır. 2016 1 Mayıs’ını Taksim fikrinde vazgeçmeden Bakırköy’de karşılamayı ortaklaştıran konfederasyonların, meslek örgütlerinin, siyasi parti ve HDK bileşenlerinin kitlesel bir miting gerçekleştirme ve AKP karşısında ezilen kesimlerin iradesini açığa çıkarma yaklaşımıyla eleştirel bir tutum içerisinde olarak bizlerde “ortaklaşıyor“ 1 Mayıs’ta Bakırköy’de olacağımızı duyuruyoruz.


İşçi ve emekçileri, kadınları, LGBTİ’leri, ezilen ulus ve inançları isyan ve direnişleriyle, talepleriyle birlikte 1 Mayıs’ta PARTİZAN saflarında buluşmaya çağırıyoruz!

44950

Son Haberler

Sayfalar

Faşizme Karşı Direniş, Serhildan!

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Sayfalar